Bir eczacı yanına yetiştirmek için bir çırak almış. Ona eczacılığın püf noktalarını, müşteriyle nasıl ilgilenmesi gerektiğine varıncaya kadar anlatmış.
Eczacının bir gün bir işi çıkmış. Çırağına her şeyi öğretmenin rahatlığıyla eczaneyi ona emanet etmiş.
Fakat eczaneden çıkarken yine de hatırlatma ihtiyacı hissedip, gelen müşterilerle yakından ilgilenmesini tekrar tekrar tembih etmiş. Hatta müşteriye, hastalığıyla ilgilendiğini göstermek için öğrettiği cümleleri bile hatırlatmış.
Eczacı gittikten kısa süre sonra eczaneye bir müşteri girmiş ve:
“Bana bir sinek ilacı verir misiniz?” demiş.
Acemi çırak içinden “hah işte ustamın gözüne girme fırsatı” diye düşünüp, görev aşkının heyecanıyla müşteriye sormuş:
“Tamam efendim, geçmiş olsun, sineğinizin nesi var?”