TR EN

Dil Seçin

Ara

Toplumsal Bir Sorun: İdrar Kaçırma

İdrar kaçırmaya tıpta inkontinans denmektedir. Özellikle menapoz sonrası dönemde ve fazla doğum yapmış kadınlarda görülen bir durum bazen daha erken yaşlarda da ortaya çıkabilmektedir. 30 yaşın üzerindeki her dört kadından biri, idrar kaçırma problemi ile karşı karşıyadır. Bu durum, genel inanışın aksine yaşlanmayla ortaya çıkan bir problem değildir. Bu rahatsızlığa erkeklerde de oldukça sık rastlanmaktadır. Fakat maalesef, hastaların bu sorunu anlatmaktan utanmaları nedeniyle tahminimizden daha fazla oranda olduğu zannedilmektedir.

ABD’de yaklaşık 12 milyon üzerinde kişinin idrar kaçırma sorununun olduğu kabul edilmektedir. 60 yaş üzerindeki kişilerden üçte biri ise belli oranlarda idrar kaçırmadan şikayetçidir.

İnkontinans (idrar kaçırma) olayının, hayati bir tehlikesi olmamakla beraber, daha çok sosyal bir problemdir. Kişiye utanç verici, kendine güvenini sarsıcı ve sosyal davranışlarını ve dini görevlerini yerine getirmekte ciddi bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır.

Konuyu biraz daha açacak olursak, idrar tutamamanın son zamanlarda mesanenin (idrar torbası), kontrolsüz kasılması olarak adlandırılan AŞIRI AKTİF-MESANE tanımıyla adlandırıldığını görürüz. İdrar kaçırma, sıklıkla suyla ilgili işler yaparken (bulaşık yıkama, çamaşır yıkama, abdest alma...) âni olarak şiddetli idrar yapma isteği ile birlikte ya da tuvalete yetişememe tarzında olur (urge inkontinans-sıkışma inkontinansı). Bunu yaşayan insanlarla konuştuğumuzda, aslında hayatını olumsuz yönde etkilediğini, gittiği her yerde öncelikle tuvaletin yerini kontrol ettiğini veya seyahat yapacaksa, acaba tuvalet ihtiyacını nasıl karşılayacağına dair önceden kafasında sorunlar oluştuğunu ya da ibadetlerini yerine getireceği sırada böyle bir ihtiyaç zuhur ederse, ibadetini tam olarak yerine getiremeyeceği endişesi taşıdığını çok sık olarak görmekteyiz.

 

İDRAR KAÇIRMA TÜRLERİ

Stres tipi idrar kaçırma: Kadınlardaki idrar kaçırmanın en sık görülen tipini oluşturur. Öksürme, hapşırma, eğilme, doğrulma gibi çeşitli hareketler esnasında idrar kaçırılır. Çok doğum yapan ve menopozdaki hanımlarda daha çok görülür.

Urge (sıkışma) idrar kaçırma: Güçlü ve âniden idrara gitme ihtiyacı hissedildiği anda tuvalete yetişemeden idrar kaçırılır.

Miks (karışık) idrar kaçırma: Stres idrar kaçırma ile urge idrar kaçırmanın bir arada olduğu durumlarda bu tip kaçırmadan söz edilir.

Taşma idrar kaçırma: Mesanede kapasitenin üzerinde idrar depolandığından idrar yapma zorunluluğu hissetmeden küçük miktarda idrar kaçırılır. Hasta hiçbir zaman mesanesini tamamen boşaltamadığı hissine kapılır. Özellikle prostat büyümesi olan erkeklerde bu sorunla karşılaşılır.

Total idrar kaçırma: Hasta idrar kaçırdığını hiç fark etmez; iç çamaşırının ıslak olduğunu ifade eder, özellikle şeker hastalarında gözlenir.

Fonksiyonel idrar kaçırma: İdrar kaçırma sorununa rağmen, yapılan tetkikler normaldir. Alzheimer (bunama), Parkinson gibi sinir sistemi hastalıklarında görülür.

