Suudi Arabistanlı bir öğretmen ile yaptığımız bir görüşmede, sanat üzerine fikirlerimizi paylaştık. Türkiye’de de benzer düşüncede olan bazı kimseler gibi İslamiyet’in resim ve güzel sanatları yasakladığını ifade etti.
Ona, putperestliğe ve ahlâksızlığa bir tepki olarak gelişen bu yargıya karşılık resim, fotoğraf ve sinema gibi bütün sanat dallarına, bir bilim dalı, bir iletişim aracı veya yerine göre bir silah olarak bakmasını tavsiye ettim. Çünkü, bu sanat dallarını ihmal ettiğimiz oranda, tüketici ve sömürge durumuna düştüğümüz üzücü bir gerçektir.
İnternet ortamında, İslam’da sanat veya resim sanatı gibi bir konuda yapılacak bir araştırmada benzer inanışların yaygın olduğu açıkça görülmektedir. Ancak bütün bu yargıların putperestliğe ve müstehcenliğe karşı alınmış bir tavır olduğu açıktır.
Güzel sanatları bir bilim olarak ele aldığımızda aslında bu alana hiç yabancı olmadığımızı görürüz. İslam Sanat Tarihinin gelişimi içinde ortaya konulan muhteşem sanat eserleri bunun en güzel şahitleridir.
Eserden sanatkâra
Bütün bilimler, insanların merak ve öğrenme yeteneklerinin bir dışavurumu olarak gelişmiştir. İlk insanlardan itibaren, tekamül ve gelişme meyli taşıyan insan fıtratı, yaptığı her türlü araştırma ve geliştirme çalışmasıyla bugünkü bilim ve teknolojiyi meyve vermiştir.
Bilimin gelişmesinde şüphesiz sanatın ve tasarımın gelişmesi de çok etkili olmuştur. İntellektiv-akılcı bilgi alanı olarak tanımlanan bilim, sensitiv-duygusal bilgi alanı olarak tarif edilen sanat ile bütünleşerek birbirini tamamlar. Bu, insanın gözüyle görüp, aklı ile anlamlandırdığı bir güzelliği; ruhu ile beğenip, kalbi ile sevmesi gibidir.
Biyoloji nasıl canlılar âlemini, kimya maddenin iç yapısını veya fizik ve astronomi güneşi, yıldızları inceleyen bir bilim dalı ise, sanat da bu âlemde gördüğümüz ve hissettiğimiz güzellikleri inceleyen, araştıran ve analiz eden bir bilim dalıdır. Rengarenk çiçekler, farklı desenlerde yapraklar, olağanüstü güzellikteki meyveler, herbiri muhteşem bir tasarım olan hayvanlar, sanat biliminin inceleme alanı içerisindedir. İnsan bu âlemdeki hikmetleri bilim ile, güzellikleri de ancak sanat ile keşfedip anlayabilir.
İnsanın en büyük vazifesi, bu kainattaki ilahi hikmeti ve sanatı görmek ve anlamaktır. O büyük Sanatkârı, ancak yarattığı bu güzel sanatları görmekle tanıyabilir ve sevebilir. Nasıl ki bir sanatkârın büyüklüğü, eserlerindeki güzellik ve orijinal tasarım ile bilinip anlaşılır; öyle de bu kainatın Büyük Sanatkârını da, yarattığı muhteşem güzellikteki sanat eserleri ile bilebilir ve tanıyabiliriz.
Sanat biliminin gösterdiği
Sanat bilimini meydana getiren unsurlar şöyle özetlenebilir: Nokta, çizgi, leke, doku, kompozisyon, ölçü, orantı, armoni-uyum, perspektif, ritm, altın oran, renk ve renk armonileri olan sıcak renkler, soğuk renkler, zıt renkler gibi plastik elemanlar.
Kainattaki güzellikler ve sanatlı yaratıklar, yani kuşlar, kelebekler, çiçekler, meyveler bu ölçüler ışığında incelendiği zaman, ne kadar büyük bir sanat karşısında olduğumuzu daha iyi anlarız. Fakat bu orijinal eserlere sanat gözü ile bakmayan ve incelemeyen belki de hiçbir şey fark edemez.
Ülfet adı verilen alış(ıl)mışlık ve sıradanlık içinde pek çok güzellikleri fark edememekteyiz. Sanat alışılmışı, tekdüzeliği, monotonluğu, ülfeti ve bakar körlüğü kaldırıp bizlere kainata ibretle bakmayı ders veriyor. 20. yüzyılın en çok tanınan ressamı Picasso “Sanat alışılmışı yıkmaktır.” derken belki de bunu kastetmiştir. Yine 18. yüzyılın ünlü Romantizm sanat akımı ressamı Delacroix “Dağlar biz romantik olduktan sonra daha bir güzel oldu.” derken sanat gözü ile tabiata bakmanın farkını dile getirmiştir.
Sanat ve güç
Sanatı bir bilim olarak ele almanın, gelişen teknoloji ve sanayileşme içinde yeni modeller üretme ve yeni tasarımlar yapma anlamında farklı bir önemi daha vardır. Yeni buluşlar yapan ve üreten toplumların, tüketen insanlar üstünde oluşturdukları hâkimiyetle, onları sömürge haline getirdikleri herkesin malûmudur.
Hatta bazı ünlü markaların hiç fabrikaları olmadığı halde, sadece tasarımlarını satarak çok büyük kazançlar elde etmeleri, sanatın ve tasarımın ne kadar önemli olduğunu anlatmaya yeter. Satın aldığımız ürünlere ödediğimiz ücretin büyük bir kısmı tasarımın payıdır. En basitinden ambalajının biçim, renk, grafik ve logosunun tasarımı gibi işlerle sanatın ekmeğini yiyen genellikle sanatçı ve tasarımcılardır.
Sanatı ihmalimizle; hem kainat galerisinde sergilenen, olağanüstü sanat eserlerindeki güzelliklere duyarsız kalmış oluruz; hem de üretimin en önemli basamaklarından biri olan tasarımda büyük sanatkârlar yetiştiremez ve taklitçi bir tüketici oluruz.
Kainatı bir sanat galerisi olarak temaşa etmek ve yaratıklardaki muhteşem güzellikteki sanatı görmek, sanat ve estetik bilimi ile olabilir. Ve O Sanatkârın (cc) kendini sanatı ile tanıtma ve sevdirme mesajını da ancak bu bilimlerin incelikleriyle algılayabiliriz.