TR EN

Dil Seçin

Ara

Ruhsal Şifa

Ruhsal Şifa

Ruhsal Şifa

 

Soru: “Nişanlım, ailesiyle aynı apartmanda oturmamızı istiyor!”

 

24 yaşında nişanlı bir bayanım. Üç ay önce nişanlandık. Arkadaşlarımızın aracı olmasıyla tanıştık. Daha sonrasında aileler görüştü ve nişanlandık. Hazırlıklarımızı tamamlayıp üç beş ay içinde de evlenmeyi düşünüyoruz. Fakat benim kafamı karıştıran ve içinden çıkamadığım bir durum var. Nişanlımın ailesi evlendikten sonra aynı apartmanda birlikte oturmamızı istiyorlar. Eşim diğer kardeşleri ve babasıyla aynı işi yapıyor. Bu sebeple de bütün gelir aynı işten karşılanıyor. Evli olan bir tane abisi var, onlarda aynı apartmanda oturuyorlar. Ben hala çok kararsızım. Nişanlım bu kararsızlığımı görünce, şimdi annemleri kırmayalım, daha sonraki yıllarda başka bir eve çıkarız diyor. Ama ben ne yapacağımı bilmiyorum. Bana yardımcı olursanız sevinirim...

 

Cevap: “EVLİLİĞİN İLK YILLARINDA EŞLER BİRAZ BAĞIMSIZ OLMAYA İHTİYAÇ DUYARLAR”

 

Bizim toplumumuzda dinin kuralları ve toplumun gelenekleri maalesef birbirine karıştırılmaktadır. Geleneklerle aktarılan bir alışkanlık ve tutum, sanki dinin kurallarıymışçasına uygulamaya koyulur. Böyle yapılmadığında da yadırganır, yargılanır. Başlangıçta iyi bir niyetle bu karar alınsa da sonradan kişiler ve evlilikler açısından sorunlar yaşanabilir.

Özellikle de evliliğin ilk yıllarında eşler birbirlerini tanımak ve anlamak için yalnız kalacakları ortamlara ihtiyaç duyarlar. Bu süreçte kendilerini ve eşlerini gerek hayatın içinde doğal tepkileriyle görme ve tanıma imkanını da bulmuş olurlar.

Evliliğin ve eşlerin bu yalnız kalma sürecine ihtiyacı vardır. İşte bu sebeple eşler arasında yaşanan sorunlar ve tartışmalar ailelere ve akrabalara duyurulmadan eşler arasında çözülmeye çalışılmalıdır. Yaşanan sorunların bilinmesi çözümü daha çok zorlaştırmaktadır.

Ne kadar iyi niyetli olunursa olunsun, aynı apartmanda oturmak evlilik açısından riskli bir zemin oluşturur. Bu sadece erkeğin ailesi açısından değil, aynı zamanda kızın ailesi için de geçerlidir. Her iki aileye de belli mesafede oturmak, saygıyı ve ilişkiyi korumak açısından çok önemlidir.

Bizim toplumumuzda biten evliliklerin bir çoğu ailelerle ilgili sorunlardan kaynaklanmaktadır. Eşlerin kendilerinden daha çok aileleri konusunda anlaşamadıkları ve sorun yaşadıkları bilinmektedir.

Eşler “biz” olmayı öğrenemeden “sen”, “ben”, “senin ailen”, “benim ailem” tartışmalarını yaşamaya başlıyorlar. Karşılıklı çatışmaların temelinde eşlerin aynı tarafta olmayı öğrenemeden, hala ailelerinin tarafını tutan çocuklar olarak kalmaları yatıyor.

Ailesinin dizinin dibinden ayrılmayan, kendi hayatının sorumluluğunu alamayan bireyler, kendi kurdukları aileyi korumakta ve devam ettirmekte zorlanıyorlar.

Eşiyle yaşadığı sorunları hemen gidip ailesiyle paylaşan, onlara eşinden dert yanan kişiler evliliklerini güvensiz bir ortama çeviriyor.

Oysa eşler arasında yaşananlar sırdır ve mahremdir. Ortaya dökülmüşlük evliliğin üzerindeki koruyucu örtüyü kaldırır, sağlıksız nazarlara ve yorumlara kapı açar.

Toplumumuzda aileler genellikle çocuklarına karşı aşırı koruyucu davrandıkları için evlendiklerinde bile yanlarında olsun istiyorlar. Büyümesine izin verilmeyen bu insanlar hayatlarını hem maddi hem de manevi olarak ailelerine bağımlı olarak geçiriyorlar. Oysa büyümek ve yetişkin olmak, kendi hayatının sorumluluğunu alabilmek demektir. Böyle zamanlarda şefkatin fazlası da zararlı olabilmektedir.

Özellikle babanın ve oğulların aynı işi yaptığı ailelerde birlikte ve aynı apartmanda oturma durumları daha sık görülmektedir. Para kaynağının tek olması evlenen kardeşler ve onların eşleri arasında kıskançlığa ve sorunlara yol açabilmektedir. Adaleti sağlamak zor olduğu için, fitne oluşması da bazen kaçınılmaz olmaktadır.

Eşlerin sürekli göz önünde olduğu, her yaptıkları kavganın ve muhabbetin seyredildiği bir ortamda birbirlerini tanımaları ve anlamaları zordur. İyi niyetli de olsa illa ki müdahaleler olacaktır. Bu sebeple evlenmeden önce bu tip konuların konuşulması ve çözüme bağlanması önemlidir.

“Evlendikten sonra hallederiz, ya da birkaç yıl sonra başka yere taşınırız” şeklindeki düşünceler, çoğu zaman daha olumsuz sonuçlara yol açmaktadır. Sonradan evden ya da apartmandan ayrılmak daha ciddi kırgınlıklara ve küskünlüklere sebep olmaktadır. Belli bir yıpranmışlıkla ilk yıllarını geçirmiş olan eşler için sonrasında toparlamak da zor olmaktadır.

Bu yüzden daha şimdiden nişanlınızla bu durumu sağlıklı bir şekilde ve uygun cümlelerle konuşmanız daha iyi olacaktır. Onun duygularını rahatsız etmeden çekincelerinizi ifade etmelisiniz. “Seni sevdiğimi biliyorsun, aileni de sevmek ve iyi ilişkiler kurmak istiyorum, aynı apartmanda oturmanın bu ilişkiye zarar vereceğini ve gereksiz sıkıntılar oluşturacağını düşünüyorum. Bu yüzden her iki aileye de belli bir mesafede oturmanın evliliğimizi sağlam kurmamız açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Bu durum sadece senin ailene karşı bir tutum değil, her iki aile içinde geçerlidir. Ben birbirimizi tanımamız ve eş olmayı öğrenmemiz için buna ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum” şeklinde konuşmak daha sağlıklı olacaktır.