TR EN

Dil Seçin

Ara

Seyahat Yâ Resulallah!..

Seyahat Yâ Resulallah!..

Büyük Türk Seyyahı Evliya Çelebi’yi (1611-1685) tanımayanınız yoktur. Dünya tarihinin en büyük gezgini ve en büyük seyahat kitabının yazarını… Onun gezip gördüğü yerleri konu alan on ciltlik seyahatnamesi Türk kültür tarihi bakımından oldukça önemli bir külliyat niteliği taşımaktadır. 

Hoca Ahmed Yesevî soyundan geldiğini bildiren Evliya Çelebi, sarayın kuyumcubaşısının oğludur. 1640-1675 yılları arasında imparatorluğun her yanını dolaşmış, gördüklerini güçlü bir üslupla anlatmıştır. 70 yaşına kadar hemen hemen bütün Osmanlı topraklarını gezdiği, üç kıtayı dolaştığı seyahatlerinin kökeninin Hz. Peygamber’i gördüğü rüyasındaki dil sürçmesine dayandığını belirtmiştir. 

Gelelim o meşhur rüyaya…

Seyahatnamesinde anlattığına göre 1040 senesinin 10 Muharrem’inde (19 Ağustos 1630) aşure gecesinde uykuyla uyanıklık arasında gördüğü rüyasında İstanbul’daki Ahî Çelebi Camii’nde kalabalık ve nurlu bir cemaatle saf tutmaktadır. O sırada yanına gelen birisi kendisinin cennetle müjdelenmiş on kişiden biri olan okçuların piri Sa’d bin Ebu Vakkas olduğunu söylemiş. Bu kişi kendisine “Mihrabın önünde gördüğün Veysel Karanî, solda duvarın dibindeki müezzinlerin piri Habeşli Bilâl. Şu sancakla gelen al elbiseli askerler de şehit ruhları. Başlarındaki zat ise şehitlerin serdarı Hazret-i Hamza’dır… Birazdan buraya tüm Peygamberlerin, sahabe ve âlimlerin ruhları gelecek, en sonunda da Peygamber Efendimiz bu camiye gelip sabah namazı kıldırıp gidecek” demiş.

Evliya Çelebi, anlatmaya devam eder:

“Böyle böyle cami içindeki bütün cemaati bana tanıttı. Hangisine baktımsa sevinç doldum, can buldum. Biraz sonra yanımda oturmakta bulunan Sa’d bin Ebu Vakkas elimden tutup beni Peygamber Efendimizin huzuruna götürdü ve dedi ki: ‘Âşık-ı sâdıkın ve ümmet-i müştakın Evliya kulun şefaatin rica eder.’ Peygamberimizin yüzü kapalıydı, yüzünü açtı, o kadar güzel, o kadar heybetliydi ki birden hıçkırarak ağlamaya başladım. Hazret-i Peygamber, ‘Hilye-i Hakani’de anlatıldığı şekilde idi. Resulullah’ın elini öptüm, ‘Şefaat yâ Resulallah’ diyecektim, fakat heyecandan dilim sürçtü şefaat yerine ‘Seyahat yâ Resulallah’ dedim. Benim bu dil sürçmem Peygamber Efendimizin hoşuna gitti ve tebessüm ederek ‘Şefaatim hak, seyahatin de mübarek olsun’ dedi ve ‘El Fatiha’ diyerek camiden çıktı. Peygamber Efendimiz çıktıktan sonra Sa’d bin Ebu Vakkas camide en sona kaldı ve dedi ki: Bak Evliya Çelebi, Peygamberin şefaatini aldın, seyahat müsaadesi de aldın dünyayı gezmeye buradan başlayacaksın.”

Rüyadan sonra şehir şehir dolaşarak Dünya’yı gezmeye başlamıştır. 

Evliya Çelebi’nin yarım asırlık seyahatlerinin ürünü olan kitabı, bugünden 17. Yüzyıl coğrafyasını, insanlarını, tarihini anlamak için başvurulacak çok kıymetli bir eserdir. Asıl nüshaları Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde yer alan Seyahatname, toplumun kılcal damarlarında gezinen edebî bir eserdir. 

Zeki ve çevik bir tabiata sahip olan Evliya Çelebi, kendisinin ve başkalarının tecrübelerini özgün bir şekilde işleyerek edebiyat tarihi için büyük bir kaynak oluşturmuştur.

 

Resim 1: İstanbul Eminönü Ahî Çelebi Camii

Resim 2: Müntehabât-ı Evliya Çelebî’nin ilk ve son sayfaları 

Resim 3: Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nin günümüz harfleriyle neşredilmiş hâli