Efendimiz, bir hadisinde: “Çocuğu olan onunla çocuklaşsın.” buyuruyor. Burada çocuklaşmaktan kasıt, çocuğun seviyesine inerek onun anlayacağı basit bir dil kullanmaktır. Bunun çocuk psikolojisindeki karşılığı empatidir. Efendimiz, çocuğun sorusuna cevap verirken, ona bir şey anlatırken veya onu dinlerken seviyesine inmemizi tavsiye etmektedir. Hadise başka anlam verenler olabilir. Bir eğitimci, bu hadisten, “çocuklarınıza zaman ayırın, onunla oyun oynayın” şeklinde bir anlam çıkarabilir ki; bu da doğrudur. Oyun ve taklit, çocuğun en etkili öğrenme araçlarındandır. Çocuk, büyüklerin davranışlarını taklit ederek, kimi zaman bunları oyunda sahneye koyarak yeni beceriler kazanır. Oyun çocuğun en ciddi işidir. Kuralsız oyun yoktur. Grup oyunlarında ayrıca işbirliği ve yardımlaşma vardır. Çocuk oyun vasıtasıyla kurallara uymayı, işbirliğini, yardımlaşmayı, başkalarının duygularını önemsemeyi, arkadaşlarıyla iyi geçinmeyi öğrenir.
Çocuk, ibadet eden aile büyüklerini taklit ederken, olayın bilincinde değildir. İbadeti de oyun gibi algılar. Onun içindir ki, oyun çocuğunun ibadetinde ciddiyet aranmaz. İbadetin gereklerine uyması beklenemez. Namaz kılan babasını veya annesini taklit ederken canı sıkılır, dolaşmaya çıkar, namaz kılanın önünden geçer, eğilip yüzüne bakar, sırtına çıkar, boynuna sarılır. Bu davranışlarından dolayı çocuk eleştirilmez, tebessümle karşılanır.
Oruç için de durum aynıdır. Ramazan günlerinin diğer günlerden farklı olduğunu gören bir çocuk, değişikliklerin sebebini merak eder. Neden namaz kıldığımızı sorduğu gibi, neden oruç tuttuğumuzu, neden gecenin yarısında sahura kalktığımızı sorabilir. “Ben de sahura kalkacağım, ben de oruç tutacağım.” diyebilir. Ancak, gün boyu aç ve susuz kalmanın o kadar da kolay olmadığını yaşayarak fark eder. Size çok acıktığını veya çok susadığını söyleyebilir. Böyle durumlarda “Allah bu saate kadar tuttuğun orucu kabul eder.” diye teselli etmeli, yiyip içmesine izin vermelidir. Çocukluğumdan hatırlıyorum, çocuklar için öğleye kadar tutulan “tekne orucu” dedikleri bir uygulama vardı. Oruçlarımızı, aile büyüklerine, açık artırma ile satardık.
Teravihler de çocukların dikkatini çeken bir Ramazan ibadetidir. Yine çocukluğumdan hatırlıyorum. Anne ve babalarımızla teravihe gider, arkadaşlarla buluşur, namazda birbirimizi güldürmek için şaklabanlıklar yapar, büyüklerden azar işitirdik. Bazen sert mizaçlı bir ihtiyar kulağımızdan tutar, bizi dışarı atardı. O ihtiyarı hiç sevmezdik. Camiye küsen aydınlarımızın çocukluk hatıraları arasında çoğu zaman camiden atan sert mizaçlı bir yaşlı vardır.