Da Vinci’yi herkes tanır; ressam, mühendis, matematikçi, anatomi uzmanı, mimar hatta müzisyendir. Tank, denizaltı ve helikopter gibi harika projeler çizmiştir. Mona Lisa tablosunu bilmeyen yoktur. Onun en ünlü çalışmalarından birisi de Milano’da Santa Maria Della Grazya manastırının duvarına yaptığı “Son Akşam Yemeği” tablosudur. Kilisenin yemekhanesinin duvarında yer alan 4,5 metre yüksekliğinde 9 metre eninde olan büyük bir freskodur. Yani duvara yaş sıva üzerine yapılmış bir resimdir.
Bu tabloda Hz. İsa (as), yanında oniki havarisine, kendisine ihanet eden birisinin onu ihbar edeceğini söylemektedir. Paola Coelho’nun “Şeytan ve Genç Kadın” isimli kitabında bununla ilgili şöyle güzel bir hikâye yer alır:
Leonardo da Vinci, “Son Aksam Yemeği” tablosunda Hz İsa’nın yüzünde iyi insan imgesi ve ona ihanet eden Yahuda’nın yüzünde kötü insan imgesini tasvir etmeye karar verir.
Duvara tablonun kompozisyonunu çizmeye ve boyamaya başlamadan önce resimdeki kişilerin yüzleri için uygun modeller aramaya başlar. Örneğin Hz. İsa’nın yüzünü tasvir etmek için kilise korosunun verdiği bir konser sırasında, korodakilerden birinin Hz. İsa tasvirine çok uygun olduğunu görür. Onu resme modellik yapması için atölyesine davet eder ve çok sayıda eskiz yapar. Duvara yapılan bu dev resmin figürlerinin çizimi ve boyanması birkaç sene sürer. Ancak sıra Hz. İsa’yı Romalı askerlere ihbar eden Yahuda’ya geldiğinde ihaneti ve kötülüğü temsil edecek yüzü bulmakta zorlanır. Bu arada kilisenin kardinali de arada bir uğrayıp resmin bir an önce bitmesi için ressamı sıkıştırmaya başlar.
Bir gün paçavralar içerisinde yol kenarında yatan bir ayyaş görür. Vaktinden önce yaşlanmış genç bir adam sarhoşluktan kendinden geçmiş bir durumda kaldırım kenarına uzanmıştır. Da Vinci yardımcılarına adamı zorla kiliseye taşımalarını ister. Taslak çizerek zaman kaybetmek istemez. Kiliseye varınca yardımcılar adamı ayağa kaldırırlar. Zavallı adam başına gelenleri anlamakta zorlanır. Leonardo adamın yüzünde yansıyan kötülüğü, günahı ve inançsızlığı tasvir eder. Yahuda’nın yüzünün tasviri bittiğinde adamın da sarhoşluğu geçmeye başlar. Adam gözlerini açtığında duvardaki muhteşem resmi görür ve “Ben bu resmi daha önce gördüm…” diye haykırır. Leonardo da Vinci, “imkânsız” der çünkü resmi yardımcıları ve kardinal dışında kimseye göstermemiştir.
Adam anlatmaya devam eder: “Üç yıl önce, durumum çok iyiydi ve kilise korosunda ilahi söylüyordum. İsa’nın yüzü için modellik yapmak üzere davet edilmiştim.”
Ve Coelho hikâyeyi şöyle bitirir: “İyi ve Kötü’nün yüzü aynıdır. Her şey, insanın yoluna ne zaman çıktıklarına bağlıdır.”
Coelho iyiliği ve kötülüğü şartlara bağlasa da biliyoruz ki, aynı şartlar bazılarını kötü yaparken, bazılarını yapmaz. Demek ki, iyi ya da kötü olmak insanın kendisine, tercihlerine bağlı bir durum. Kendi hayatımıza dair ipler elimizde yani; başka türlü de yapıp ettiklerimizden sorumlu olmanın bir anlamı olmazdı.