TR EN

Dil Seçin

Ara

Kaç Tür Ticaret Vardır? / Ekonomi Yazıları

İlk çağlarda malın malla değiştirildiği takas (değiş-tokuş) şeklinde yapılan ticaret, tarihi süreç içerisinde aşamalar geçirmiş ve giderek çeşitlenmiş ve karmaşıklaşmıştır. Günümüzde ticaret türlerini aşağıdaki gibi tasnif edebiliriz:

A- Ticaretin Yapıldığı Coğrafi Bölgeye Göre:

1- İç Ticaret

Alıcı ve satıcının aynı ülkede bulunduğu, ticaret konusu malın aynı ülkenin bir yöresinden diğerine nakledildiği veya aynı mahal içinde el değiştiği ticaret türüne iç ticaret (dahili ticaret) denir.

Dahili ticaret yapıldığı ülkenin yasalarına tabidir. Yani alıcı da satıcı da aynı yasalar dahilinde iş yapar. Ancak federasyon usûlünde yönetilen ülkelerde, her eyaletin ticaret konusunda diğerlerinden farklı kanunları olabilir. Dolayısıyla, farklı eyaletlerde bulunan alıcı ve satıcı değişik yasal düzenlemelere tabi olabilir.

İç ticaret, kural olarak ülkenin millî parası üzerinden yapılır. Ancak dolarizasyon ülkelerinde, millî paranın istikrarsızlığı nedeniyle, Dolar, Sterling veya Euro gibi bir dövizin fiilen ödeme aracı olarak kullanıldığı görülür.

2- Dış Ticaret

Alıcı ve satıcının ülkeleri farklı olduğunda, buna dış ticaret, uluslararası ticaret veya sınırötesi ticaret denir. Dış ticarette, iç ticarette olmayan bazı riskler bulunur. Döviz riski, politik risk, ülke riski, transfer riski vs.

Ülkeler arasında mal hareketleri yapılmasını gerektiren dış ticaret, beynelmilel ticaret kurallarına göre yapılır Uluslararası ticaret temel olarak üç şekilde icra edilir.

a- Mal Mukabili Dış Ticaret

Mal, ihracatçı (satıcı) tarafından ithalatçıya (alıcıya) gönderilir. İthalatçı malı gümrükten çektikten sonra mal bedelini, belli süre içinde ihracatçıya havale eder.

Mal mukabili işlem tamamen alıcının lehinedir. Alıcı malı gümrükten çektikten sonra, iç piyasada satar, paraya çevirir veya söz konusu olan hammadde veya ara malı ise, imalata sokar ve mamulün satılmasıyla yine paraya dönüştürür. Daha sonra, mal bedelini satıcıya banka transferiyle öder.

Bu haliyle, mal mukabili ihracat satıcı açısından çok risklidir. Alıcının mal bedelini göndermemesi durumunda, satıcının zarara uğraması muhtemeldir. Uygulamada, bu tür dış ticarette genellikle ihracatçı; ithalatçının mal bedelini temsil eden bir poliçe veya bonoyu borçlu sıfatıyla imzalayarak kendisine göndermesini şart koşar. İthalatçının kredi değerliliği ihracatçı tarafından yetersiz bulunursa, poliçe veya bononun ithalatçının bankası tarafından borçlu veya kefil olarak imzalanması istenir.

b- Vesaik Mukabili Dış Ticaret

Bu yöntemde, satıcı (ihracatçı) malı alıcıya gönderir. Mal gümrüğe gelir. Alıcı (ithalatçı), banka vasıtasıyla mal bedelini transfer eder. Sonra, malı temsil eden belgelerle malı gümrükten çeker.

Vesaik mukabili dış ticarette, mal bedelinin ödenmesi risk altında değildir. Çünkü ithalatçı mal bedelini satıcıya transfer etmeden malı gümrükten çekemez. Ancak, alıcı mal bedelini transfer etmeyerek malın gümrükte kalmasına neden olabilir. Bu durumda, satıcı malı, navlun masrafı yaparak tekrar ülkesine geri götürmek zorunda kalır. Ayrıca, emtianın cinsine göre, gümrükte, çürümesi, bozulması gibi satıcıyı zarara sokacak rizikolar vardır.

c- Akreditif:

Uluslararası bankacılıkta, geniş anlamı ile vesikalı/belgeli krediler (Documantery Credits) olarak anılan akreditif, uluslararası ticarette mal bedellerinin ödenmesi konusunda geliştirilmiş özel bir finansman tekniği olarak karşımıza çıkmaktadır.