Yukarıda bahsettiğimiz durumlardan herhangi birisi mevcutsa bir uzmana başvurulmalıdır.

 

İDRAR KAÇIRMANIN SEBEPLERİ

Mesane iltihaplanmaları, mesane taşları, tümörleri, özellikle erkeklerde görülen prostat büyümesi, çok doğum yapmak, zor doğum yapmak, şeker hastalığı, menopoz, kullanılan bazı ilaçlar (idrar söktürücüler, sakinleştiriciler, alerji ilaçları, tansiyon düşürücüler, adale gevşeten ilaçlar...), bazı ameliyatlar (bağırsak ameliyatları, prostat ameliyatlarından sonra...) idrar kaçırmaya neden olabilir.

 

İDRAR KAÇIRMA NASIL TEDAVİ EDİLİR?

En doğru tedavi, idrar kaçırma tipine göre belirlenecektir. Tedavi alternatifleri ise şunlardır:

Kegel egzersizleri: Pelvik taban dediğimiz, mesanenin üzerinde yer aldığı kas tabakasının güçlendirilmesine yönelik egzersizlerdir. Son yıllarda bu kasların güçlendirilmesine yönelik biofeedback ile elektriksel uyarıyla zayıflamış olan pelvik taban kasları güçlendirilmektedir. 

İlaç Tedavisi: Bazı idrar kaçırma tipleri ilaçlarla ya da hormonlarla tedavi edilir. Özellikle Urge tipi inkontinansta ilk seçenektir. Tedavi süresi hastaya bağlıdır.

Cerrahi Tedavi: Diğer tedavi yaklaşımları başarısız olduğunda cerrahi müdahale yapılır. Artık günümüzde, lokal anestezi altında bile rahatlıkla yapılabilen çok basit, ucuz, kısa sürede uygulanabilen, etkili, taburcu olma ve iyileşme dönemi çok daha kısa yeni metotlar uygulanmaktadır. Cerrahi tedavide, mesane boynu ve idrar borusunun altına bir bant yerleştirilerek orada bir destek dokusu oluşturulur. Bu sayede, herhangi bir efor gerektiren (öksürme, namaz kılma...) işlemde idrar kaçırmanın önüne geçilir.

Sonuç olarak; idrar kaçırma; hayatî bir hastalık olmamakla beraber, sosyal ve dinî hayatımızı olumsuz yönde etkileyebilen, hayat kalitesini düşüren, aynı zamanda tedavisi olan ve çok sık karşılaşılan bir sorundur.

 

İDRARDAN KORUNMAK

Dinimiz idrardan korunma hususunda bizleri daha dikkatli olmaya teşvik etmektedir. İdrardan gereği gibi korunmak için şu tedbirlerin alınması gerekir:

1- İdrar sıçramasını önlemek için bir çukurun tam ortasına ya da tuvalet deliğinin tam ortasına yapılmalıdır. (En iyisi oturarak idrar yapmaktır.) Bir hadis-i şerifte:

“Sizden biriniz idrar yapmak istediği zaman, idrarı için müsait bir yer bulsun” buyrulmuştur. Bu sebeple banyoda yıkanırken idrar yapmak mekruh görülmüştür. Reddü’l-Muhtar’da “Kendi abdest aldığı yere bevl etmesi mekruhtur” kaydı vardır.

Ebu Davud’dan nakledilen bir hadis şöyledir: “Sakın biriniz hamamda yıkandığı yere bevletmesin (idrar yapmasın) çünkü umumiyetle vesvese bundan doğar.” Bu hüküm idrara akacak yol olmadığı ve zemin sert olduğu zamanki durumdur. Banyo yapan kimse, idrardan üzerine bir şey sıçradığını zanneder ve bundan vesvese alır. Rüzgâra karşı idrar yapmak da böyledir.

