TR EN

Dil Seçin

Ara

Mutlu Olmanın 10 Prensibi

Mutlu Olmanın 10 Prensibi

1- ARZULARI SINIRLAYALIM DAHA AZ İSTEYELİM

Elimizdekilerin değerini bilerek halimize şükretmek mutluluğun da bir anahtarı konumunda.

Tatminsiz olmak, devamlı istemek kişiyi mutsuz eder. Böyle insanların maaşına zam yapılsa bile, daha fazlasını istediklerinden mutluluğu yakalayamadıkları görülür.

Bir eşyası eksik olup da buna sahip olsalar da, bu kez listeye başkalarını eklerler. Yani mutlu hayatı hep ertelerler. 

 

2- DAHİ DEĞİLSEK ÜZÜLMEYELİM

Süper zeki insanların mutlu olup olmadıklarını inceleyen kimi çalışmalar genellikle zekânın etkisinin bulunmadığı sonucuna vardılar.

Çünkü zekâ arttıkça beklentiler de büyümekte ve bu beklentilerden daha azıyla tatmin olmamaktadırlar. 

Bu yüzden zekayı IQ ile ölçmek yerine insanlarla iyi geçinmenin esas alındığı “sosyal zekâ”dan bahsedilmeye başlanmıştır.

 

3- GENLERİMİZİN DEĞERİNİ BİLELİM

Kişilikle mutluluk birbirleriyle bağlantı halindedir. Birçok araştırma dışa dönük kimselerin içe dönüklerden çok daha mutlu olduklarını göstermiştir. Bunun sebebi, dışa dönük insanların, arkadaş edinme veya evlenme gibi mutluluk sebebi şeyleri daha fazla yapmaları olabilir. 

Bir başka açıdan bakıldığındaysa, mutlu olmak dışa dönüklüğü getirebilir. Bazı araştırmalar, insanları mutlu etmenin onları sosyalleştirdiğini ortaya koymaktadır.

 

4- DIŞ GÖRÜNÜŞÜMÜZÜ BAŞKALARIYLA KIYASLAMAKTAN VAZGEÇELİM

Elbette kendimize bakmalı, fazla kilolarımızı vermeliyiz. Ancak kendimizi olduğumuz gibi kabul ederek sevmeliyiz. Kendini sevme yerine nefret eden kişi mutsuz olur. Nedense kadınlar çok şişman, erkeklerse çelimsiz olduklarını düşünüyorlar. 

Reklamlarda ince genç mankenleri gören kadınlar kendi vücutlarına olumsuz bakıyorlar ve depresyona girmeye yatkın hale geliyorlar.

 

5- DOSTLUKLAR KURALIM VE DOSTLARIMIZA DEĞER VERELİM

Dostluklar kuran, arkadaşları olan kişilerin daha mutlu olduğunu biliyoruz. Özellikle aile desteği olanlar maddî yönden yetersiz bile olsalar mutluluğu yakalıyorlar.

 

6- EVLENENLER BEKÂRLARDAN DAHA MUTLU

Evli kişiler eşinden moral, destek ve güven almakta, kendini daha mutlu hissetmektedirler. Eğer evlilik iyi gidiyorsa olumlu etkileri kalıcı olmaktadır. Hele çocuklar aileye katıldığında ortak hedefler mutluluğu artırmaktadır.

 

7- ÖLÜMÜ DÜŞMAN DEĞİL DOST KABUL EDELİM

Allah’a ve ölümden sonra yaşamaya iman etmek, özellikle yaş ilerledikçe insanlara bir anlam ve amaç sağlar.

Dünyada tek başına kalma korkusundan uzaklaşmaya yardımcı olur. “İnanmanın faydasını en çok zor zamanlarda görüyoruz. Sıkıntıların üstesinden gelmenin en güçlü yolu dini bir inançtır.”

Bir inanç sistemine bağlı olmak hiçbir şeye bağlı olmamaktan iyidir. En çok ölüm korkusunda bu durum kendini gösterir. İnanan kişi, ölüme korkarak bakmaz ve hayatının bir anlamı olduğunu bilir. 

Dinin, mutluluğu artırmasının bir sebebi de sosyal etkileşim ve beraberindeki destektir.

 

8- BAŞKALARINA YARDIM EDELİM

İslamiyet, zor ve muhtaç durumda olanlara yardım etmenin insanın ruhu için iyi olduğunu tavsiye ederler. Bu beraberinde mutluluk da getirir. Birçok çalışma mutluluk ile başkalarını düşünerek yaşama arasında bir bağ olduğunu göstermiştir. Fedakârlık, başkalarına vermek, insanları mutlu etmektedir. Mutlu insanlar gönüllü çalışmalara katılmakta, insanlara yardımcı oldukça da mutlulukları artmaktadır. 

 

9- SAĞLIKLI VE DİNÇ YAŞLANALIM

Aslında yaşlılık da hayatın normal bir parçasıdır ve kendine has gözelikleri vardır. Yoksa yaşlılık bazılarının sandığı gibi kötü değildir. Yaşlı insanlar gençler kadar mutlu olabilirler ve aslında yaşlılar, hayattan daha fazla haz alabilirler. Hayata olumlu bakmak, önlerine gerçekleştirebilecekleri hedefler koymak yaşlıları mutluluğa götürür. 

 

10- SADECE ZENGİNLİK MUTLULUK SAĞLAMAZ

Kişi kazandığı parayla yemeyi, içmeyi, giyinmeyi ve evin giderlerini karşılıyorsa bu onu mutlu etmeye yetmelidir. Yoksa daha fazlasını kazanarak mutlu olunmaz. 

Önemli olan, daha fazla arkadaş, komşu veya iş arkadaşına sahip olmaktır. Warwick Üniversitesi’nden Andrew Oswald, “İnsanlar sonsuz şekilde akacak yüksek miktardaki paranın, kendilerini daha mutlu edeceği yanlışına düşüyorlar. Bu doğru değil. Doğru olan paranın statü, statünün de daha iyi bir hayat sağladığıdır” diyerek paranın katkısını özetlemektedir.

Oswald, örnek olarak bilim adamı ve topluma yardımcı olan bazı kişilerin daha az para kazanmalarına rağmen bu görevlerini seçmelerini örnek göstermektedir. Oswald, sözlerini şöyle bağlamaktadır: “Para önemlidir, ama sıradan bir vatandaşın düşündüğü kadar değil.” (New Scientist, 4 ekim 2003 tarihli sayısındaki yazıdan yararlanarak)