TR EN

Dil Seçin

Ara

Aile Eş Adayını Onaylamıyorsa...

Aile Eş Adayını Onaylamıyorsa...

Evlilik kararında ailenin etkisi dolaylı ve doğrudan olarak ele alınabilir.

 

Evlilik kararında ailenin etkisi dolaylı ve doğrudan olarak ele alınabilir.

Dolaylı yoldan etki, çocukluk döneminde yaşanan olayların şekil verdiği düşünce ve davranış kalıplarıyla gerçekleşir. Kadının erkek, erkeğin de kadın modeliyle ilgili davranış ve düşünce kalıplarını daha çok anne ve baba şekillendirir.

Örneğin, bir kız çocuğunun babası ya da ağabeyi ile kurduğu ilişki, beyinde bir erkek modeli oluşturur. Bu model onun karşı cinsle ilgili tavrını etkiler. Evlilik kararında da, kişinin karşı tarafta aradığı özellikler ve ondan beklentilerini anne ya da baba merkezli düşünce ve davranış kalıpları belirler. Ancak bu dolaylı etki gerçekçi değildir. Çünkü evlenilecek kişiyle anne ya da babanın aynı kişiliğe sahip olması mümkün değildir.

Evlilik kararında ailenin doğrudan etkisi, anne babanın çocuğunun doğru karar vermesini istemesinden, onun bu önemli kararı hususunda sorumluluk hissetmesinden kaynaklanır. Geleneksel aile yapımızda çocuğun ‘yuva kurmasını sağlamak’ anne babanın maddi ve manevi görevi olarak algılandığından, evlilik sürecinde aile önemli bir rol üstlenir. Bu nedenle anne baba, çocuğunun kiminle evleneceği konusunda söz sahibi olmak ister. Evlenilecek kişi, anne baba tarafından onaylanıyorsa, genelde eş adaylarının birbirleri ve aileleri arasında, evlilik hazırlıkları konusunda yaşanacak problemlerin dışında pek sorun çıkmaz.

 

AİLE EŞ ADAYINI ONAYLAMIYORSA...

 

Aile eş adayını onaylamıyorsa bu, gençle anne baba arasında çatışmaya neden olur. Gencin kararında, anne babanın da olumsuz tavırlarında ısrarı, ilişkilerde onarılması zor hasarlara neden olabilir.

Bazı durumlarda ise aile onaylamadığı eş adayını, çocuğunu elinden alacak bir düşman gibi algılar. Burada yapılacak tek şey, “Bakalım kimin dediği olacak?” tarzında çatışmayı alevlendirmek yerine, anne babanın yukarıda bahsettiğimiz rol gereği, çocuğuna karşı uyarı görevini yerine getirmesidir. Anne baba gencin önüne alternatifler koymalı ve onun bu alternatifleri karşılaştırmasına yardımcı olmalıdır. “Israr ettiğin kişiyle evlenirsen şu sorunlarla karşılaşırsın, bu evliliğin avantajları ve dezavantajları şunlar...” gibi yaklaşımlarla onu ikna etmeye çalışmalıdır. Tabi bu, anne babanın, gencin seçimini onaylamamasının sağlam temellere dayanması halinde uygulanacak bir yaklaşımdır.

Uyarılara rağmen genç hâlâ eş seçiminde ısrar ediyorsa, anne babanın, gencin yaşayıp görmesine razı olması gerekebilir. Çünkü bir genci zorla yanlış bir evlilikten kurtarmak, onu başka bir yanlış evliliğin kucağına atmak gibi bir sonuç verebilir. Seçiminde ısrar eden gencin, ailenin istediği kişiyle ya da daha sonra başka biriyle evlenmesi, kendisi açısından yanlış bir evlilik olacaktır. Böyle bir durumda, genç, evliliğinde ufak bir sorun yaşadığı zaman hemen anne babasını suçlayacaktır. Anne baba da, sorunlu bir evlilik yapan çocuğunun yükünü her zaman sırtında taşımak zorunda kalacaktır.

 

EVLİLİKTE OLUMLU ANNE-BABA TAVRI

 

Anne babalar, her konuda olduğu gibi eş seçiminde de, çocuklarının “aslan terbiyecisi” olmadıklarını bilmeliler. Çünkü çocuk, sahibi olmaları için değil, koruyuculuğunu yapmaları için anne babaya verilmiş bir emanettir. Anne baba, hayatın kanununun böyle olduğunu kabul etmelidir.

Nasıl ki bir kuş yavrusu kanatlandığında yuvasını terk eder ve ondan sonra hayatını kendi kanatlarıyla uçarak sürdürürse, anne baba da çocuğuna doğruyu-yanlışı gösterdikten sonra, onun kendi doğrularını yaşamasına fırsat vermelidir.

Bir gencin, hayatının en güzel döneminde, anne babası tarafından yönetilmesi ve kontrol edilmesi hem kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenmesini engeller, hem de hata yaparak doğruyu bulmasını...

Burada, asırlardır yaşandığı üzere, eş seçimi konusunda ailenin etkin bir şekilde belirleyici olmasının sakıncalı olmadığı söylenebilir.

Evet, bu yöntem asırlar boyunca işlemiştir ama çağımızda gençler özellikle sevgi, aşk, evlilik gibi konularda çok fazla alternatifle karşılaşmakta ve beklentileri, bırakın 100 yıl öncesini, 10 yıl öncesinin gençlerinden bile farklı olmaktadır. Bu değişim, anne babanın eş seçimi konusunda çocuğa karşı risk almasını; yani onu sevdiği için kaygılarını belli etmesini ama sonrasında kenara çekilip beklemesini gerektirir.

Özetle söylemek gerekirse, çocuk eğitiminde olduğu gibi, gencin eş seçiminde de müdahaleci ve kontrolcü anne baba tavrı yanlıştır.