TR EN

Dil Seçin

Ara

Şükran Günü Vesilesiyle Bir Hindi Hikayesi / Ahirzaman İmparatorluğundan Notlar

İngilizce’nin, kendisini öğrenen Türkiyelilere yaptığı bir azizlik vardır. İngilizce’de ülkemiz ile hindi aynı isimle anılır: Turkey. Çoğu vatandaş bunu sevimsiz bir tesadüf olarak görür. Hatta Türkiye’nin İngilizce’de de Turkey değil Türkiye olarak anılmasını sağlamak için vaktiyle kampanyalar bile düzenlendi. Bizim de hindiye neredeyse başka bir ülkenin adını (Hindistan, Hindî) verdiğimiz düşünülürse bu kaderin ilginç bir cilvesi olarak da görülebilir. 

Biz hayvancağıza hindi adını vermişiz, İngilizler turkey. Peki ya Hintliler, hindiye ne diyorlar diye merak ettiniz mi hiç? İlginç, onlara atfettiğimiz uçmaz kuşa Hintliler de İngilizce konuşan diğerleri gibi “turkey” diyorlarmış. Hintlilerle böylece ödeşmişiz deyip geçebiliriz. Ancak ilginç olan bir şey var: Neredeyse her dilde hindi kuşuna verilen isimler hep bir ülkenin adı oluyor. Portekizliler hindiye “peru” diyorlarmış. Arapça konuşanlar ise “Etiyopya kuşu.” İlginç.

Bu ilginç muammayı kafasına takan Giancarlo Casale isimli bir Amerikalı bir türlü cevabı bulamayınca en sonunda Harvard’da dilbilimci bir Türk profesörüne danışmaya karar vermiş. Türk profesör Şinasi Tekin, Giancarlo’ya hindinin hikâyesini söyle anlatmış: 

“Vakti zamanında İngiliz tüccarlar Anadolu’ya geldiklerinde hindiye benzeyen ancak hindiden daha küçük olan ve halk arasında “çulluk” olarak bilinen bir hayvanla karşılaştılar. Etini sevdikleri bu kuştan memleketlerine de ticarî amaçla götürdüler. Türkiye kuşu (Turkey bird) olarak bilinen bu kuş zamanla sadece turkey olarak anılmaya başlandı. Ne zamanki İngilizler Amerika’ya göç ettiler, ilk göçmenler orada hindiyi görünce bunu çulluk (Türkiye kuşu) sanıp ona da turkey dediler. ”

Profesör Tekin’in bu açıklamasını burada kesip şu soruyu soralım: Neden anavatanı Yeni Dünya olan bu kuş Türk topraklarına geldiğinde ‘Amerika’ yahut ‘Amerika kuşu’ değil de hindi adını aldı? Ya da niye çulluk olarak anılmadı? İkinci sorunun cevabı basit: Tekin’e göre Türkler zaten hindinin çulluktan farklı olduğunu bildikleri için ona çulluk demediler. Yeni bir kuştu ve geldiği yere göre isim aldı. (Bu arada, çulluğun akıbetini merak ediyorsanız Tekin’e göre ‘sizlere ömür.’) 

Birinci sorunun cevabı için ise Christopher Columbus’u hatırlayalım. Columbus Amerika dediğimiz yeri keşfetmek üzere 1492’de yola çıktığında niyeti sonradan Amerika olarak anılacak yere gitmek değil Hindistan’a gitmekti. Nitekim ilk vardığı Amerikan kıtasının doğusundaki adalara günümüzde bile West Indies (Batı Hint Adaları veya daha popüler adıyla Karayipler) denilmektedir. Yani Yeni Dünya, Hindistan niyetine keşfedilmişti. İşte Amerikan kıtasının Yeni Dünya olarak henüz dillerde yeni yeni yerleştiği dönemlerde Yeni Dünya ile Hindistan henüz zihinlerde tam olarak ayrışmış coğrafyalar değildi. O yüzden bizim Amerika’dan (Yeni Dünyadan, Hindistan’dan) bilip hindi dediğimiz hayvanı Amerikalılar da İngiliz atalarının aceleci isimlendirmesiyle bizden biliyorlar. Tabi tüm bu açıklamalardan çıkan bir sonuç var, özellikle Türkiye’nin hindiyle aynı adı taşımasından rahatsız olanlar için. Hoşa gitmese de artık kendilerini şununla teselli edebilirler: Türkiye’ye hindinin adı verilmemiş, hindiye Türkiye’nin ismi verilmiş.

 

ŞÜKRAN GÜNÜ NEDİR?

Anavatanı Amerika olan hindi Amerikalıların kültüründe merkezî bir yer tutuyor. O kadar ki eski başkanlardan Benjamin Franklin, Amerika’nın şimdiki sembolü olan kartal yerine hindiyi resmî, millî hayvan yapmak istiyordu. Hepsi Franklin kadar fanatik olmasalar da, Amerikalılar hindiyi çok seviyor. Tipik Amerikan aile imajı, üyeleri normalde çok meşgul ve dağınık yerlerde bulunan bir ailenin, ortasında pişmiş hindi bulunan bir akşam yemeğinde bir araya gelmiş imajıdır. 

Amerikalılar sadece bayramlarda değil olağan günlerde de hindi eti yiyor ve seviyorlar. Thanksgiving ve Christmas gibi bayram günlerinin değişmez menüsüdür hindi. Hatta hindi ile aile yemeği özdeşleşmiş gibidir. Bu özdeşliği yansıtan en önemli bayram ise Amerika’ya özgü olan Thanksgiving yani Şükran Günü’dür. Rivayet odur ki, dinî baskılardan kaçarak Yeni Dünya’ya göç eden ilk göçmenler (bunlara hacı anlamına gelen pilgrim diyorlar) Amerikan kıtasında kışın kıtlıkla karşılaşırlar. Amerikan yerlileri onlara hindi ve sair yiyeceklerden verip yardımcı olurlar. Yerlilerin bu dostluğu ve muhacirlerin kıtlık boyunca ettikleri duaların karşılığı olarak gelen yağmur ve bereketin hatırına bir gün Şükran Günü ilan edilir. Bu kıtlık zamanının anısına her Kasım ayının dördüncü Perşembe günü (26 Kasım 2004) Abraham Lincoln’un emriyle 1863’ten beri Amerika’da millî bayramdır.

Dinî olmayan bu bayram aslında İslâmî açıdan makbul bile sayılabilir. Amerika’da aile fertlerinin bir araya gelmesine vesile olan ve genel anlamda sahip olunan nimetler için hamd ve şükür amacı taşıyan bu bayram bence Amerika’daki Müslümanlar açısından sahip çıkılabilecek bir örfî bayramdır. Zira dinî olmayan Thanksgiving aynı zamanda 4 Temmuz gibi içi boş millî bayramlardan da farklıdır. Aile değerlerini vurgulayan, sıla-i rahim vesilesi olarak işleyen ve şükran kavramını merkeze alan Amerika’ya özgü bu bayramda ne kadar hindi yense yeridir.