TR EN

Dil Seçin

Ara

İncir Çekirdeği

SORDUKLARIMIZ ve SORMADIKLARIMIZ

Bir insanın dağınık bıraktığı evini toparlasanız, duvarlarına güzel manzaralı tablolar assanız, çalışma masasını derleyip düzenleseniz; geldiğinde hayretle ve merakla soracaktır: 

Bütün bunları kim yaptı?” 

Ama aynı insan, yaşadığı dünyanın değişen mevsimlerini kimin böyle değiştirdiğini; kuru ağaçları yeşertip, dallarından yaprakları, meyveleri kimin çıkardığını; gözüne bu kadar harika manzaraları kimin gösterdiğini; bedenini kimin çalıştırdığını... sormayı unutabiliyor.

Bir kitabı, yazarından bihaber okumuyor; bir resmi, ressamını unutup seyretmiyor. Fakat, nasıl oluyorsa, Allah’ın kudretiyle yazdığı dünya kitabının, yazanını hatırlamayı unutuyor; Allah’ın gösterdiği sahici manzaralara, sun’î nazarlarla bakabiliyor.

 

DUA VE HAYAT

İnsan dua eder, Allah ihsan eder. 

Dün ettiğimiz dualar bugünümüzü şekillendirdiler. 

Bugün edeceğimiz dualarla yarınlarımız şekillenecekler...

Dün canı karpuz isteyen bir insan dua eder; bugün duası kabul olur; oturur kendi duasını karpuz olarak yer. Dün araba için dua eder, bugün duasına biner ve gider. Dün ev için dua eder, bugün duasının çatısı altında oturur, yaşar. Dün bir oyuncak ister, bugün duasıyla neşelenir, oynar...

Ne demişler, mutfakta ne pişerse, tabakta o çıkar. Duamızda ne varsa karşımıza o çıkıyor, o çıkacak; dünyada ve sonrasında. 

Yani dualarımızı yaşıyoruz, dualarımızla yaşıyoruz.

 

HAYATI KAÇIRMAYALIM

İnsan, gökyüzüne, yeryüzüne baktığında duygulanıyor. Kâinat, bir şiir gibi, bir resim gibi, bir kitap gibi insana bir şeyler söylüyor. 

Demek ki, bir şiirin kelimelerinin, bir resmin renklerinin ve şekillerinin seçilip düzene koyulduğu gibi, kâinatta da her şey, şekilleriyle, renkleriyle tercih edilip, düzene konulmuş. 

Bir şiir, bir resim, bir kitap muhatabını beklediği gibi, kâinat kitabı da okuyacak olan muhatabını bekliyor. 

Niçin bekliyoruz; kâinat kitabı bizim için yazılmış. Hatta yeniden yeniye her gün, her saat, her an terütaze yazılmakta, bizi beklemekte...

 

DUYGULARIMIZ

Duygularımızı, gördüklerimiz, duyduklarımız besliyor. Bir garip gördüğümüzde şefkatimiz, bir âmâ gördüğümüzde şükür duygumuz, bir söz, bir âyet duyduğumuzda ise imanımız canlanıyor. Aksi hallerde ise duygularımız gittikçe sönüyor, âdeta kayboluyorlar.