TR EN

Dil Seçin

Ara

Ruhsal Şifa

“Kızımla sık sık tartışıyoruz. Onu anlamadığımı, sevmediğimi bile söylüyor.”

 

Soru:

Ben 42 yaşında bir anneyim. Üç tane evladım var. Onları en iyi şekilde yetiştirmeye gayret ediyorum. Mutlu olsunlar, başarılı olsunlar diye uğraşıp duruyorum. İstediklerini elimden geldiği kadar yapmaya çalışıyorum. Ama bazen bunda başarılı olamadığımı, sonuç alamadığımı düşünüyorum. İyi olsun derken daha kötü oluyor. Özellikle de 15 yaşındaki büyük kızımla sık sık tartışıyoruz. Onu anlamadığımı söylüyor. Hatta onu kardeşleri kadar sevmediğimi bile ifade ediyor. Babasıyla da arası pek iyi değil, ona yaklaşamıyor ve kendini ifade edemiyor. Kısacası onu mutlu edemiyorum, sürekli çatışıyoruz. Bu durum beni çok üzüyor. Ona nasıl yaklaşabilirim. Bana yardımcı olursanız çok sevinirim…

 

Cevap:

 

Genç, eleştirildiğinde, kişiliği rencide edildiğinde,

başkalarıyla kıyaslandığında daha çok hırçınlaşır.

Bu noktada, onunla çocukken kurduğumuz iletişimin dilini değiştirmemiz gerekecektir. Artık onun da

fikirlerini dinleyip, istişare ederek muhatap olmaya

çalışmamız daha sağlıklı olacaktır.

 

Ergenlik çağında olmak zordur ama, ergenin annesi babası olmak da, en az onun kadar zorlayıcı bir deneyimdir. Bu dönemin yaşanmasında ve yoğunluğunda bireysel farklılıklar olabilmektedir. Bazı gençler, bu süreci daha sakin ve durgun geçirirken, bazıları daha fırtınalı yaşamaktadır. Fiziksel büyümeyle beraber, hormonal değişimler de gencin kişilik yapısında bazı dengesizliklere yol açmaktadır. Bu sebeple bazı davranışlarına, kendisi bile inanamaz. Çünkü kendisinin bile anlam veremediği bazı değişiklikler yaşamaktadır.

Kişilik oturacak bir yer ararken, birbirine zıt duyguları da birlikte yaşar. Bazen çok özgür olmak ister, bazen de çok yakın ve derin bağlılıklar arar. Hem güven duyacağı, sırlarını açacağı ortamlar ararken, hem de kırılma korkusundan dolayı etrafına karşı güvensizlik yaşar. Sizin kızınızla yaşadığınız problemlerin temelinde de bu yatıyor aslında… Yani sürekliliği olmayan ve oturtulmaya çalışılan kişilik yapısı dolayısıyla, kararlı bir ilişki kurmak güçleşiyor.

Bu süreçte kendini tam anlamıyla çocuk gibi hissedemediği gibi, yetişkin gibi de hissedemiyor. Bedensel gelişim yani boy, kilo artıyor ama, duyguların bir çoğu hâlâ çocuksu kalıyor. Adeta yetişkin görünümlü bir çocuk gibi oluyor. Bu yüzden de bazen çok olgun, bazen de çocuksu davranıyor.

Anne babalar da, onun büyüyen dış görünüşüne aldanıp, beklentilerini ve eleştirilerini artırıyorlar. Oysaki genç, eleştirilmekten, kişiliğinin rencide edilmesinden, aşağılanmasından, başkalarıyla kıyaslanılmasından hiç hoşlanmaz. Daha çok hırçınlaşır.

Bu noktada, onunla çocukken kurduğumuz iletişimin dilini değiştirmemiz gerekecektir. Yani, artık onunla, bir çocukla konuşur gibi değil, fikirlerini dinleyip, istişare ederek muhatap olmaya çalışmamız daha sağlıklı olacaktır.

Onunla kardeşleri dışında anne-kız baş başa vakit geçirmek, sohbet etmek, özel anları paylaşmak ona değerli olduğunu hissettirecektir.

Babasıyla arasının iyi olmaması, ona yaklaşamaması özgüven problemleri yaşamasına yol açabilir. Siz bir anne olarak ya da bir uzmandan yardım alarak babayla konuşursanız, bu ilişkinin kızınızın ileriki hayatında ne kadar önemli bir yer tutacağını anlatırsanız belki aradaki buzları da çözmüş olursunuz.

Kızınızla konuşurken, eleştiri yapmak, arkadaşlarıyla ve kardeşleriyle kıyaslamak ve nasihat etmek yerine, duygularını paylaşmasına yönelik konuşursanız, sizinle ilişkisi daha yakın olacaktır.

Yaşadığı bir olayı paylaşacağı zaman, şefkat hisleriyle hemen nasihat etmeye çalışmayın. Bırakın önce duygularını anlatsın, dile getirsin. Sonrasında ona sorular sorarak doğru olanı bulmasına yardım edebilirsiniz… “Sence bunun sonucunda neler olabilir, sen ne hissedersin, neler yaşanabilir” diye kendisinin doğruyu bulmasına yönelik samimi sorular sorabilirsiniz… Bu şekilde, öfkeli tepkileri de sakinleşmiş olur.

Boyu, kilosu arttı diye, onu çocuk gibi sevmekten vazgeçmeyin. Saçlarını okşayın, hatta bazen gıdıklayın, öpün, koklayın. Bu davranışınız ona, ne kadar büyüse de anne babası tarafından hâlâ çok sevildiğini hissettirecektir.

İnsanın kendinden ve hayattan hoşnut olması için, her zaman sevgiye ve sevildiğini görmeye ihtiyacı vardır.

Ona kızmak ve öfkelenmek yerine duygularınızdan bahsedin… Onu ne kadar çok sevdiğinizi, bir zarar gelmesinden ne kadar çok korktuğunuzu, bu sebeple de bazen istemeden de olsa onu kırdığınız için üzgün olduğunuzdan söz edin… Duyguları ifade etmek, kızıp, bağırmaktan her zaman için daha etkilidir.

Çocuklarımız büyürken, biz de onlarla beraber tekrar büyüyoruz. Size bu süreçte kolaylıklar dilerim. Kalbinizin sesi yol arkadaşınız olsun…