Akreditif uluslararası ticarette en yaygın olarak kullanılan bir yöntemdir. Öyle ki, akreditif olmasaydı, uluslararası ticaret bugünkü düzeyine ulaşamazdı demek, gerçeğin bir ifadesidir. Bu nedenle, konuyu biraz ayrıntılarıyla incelemek uygun olacaktır.

Uluslararası ticarette hem alıcı, hem de satıcı taraf birbirlerini çok iyi tanıyamadıkları için karşı taraf hakkında bir güvensizlik duygusu vardır. Ayrıca farklı ülkelerde farklı kambiyo rejimleri uygulandığı için, karşılıklı bir risk içindedirler. Alıcı sözleşmede standartları belirlenen malları zamanında almak, satıcı ise sattığı malın bedelini eksiksiz ve zamanında tahsil etmek amacındadır. Alıcıyla satıcı arasındaki bu çıkar çatışması neticesinde akreditif sistemi ortaya çıkmıştır Akreditif, uluslararası ticari ilişkilerde, tarafların endişelerini en aza indirmek için geliştirilmiş olan bir ödeme yöntemidir. Akreditifte alıcı ve satıcıya ek olarak bankaların itibarları da devreye sokulmak suretiyle çözüm getirilmiştir.

Satıcı akreditif şartlarına uygun hareket etmezse yani sözleşmede anlaşılan standartlarda malı zamanında yollamazsa, banka hiç bir şekilde ödeme yapmaz. Bu ise alıcı açısından bir güvencedir. Bu sebeplerden dolayı akreditif her iki taraf için de en yüksek düzeyde güvence sağlayan bir ödeme türü olma özelliğini taşımaktadır.

Alıcı açısından avantajları nelerdir?

- Banka, akreditif şartlarını yerine getirmeyen ya da eksik gerçekleştiren satıcıya ödeme yapmadığı için alıcı güvencededir.

- Malların sözleşme şartlarına uygun ve vadesinde yüklenmesini sağlar. Aksi halde, satıcı parasını alamayacaktır.

Satıcı açısından avantajları nelerdir?

- Malın sevk edilmesi ve vesaikin akreditif şartlarına ve uluslararası ticaret kurallarına uygun olarak hazırlanması durumunda; ödemeyi akreditifi açan banka kesin olarak taahhüt ettiğinden alacağı garanti altındadır.

- Akreditifte belirlenen şartları yerine getirdiği anda ödeme yapıldığı için satıcıya finansman kolaylığı sağlar.

Akreditifin, teminat-ödeme-kredi olmak üzere üç fonksiyonu vardır.

Akreditif milletlerarası ticarette en geçerli ödeme aracıdır.

Teminat fonksiyonu, hem alıcı hem de satıcı için belgelerin açıkça belirtilmesi ve akreditif şartlarına sıkı sıkıya bağlılık prensibine uyulması gerekir. Ayrıca ‘back-to-back’ akreditifte, aracı tacir lehine açılan ihracat akreditifi, yine onun tarafından açılan ithalat akreditifinin banka nezdindeki teminatını oluşturur.

Akreditifin kredi fonksiyonu da vardır. Aksinin öngörülmediği durumlarda akreditifi bir üçüncü şahsa tamamen veya kısmen devredebilir. Ayrıca, açılan veya açılacak ihracat akreditifleri sayesinde, lehdar durumundaki firmalar bankalardan kredi kullanabilir.

Akreditifte bankanın yükümlülüğü sadece belgelerin incelenmesine dayanır; mallarla ilgili yükümlülüğü yoktur. Dış görünüşleri itibarıyla akreditif koşullarına uygun belgeler karşılığında banka, akreditif bedelini ödemek zorundadır. Bu kural, MTO 500 sayılı broşürün 3. maddesinde Bağımsızlık Prensibi” olarak açıkça belirtilmiştir.

Yine MTO 500 sayılı broşürün 4. maddesinde daha da açık olarak akreditifin mallarla ilgisi olmadığı vurgulanmıştır.

İlgili taraflar belgelerin ilgili olabileceği mal, hizmet ve/veya diğer yapılan işleri değil, belgeleri göz önünde bulundurarak işlem yaparlar.