TR EN

Dil Seçin

Ara

Canlılardaki Manyetik Algılama Yeteneği

Canlılardaki Manyetik Algılama Yeteneği

Dünyanın manyetik alanının canlılar tarafından algılanabilmesi bir zamanlar bilim çevrelerinde fiziksel olarak imkansız gibi görülüyordu. Ancak günümüzde bazı canlılarda böyle bir yeteneğin olduğu iyi biliniyor.

Canlılardaki, dünyanın manyetik alanını algılama kabiliyetinin en önemli kanıtlarından birisi laboratuvar ortamında hayvanların çevresinde manyetik alan oluşturulması ile ortaya çıkan davranış değişiklikleridir. Kuşlar veya deniz kaplumbağalarının üzerine yerleştirilen mıknatısların bu hayvanların yön bulma yeteneğini bozduğu gösterilmiştir.

Hayvanlar dünyanın manyetik alanından iki türlü bilgi alabilir. Birisi ile yön bulabilirler ve dolayısıyla güney ve kuzey yönlerini ayırt edebilirler. Bu tür hayvanlarda adeta bir manyetik pusula özelliği vardır. Ancak bazı hayvanlarda olan diğer bir yetenek de, aynı manyetik alandan elde ettikleri bilgilerle, dünyada bulundukları yeri tespit edebilmeleridir. Böyle hayvanlarda manyetik bir harita özelliği vardır. Özellikle bu ikinci yetenek çok hassas algılama özelliği gerektirir.

Dünyanın manyetik alan çizgileri güney kutbundan çıkıp kuzey kutbuna belirli açılarla giderler. Dolayısıyla bu alan çizgilerinin açısı ve bulunulan yere göre değişen şiddeti bu hayvanlar tarafından algılanabilir. Deniz kaplumbağaları ve ıstakozlar, bu çok özel yeteneğe sahip az sayıdaki hayvandan birkaçıdır. Yani bu gibi hayvanlarda bir nevi biyolojik GPS (Global Positioning System) sistemi mevcuttur. Ancak uydudan gelen sinyaller yerine, bizzat dünyanın manyetik alanını kullanarak bunu yapabilirler.

Manyetik alan hassasiyeti sadece göç eden hayvanlarda bulunmaz. Bazı sinekler, tavuklar ve bazı fare türleri gibi hayvanlarda da manyetik algılama özelliği mevcuttur. Hatta sığırlarda bile böyle bir özelliğin olduğuna dair önemli bulgular mevcuttur ve sığırların sürü halindeki hareketlerinde bu özelliklerini kullandıkları düşünülmektedir.

Manyetik alan ışık veya ses gibi diğer algılayabildiğimiz dış uyaranlardan çok farklıdır. Çünkü biyolojik yapının içinden serbest olarak geçen manyetik alanın reseptörler tarafından algılanması diğer uyaranların algılanmasından çok daha zor bir durumdur.

Aslında kesin olarak hayvanların manyetik alanı nasıl hissedebildiği tam bilinmemektedir. Bununla ilgili değişik hipotezler mevcuttur. Birincisi elektromanyetik indüksiyon hipotezidir. Bu bazı balıklar için geçerli olabilecek bir durumdur. Bazı balıklarda olan elektroreseptörler sayesinde bu gerçekleşebilir. Alabalık gibi bazı hayvanlarda ise manyetik kristaller (Fe3O4) bulunur. Bu tür hayvanlardaki manyetik algılamanın bu kristaller aracılığı ile olduğu düşünülmektedir.

Aslında bazı canlılarda manyetik kimyasal reseptörlerin olduğu uzun yıllardır bilinmektedir. Ancak bunlar genellikle dünyanın manyetik alanından çok daha güçlü manyetik alanlar için geçerlidir. Dolayısıyla bu kimyasal özellikleri olan manyetik reseptörlerin dünyanın manyetik alanı gibi çok zayıf bir manyetik alanı nasıl algılayabildiği henüz bilinmemektedir. 

Bilim adamları hayvanlardaki manyetik algılama özelliğini irdeledikçe, olayın aslında sanılandan çok daha karmaşık olduğu anlaşılmaktadır. Bu sebeple yaratılış hakikatinin enteresan örneklerinden birisi olan bu hassas özelliklerin tam olarak anlaşılabilmesi için, daha epey zamana ihtiyacımız var gibi gözüküyor.

Kaynaklar:

1- Magnetic-field perception. Lohmann K Nature.  Nisan 2010.