Evrim düşüncesinin zihinlerde süregelmesinde en önemli rol, hiç kuşkusuz, medya organlarında yer alan evrim haberleri.
Bu haberlere azıcık dikkatle bakıldığında, hepsinde de evrim teorisinin ne kadar çürük temellere dayandığına işaret eden binbir türlü mantık hatasına rastlamak mümkün. Bazen bu hatalar o kadar bariz oluyor ki, insan kızacağına, gülmeye başlıyor.
Mesela şu geçenlerde neredeyse hemen her yayın organında yer alan ‘yaşayan fosil’ haberi. Gelin birlikte bakalım.
Hikaye ABD, Palau ve Japonya’dan bir grup bilim adamının, Palau açıklarında yukarıda resmini gördüğünüz yılanbalığını yakalamalarıyla başlıyor.
Bilim adamları, balığa üstünden bakıyorlar, altından bakıyorlar, bir şeye benzetemiyorlar. Yılanbalığı ama, şimdiye kadar bilinen yılanbalıklarına benzemiyor. Bilim adamları bir acizlik içinde, neredeyse, balığı tuttuklarına bin pişman olup denize geri salıverecekler. Ama bunu da gururlarına yediremediklerinden, olaya bir açıklama getirmek zorunda hissediyorlar kendilerini.
Getiriyorlar da.
“Bazı açılardan bildiğimiz yılanbalıklarından daha ilkel bir tür, bazı açılardansa bilinen en eski yılanbalığı fosillerinden bile ilkel bir yapıda. Tıpkı yaşayan bir fosil gibi!”
Evet, açıklama bu. Son derece anlaşılır değil mi? Herkes aydınlanmıştır umarız. Şaka bir yana, şimdi bu açıklamaya biraz daha yakından bakalım.
Neymiş?
“Tıpkı yaşayan bir fosil gibi!”
Başka?
“İlkel bir yapıya sahip.”
Evrimci bilim adamları, artık o kadar umarsızlaşmışlar ki, söyledikleri sözün kendi teorilerini balon gibi patlattığının farkında bile değiller.
Yaşayan bir fosil gibiyse ve ‘ilkelin ilkeli’ özelliklerle donanmışsa, bu hayvan şimdiye kadar hayatta kalmayı nasıl başarmış? Madem başarmış, o zaman demek ki, hayatta kalmanın ölçüsü, evrim teorisinin öne sürdüğü gibi, ‘gelişmiş’ özelliklere sahip olmak değil. ‘İlkel’ özelliklere sahip olarak da, yeryüzünde varlığını devam ettirebilen canlılar var!
Evrimciler o kadar uyanık ki, bu gibi soruların yanından geçmeyip teorilerini paramparça eden bir ‘yaratılış delili’ karşısında bile, ‘yaşayan fosil’ diyerek, olayı evrimci düşünce minderine çekmeyi başarıyorlar. Düşünsenize, hem ‘fosil’ hem de ‘yaşayanı.’ Fosil demek evrim demek olduğuna, öyle anlaşıldığına göre, bir de bunun ‘yaşayanını’ buldunuz mu, evrimciler için ballı börek.
Bir de ad takmışlar balığa: Protonanguilla Palau.
Yetinmeyip uyduruk zaman çizelgelerinde de bir yer vermişler: Mesozoik dönemden kalma!
Herhalde bilim adamı olmak, hiçbir çağda 21. yüzyıldaki kadar kolay olmamıştı!