Bu arada şunu hatırlatalım. Klozet denilen alafranga tuvaletlere ayakta olmamak şartı ile idrar yapmanın bir mahsuru olmaması gerekir. Fakat bu tuvaletlere oturarak, bağırsakların tam boşalması sağlanamadığından, hele umumî yerlerdeki klozetler veneryen hastalıkları (cinsel yoldan bulaşan, zührevi hastalıklar) bulaştırma bakımından mahzurludur.

2- Ayakta idrar yapmamalıdır. Özürsüz olarak ayakta idrar yapmak mekruhtur. Bu hususta Peygamberimiz (a.s.m) şöyle buyurur.

Hz. Aişe (r.anha) “Kendisine Kur’an nazil olmaya başlandığından beri, Resulûllah (a.s.m) ayakta bevl etmemiştir.”

Yine İmam Ahmed’in Tirmizi’nin (Cilt: 1, Sayfa:226), Nesai’nin (307 nolu hadis-i şerif) ve İbn-i Mace’nin tahric ettiği hadiste Aişe (r.anha) demiştir ki:

“Size Nebiyy-i Azam (s.a.s) ayakta bevl ettiğini kim haber verirse inanmayın, mutlaka oturarak abdest bozardı.”

Abdullah İbn-i Mesud (r.a) şöyle rivayet etmiştir: “Şüphesiz ki ayakta abdest bozman da cefadandır.”

Hz. Cabir’den (r.a): “Resuluûllah (a.s.m) ayakta idrar yapmayı yasakladı.”

Bazı alimler de ayakta idrar yapmayı caiz görmüştür ve ayakta idrar yapmaya ruhsat vermişlerdir. Dayandıkları nokta ise Hz. Huzeyfe’den (r.a) bildirilen “Bir gün Peygamber (s.a.v) bir kavmin çöplüğüne vardı ve oraya bevletti” hadis-i şerifidir.

Ayakta idrar yapmayı mekruh gören alimler bu hadis karşısında bir takım yorumlar yapmışlardır. Bunlardan bazıları ise şunlardır: Efendimiz’i (s.a.v) idrarı sıkıştırmış ve uzağa gidememiş hemen ayakta idrarını yapmıştır veya dizindeki, belindeki rahatsızlıktan dolayı idrarını ayakta yapmış olabilir, oturmak için müsait bir yer bulamamış olabilir. Bir ihtimal de bazı şartlar altında ayakta idrar yapmanın caiz olduğunu göstermek için bu şekilde davranmıştır.

Sonuç olarak ayakta idrar yapmak mekruhtur. Bu mekruhiyet kerahet-i tahrimiyye olmayıp kerahat-i tenzihiyyedir.

Çömelerek idrar yapmanın tıbbî yararı şöyledir:

Çömelince karın kastan kasılır, dizler karına tazyik yaparlar; dolayısıyla mesane baskı altında kalır, işeme sonucunda mesane tam boşaldığından artık mesanede idrar kalmaz. Bu ise idrar yolları ve mesane taşları oluşmasını önlediği gibi, prostat hastalığı olanlarda şikayetlerin azalmasında da etkili olur. Çömelerek idrar yaparken hafif sol tarafa meyil edilmelidir. İdrar yollarının anatomisine (yapısına) en uygun olan bu pozisyonda idrar yollarının ve mesanenin tam boşalması mümkün olmaktadır.

Abdestini titizlikle alıp namazını huşu içinde kılmak isteyen Müslüman’ın çok dikkatli olması gerekir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuşlardır:

“İdrardan çok iyi korununuz çünkü kulun kabirde en önce hesaba çekileceği şey odur. Kabir azabının çoğu ondandır.” Kişi idrardan korunmazsa namazı batıl olur. İstibraya (tuvalet sonrasında abdesti bozacak akıntının giderilmesi ya da engellenmesi) önem vermeyen namazına önem vermemiştir. Bu durum kişinin ibadetlerini bozabilir.

 

KAYNAKLAR

1-The Journal Of Urology

2-Genel Üroloji, 2001

3-Redd-ül Muhtar

4-Tirmizi

5-Mumsema İslam Arşivi