TR EN

Dil Seçin

Ara

Bir Şehir Projesi: Uyuyan Kediler

Bir Şehir Projesi: Uyuyan Kediler

Şehirler için ürettiğiniz projelerde, hayvanlar zarar görmeden yaşayabiliyorlarsa doğru yoldasınız demektir.

Geçenlerde misafir kaldığım bir evde, güneş doğmadan uyandım. Hem de nasıl biliyor musunuz? Horozların sesiyle… O kadar özlemişim ki horoz sesiyle uyanmayı içim kıpır kıpır oldu sevinçten, uzun zamandan beri görmediğiniz bir dostunuzu görmek gibi bir hissiyattı bu; çocukluğumuzda hayatın içinde, hayatımızın bir parçası olan bu hayvanların seslerine kulaklarımız ne kadar aşina olsa da epeydir duyamamanın verdiği bir mutlulukla dinledim seslerini…  

Horozların sesleri o kadar parlak ve güzel geliyordu ki, uzun zamandan beri durgun olan bir suya akıntılı bir suyun karışması gibi sabahın dinginliğine karışıyor; parlak, keskin sesleri havanın sessizliğine bir küçük yarık açıyordu. Böylesi doğal bir sesle uyanmak insana, ayrı bir mutluluk veriyor… Bahçe kapısının, sabahın tazeleğinde kuşların, sürüler halinde tarlaya giden hayvanların, onlara eşlik eden köpeklerin, sokaktan geçen insanların adımlarının, birbirlerine sordukları küçük soruların sesiyle uyanmak her halde yaşadığımız şehirlerde bizden uzak şeyler artık…

Bugün köylerimizde kalan bu doğal hayatı, şehirlerimizde görmek oldukça zor gözüküyor; çünkü büyüyen şehirlerimizdeki giderek insan için zor hale gelen, tatsızlaşan hayata karşın, köyleri şehir haline getirme istekleri ve fikirleri olan insanların yekün tuttuğu bir toplumda, olayın hala uzağındayız diye düşünüyorum.

Bana göre kapitalizmin bir yutturmacası olan modern hayat hülyası içinde olanlar, köyleri bile şehir yapma peşinde koşsalar da yapılması gereken, şehirleri köy haline getirmektir. Köylerdeki dingin, temiz, gürültüsüz yaşamın tamamını şehirlerimizde yakalamak tabiki mümkün değil, bunu biliyorum; ama daha düzgün şehir projeleriyle buna yaklaşmak ve bunu yakalamak mümkün kanatimce. Bunu yakalamanın ilk şartı, şehirledeki evleri satmak için  yapanların elinden alıp, yaşamak için yapanların eline vermek olacaktır sanırım. Yaşamak için ev projesi çizenlerle, satmak için ev projesi çizenlerin işleri birbirinden oldukça farklıdır; çünkü birisinde insanın duyguları düşünceleri, hayatın kendisi merkeze gelirken diğerinde ölçüler, rakamlar merkeze gelecektir.

Bir proje üretirken ölçüler, sayılar elbette gerekli; ama asıl olması gereken sayılarla ifade edilemeyen şeylerin, hayatın içindeki bazı ayrıntıların yakalanıp projelere taşınabilmesidir. Bunlardan birisi de hayatı insanlarla paylaşan şehirde yaşayan hayvanlardır. Eğer şehirler için ürettiğiniz projelerde, hayvanlar zarar görmeden yaşayabiliyorlarsa doğru yoldasınız demektir.

Çocukluğumda hatırlıyorum; Konya büyük binaların, büyük marketlerin, büyük yolların olmadığı, kendisinden razı olduğum bir şehir olduğu yıllarda, okul dönüşlerinde sokağımıza girdiğimde sokak üzerinde uyuyan kediler olurdu. Ortamın verdiği rahatlıktan, hem yaşamlarına devam ederler hem de duvarların üzerinde, ağaç gölgelerinde rahat rahat uyuyabilirlerdi; çünkü o zamanlar binaların yerine müstakil evlerin oluşturduğu sokak denen bir kavram vardı, yüksek binalar yerine yan yana dizilmiş bahçeli evler vardı, ağaçlar, toprak vardı, yuva yapacak bir yerleri vardı…

Maalesef kedilerin rahatlarını kaçırdılar. Eskiden her sokak başında gördüğümüz kedilerin bırakın rahat rahat sakin bir hayatın nişanesi olarak duvar üzerlerinde, ağaç gölgelerinde uyumalarını, yaşam alanlarının gittikçe daralmasından dolayı sayıları da gün geçtikçe azalıyor. Bunları niçin söylüyorum biliyor musunuz; bir şehirde kediler, köpekler, kuşlar yaşamıyorsa, yaşayamıyorsa onlar için uygun bir ortam yoksa, insanların da ya huzuru kaçmıştır ya da kaçacaktır. Bırakın kediler uyusun, biz de sakin, huzurlu şehirlerde yaşayabilelim.