TR EN

Dil Seçin

Ara

Ağaçlar Konuşsa Ne Söylerler?

Ağaçlar Konuşsa Ne Söylerler?

Yâ Hayy, yâ Kayyum, yâ Cemîl…

Ağaçlar ayakta dururken böyle yâd ediyor Âlemler Rabbini.

Kökleriyle geçmişe tutunmanın önemini anlatırken; gövdesi, dalları, yaprakları ve çiçekleriyle bugünü dolu dolu yaşamayı; çekirdekleri, tohumları ve meyveleriyle de gelecek için çalışmanın en güzel örneklerini gösteriyorlar.

Her halleri bir dil olmuş, ne çok şey söylüyorlar…

Biz de sizin gibi topraktan besleniyoruz, Güneş’e, Ay’a, yağmura, kara, rüzgâra.. daha pek çok şeye muhtacız. Hücrelerimizde biyoloji mühendisleri yok, Cenab-ı Hakk’ın emriyle, iradesiyle böyle muntazam işliyor, çalışıyoruz. Sizi altlarımızda gölgelendirmek, havayı temizlemek, çiçek açarak size ilahi işlerin güzelliğini göstermek, ölümden sonra yeniden dirilişin örnekleri olmak, meyve vermek ve gelecek nesillerimiz için çekirdekler vermek için durmaksızın çalışıyoruz…

Hep ayakta olmamızla Cenab-ı Hakk’ın “Kayyum” isminin tecellisini göstersek de, diğer esmaların da tecellilerini gösteriyoruz: Allah bize can veriyor “yâ Hayy” diyoruz; güzelleştiriyor “yâ Cemil” diyoruz; halden hale taşıyor “yâ Muhavvil” ismini okutuyoruz; çeşit çeşit renk ve suretlerle tasvir edip şekillendiriyor “yâ Musavvir” diyoruz; en uygun zamanda en uygun gıdalarla bizi ve meyvelerimizi besliyor “yâ Rezzak” deyip şükrediyoruz; bizi faydalı şeylere aracı yapıyor, bizimle pek çok iyilikler yaratıyor “yâ Nâfi” diyoruz…

Öyle değil mi?!. Sadece meyvelerimizle değil, ayrıca gölgemizle, güzelliğimizle ve işlerimizle gözlerinizi, ciğerlerinizi rızıklandırıyoruz. Sadece sizi değil, kuşları, envai çeşit böcekleri de rızıklandırıyor ve onlara yuva da oluyoruz.

Ve daha nice esma-i ilahiyeyi okutuyoruz: Rabbimizin, maddemiz haricindeki bütün özelliklerimizi yoktan yaratmasıyla “Halık” ismini ne güzel okutuyoruz; benzersiz ve en yakışır şeklimizle “Bari” isminin tecellisine ne güzel ayna oluyoruz; her halimizle, yaşamamızla, ölmemizle, tekrar dirilmemizle, Âlemler Rabbinin “her şeye gücü yeten” olduğunu, “Kadir” ismini de apaçık gösteriyoruz… Bir amaca yönelik çalıştırmasıyla “Müdebbir” ismini okutuyoruz…

Allah (cc), yarattıklarıyla ve yaptıklarıyla âlemleri ve içindekileri yüksek sesle konuşturuyor; güzel isimlerinin canlı şahitleri ve aynaları yapıyor…

Ve bir gün benim de tayin edilen ömrüm bitiyor; vazifemi yapmanın rahatlığıyla ben de ölüyorum. Ölmemle de “Mümit” ismini, “Bâki” olanın ancak Allah olduğunu gösteriyorum…

Okuyan için apaçık yazılar değil mi bunlar!? Şekillerimizle “Musavvir” ismini okuttuğumuz gibi, yaprak, çiçek ve meyvelerimizde büyüklük ve sınırların tayin edilmesiyle “Alîm, Hakîm, Mâni” isimlerini okutuyoruz. Bunların hepsi Allah’ın iradesiyle tercih edilmiş, böyle olması takdir edilmiş; tıpkı sizin boyunuzun, kol, el, ayak ve parmaklarınızın, burun, kulak ve gözlerinizin hangi büyüklükte olacağını tercih ettiği gibi… Tırnaklarınız gibi parmaklarınız da uzasaydı; saçınız gibi kirpikleriniz, kaşlarınız da uzasaydı; hele bir de kulaklarınız, burnunuz da uzasaydı… Bunları bir sınırda tutan, bu sınırdan sonra ilerlemesine mani olan Rabbimiz, kudret ve kereminin bu meyvelerini de böyle gösteriyor…

Sadece kulaklar mı duyar? Ne mutlu yaratılmışların sözlerini gözleriyle de görüp duyanlara…