TR EN

Dil Seçin

Ara

Kâinatta Her Şey Tam Olması Gerektiği Kadardır

Kâinatta Her Şey Tam Olması Gerektiği Kadardır

Hiç bir şey, gelişigüzelliğin ve tesadüfün eseri değildir.

Milyonlarca spermden sadece bir tanesi bizi meydana getirecek. Bu spermin hangisinin olacağı şans mı, değil mi? Diğerleri ölüp gidiyor. Bu israf değil mi?”

Milyonlarca spermin içerisinden bizi meydana getirecek spermin seçilmesi şans değil, sonsuz ilmin, iradenin ve kudretin eseridir. Yapı, şekil ve fonksiyon itibariyle en güçlü ve kuvvetli ve en sağlıklı olan spermlerden birisi yumurta hücresine ulaşarak onu döller.

Sayı itibariyle milyonları bulan spermin her birisinin kendine has hususiyetleri ve özellikleri vardır. Mesela göz rengi ve karakteri bakımından her bir sperm, o insanın Hz. Âdem’den beri gelen bütün neslinin göz karakterlerine sahiptir. İşte her bir spermdeki göz karakteri, birbirinden ayrı bir takım varyasyonlara, yani küçük farklılıklara sahiptir. Bu işte hangi spermin görev alacağı Allah’ın ilminde bellidir ve ona göre kader defterinde kaydedilmiştir. Hiç bir şey, gelişigüzelliğin ve tesadüfün eseri değildir. Nasıl ki, sizin e-mail adresiniz bir şifredir. Aynı şekilde her bir sperm ayrı bir şifreye sahiptir. O şifre birleşeceği yumurtaya göre programlanmıştır. Dolayısıyla her bir insan özel bir yaratılışa ve kendine has karakterlere sahiptir. Tabiatın ve tesadüfün değil, Allah’ın yarattığı ve kendisine muhatap kabul ettiği, mahlûkatın en şereflisi, en sevimlisi ve en nazlısı ve yeryüzünün halifesidir.

Mahlûkatın yaratılmasında insana bakan yönü bir ise, Allah’a bakan yaratılış hikmetleri ve gayeleri doksan dokuzdur. Burada da, spermlerin yaratılışında bize bakan yönü, sadece neslimizin devamı ve yeni bir canlının yaratılması bakımındandır. Allah’a bakan pek çok hikmetlerinden biri, bir damla sudan, pek çok karaktere ve özelliğe sahip milyonlarca canlının yaratılmasıyla, başta hayat verici Hayy ve Muhyi isimlerinin yanında,  Halık, Rahman, Rezzak, Musavvir, Müzeyyin, Hafiz gibi pek çok ismin milyonlarca tecellisine ayna olmalarıdır.

İşte kâinat kitabını bu manada okuyabilen, âlemde hiçbir şeyin lüzumsuz ve gereksiz olmadığını görecek ve varlıkları bu tefekkür ışığında inceleyecek, düşünce ufku ve anlayışı da o nispette terakki edecektir. Zaten insanın dünyaya gönderiliş gayesi de, bu âlemdeki varlıkların yaratılışlarının gaye ve hikmetlerini inceleyip araştırmak ve böylece kendi yetenek ve istidatlarını nemalandırarak manen ve maddeten gelişip, Cennete layık hale gelmek değil midir?

Bir afyon bitkisi kapsülünde yaratılan binlerce tohuma, bir karpuz veya kavunda yerleştirilen onlarca çekirdeğe, bir balıktan çıkartılan milyonlarca yumurtaya ve onlardan yaratılan yavrulara bu açıdan bakılabilir.

Dolayısıyla ne milyonlarca spermin yaratılışında, ne yüzlerce tohumun teşekkülünde ve ne de milyonlarca balık yumurtasının meydana gelmesinde israf söz konusu değildir. Kâinatta her şey, tam yerli yerinde ve olması gerektiği kadardır. Zaten böyle olduğu için, yani herşey gerektiği kadar yaratıldığı için kâinatın düzeni bozulmamaktadır.