TR EN

Dil Seçin

Ara

Çocuğumla Bir Gün

Çocuğumla Bir Gün

Hikâyelerle Ahlâk Gelişimi

Ayşe’lerin evinde ayrı bir kalabalık vardı. Misafirler gelmiş, hep beraber Kur’an tefsiri okuyorlardı. Ayşe de gelen teyzelerin çocuklarıyla oyunlar oynadı. Bir müddet sonra, evdeki çocuk sesleri, annelerinin muhabbet sesleriyle karıştı. Ders bitmiş, çay faslına geçilmişti.

— Ayşe o gün, bir araya gelindiğinde önce Allah’tan bahsedildiğini öğrendi.

Ali’nin babası işten yorgun gelmiş yemeğini yemiş, her zamanki koltuğuna oturup ayaklarını uzatmıştı. Ali, babasına yaklaşarak onunla oynamak istediğini söyledi. Babası, biraz dinlenmeye ihtiyacı olduğunu söyleyerek eline kumandayı aldı. Ali bir yandan oyuncaklarıyla oynuyor, bir yandan babasını takip ediyordu. Babası amaçsızca kanal değiştiriyor, ne izleyeceğine bir türlü karar veremiyordu.

— Ali o gün, yorgunluğunu ekran karşısında atabileceğini ve en sevdiklerini ekran için erteleyebileceğini öğrendi.

Yasemin babasıyla beraber arabadaydı. Babası iş toplantısına yetişmeye çalışıyordu. Birden trafik sıkıştı ve dakikalarca aynı yerde kaldılar. Namaz vakti girmişti. Babası müdürünü arayıp toplantıya geç kalacağını söyledi. Bir cami bulup arabasını kenara çekti.

— Yasemin o gün, hayatının merkezine namazı koymayı ve namaz için mücadele etmeyi öğrendi.

Arda ve kardeşi mutfakta oynuyorlardı. Annesi bir yandan çorbayı karıştırıyor, bir yandan da tezgahtaki okuduğu kitabın sayfasını değiştiriyordu.

— Arda o gün, kitap okuyabilmek için vakit üretebilmeyi öğrendi.

Elinden telefonu bir türlü bırakamayan Sibel’in annesi, diğer eliyle kahvesini taşımaya çalışırken dengesi bozuldu ve kahve halıya döküldü. Halıyı silerken telefonunu da hemen yanındaki sandalyeye dayamış, izlediği videoya bakmaya devam ediyordu. Tam o sırada kapı açılma sesi duyuldu. Sibel’in babası gelmişti. Annesi hemen telefonu kapattı, şaşkınlıkla bakan eşine “Çocuk işte, yerinde durmuyor ki!” dedi. 

— Sibel o gün, insanlara kendini iyi gösterebilmek için yalan söylenebileceğini öğrendi.

Ahmet ailesiyle bir ziyaretten dönüyordu. Annesi, yüzünü ekşiterek ev sahibinin kötü yanlarını anlatıyor, babası da küçümser bir tavırla dinliyor, onaylıyordu.

— Ahmet o gün, insanların yüzüne gülüp arkalarından konuşulabileceğini öğrendi.

Saat hayli geç olmuş, Esma hâlâ uyumamıştı. Annesi saatine bakarak, “Oof çok yorgunum. Daha namaz kılacağım.” diye söylendi.

— Esma o gün, namazın sıkıcı ve zor olduğunu öğrendi.

Bu örnekleri onlarca hatta yüzlerce çoğaltabiliriz öyle değil mi? 

Peki çocuğunuz sizden bunların hangisini öğreniyor?..

İbn-i Haldun’un meşhur sözüyle kelamımıza nihayet verip, meseleyi sizin iç yolculuğunuza havale edelim:

“Çocuklarınızı terbiye etmeye çalışmayın. Zira zaten size benzeyeceklerdir. Kendinizi terbiye edin, yeter.”