TR EN

Dil Seçin

Ara

Hayvan Kafatasları ve Çağrışımları

Hayvan Kafatasları ve Çağrışımları

Bir canlı bedeninin bütününü oluşturmak için, bir araya gelen tüm küçük parçaları birlikte düşünmek şarttır. Arkeologlar ve biyologlar soyu tükenmiş canlıların fosillerinden yola çıkarak, o canlının nasıl bir şey olduğu konusunda kesin yargılara varmakta bayağı zorlanırlar. Bilimin bütün gelişmişliğine rağmen bazı hayvanların rekonstrüksiyonu yani yeniden canlandırılması uzaylı denebilecek türden tasarımlara yol açmıştır.

20. yüzyılın başlarında, günümüzde yaşayan bazı canlılara ait kafatasları ilk bulunduklarında çok farklı yaratıklara benzetilmiştir. Örneğin fil kafatası ortasındaki delik yüzünden Tepegöz zannedilmiştir. Belki de Tepegöz efsanesi bundan yola çıkılarak üretilmiş olabilir.

Bugün artık bu kafataslarına bakarak bu canlıların nasıl olabileceklerini tahmin etmek çok zor değil. Ancak çok eski zamanlarda yaşadığınızı düşünün. Bu hayvanların kafataslarını görseydiniz, onların kesinlikle garip yaratıklar olduklarını zannederdiniz. 

Aslında şöyle de düşünebiliriz: Zaten bizim görmeye alıştığımız bütün hayvanlar, aslında çok özel tasarımla yaratılmış garip yaratıklar değil mi? Onlara baktığımızda şaşırmamamız onları göre göre alışmamız ve gözümüzde normal hale gelmesi. Bir de “zaten bu böyle olur/olmalı” şeklinde özetleyeceğimiz tabiatçı nazar. İşte bu ülfetimiz bir yandan da o canlılardaki harika  tasarımları görmemize perde oluyor. 

İmanî bir nazarla baktığımızda, bu tasarımlarda Allah’ın (cc), Bari’, yani “yarattıklarını benzeri olmaksızın şekillendirip yokluktan varlığa çıkaran” ve Musavvir, “o varlığa has özelliklerini veren” isimlerinin harika ve benzersiz tecellilerini görüyoruz.

 

Resim 1: Fil kafatası eski zaman insanları tarafından Tepegöz zannedilmiş.

Resim 2: Sevimli kedinin kafatasından ortaya çıkarılan korkunç yaratık.

Resim 3: Tilki kafatası ve Star Wars yaratıklarına benzeyen canlandırma.

Resim 4: Gece veya baykuş maymunu tam bir UFO uzaylısı gibi.