TR EN

Dil Seçin

Ara

Sinek’ten Antibiyotik Elde Edilir Mi?

“Sinek pisliği, tıp cihetiyle zararı yok bir maddedir ki, bazen tatlı bir şuruptur. Fakat sinek, yediği binler muzır maddelerin ve mikropların ve semlerin menşei olmakla, sinekler küçücük istihâle ve tasfiye makineleri hükmüne geçmeleri hikmet-i Rabbaniye’den uzak değildir, belki şe’nindendir.”

— Bediüzzaman

 

Sağlıkla ilgili bir hadis-i şerifi sunarken; bu sağlık tavsiyelerinden bazıları, kimi şahıslar için geçerliliği yok veya tuhaf gibi görünebilmektedir. Bu kişiler modern tıbbi bilgiyle desteklenmeden bu hadisleri kabul edememektedirler.

Garip görülenlerden en bilineni Buhari’de geçen şu hadistir:

“Dolu bir yemek kabının içine bir sinek düşerse, o sineği tamamen kabın içine batırıp çıkardıktan sonra kullanabilirsiniz.”

Bu tavsiyenin sağlığa zararlı yönü olmasa da ilk bakışta garip görülebilir.

Halbuki Peygamberimizin bütün söz ve davranışlarının ilahî bir temele dayandığını, bu yüzden onlarda hata ve yanlışlık bulunmayacağını bilen bir mümin için bu hadisin muhakkak mantıkî açıklaması olmalıdır. Ancak anlaşılması için belki asırlar geçmesi gerekecektir.

Bir gazetenin 1.10.2002 tarihli nüshasının arka sayfasında, kestiğim “Sineklerden Antibiyotik: Çığır açacak ilk adım” başlıklı haberle karşılaştım:

“Avustralyalı bilim adamları, her şartta var olabilen sinek ve benzerlerinden antibiyotik yaptıklarını açıkladılar. Uzmanlar artık hayatın ve buna bağlı olarak antibiyotiklerin de değiştiğine işaret ediyorlar. Antibiyotikler ile mikroplar rol değiştirmişe benziyor. Bu nedenle mikropların baş düşmanı olan antibiyotikler son zamanlarda etkili olamıyor. Sydney’deki Macquarie Üniversitesi’nden Prof. Andy Beattie önderliğindeki ekip; sinekler, böcekler ve her türlü haşerenin et ve gübre dahil her pisliğe karşı dayanıklı olduğunu dikkate alarak, “Bu yaratıkların enfeksiyonlara karşı süper direnci olması gerekli, aksi halde sağ kalamazlardı. Onlardan antibiyotik yapma deneyimlerimiz şimdilik başarılı sonuçlar verdi.” diyor.

Gerçekten, bedenlerinden bir nevi antibiyotik salgılayarak her türlü mikroplu ortamda etkilenmeden canlılıklarını sürdüren sineklerden öğreneceğimiz çok şey var. Bu yüzden sinekten çıkan zararlı mikropları, sinek batırılınca çatlayarak ortaya çıkan panzehir hükmündeki antibiyotik benzeri bir maddenin etkisiz hale getirdiği düşünülebilir.

Zaten Napolyon zamanından beri uygulanan maggot terapi’de (*); sinek larvalarının, uzun süren veya başka metodlarla iyileştirilemeyen yaralar üzerine konarak tedavide yararlanıldığı bilinmektedir. Larvalar, yaralardaki ölü dokularla beslenerek bölgeyi temizledikleri gibi, aynı zamanda dezenfektan hususiyeti olan salgı ifraz etmektedirler. Böylelikle mikroplar temizlenerek yaranın iyileşmesi sağlanmaktadır.

Derken gazetelerde  (**) bu konuda “Sinek kurtçuğundan çağın antibiyotiği” başlığıyla yeni bir haber çıktı:

“Bilim adamları, yeşil sinek larvalarının salgılarından elde edilen yeni bir antibiyotik türü keşfetti. Galler’deki Swansea Üniversitesi’nden Norman Ratcliffe ve ekibi, lucilia sericata (şişe camı yeşili sinek) larvalarının salgılarında bulunan, hastane bakterilerinin 12 türünün yanı sıra E. coli ve clostridyum difficile bakterilerinde de etkili olabilen maddeye “seratisin” adını verdi. Seratisini saf hale getiren bilim adamları şimdi iğne, hap ya da merhem olarak kullanılabilecek antibiyotiğin içeriğini tam olarak tanımlamaya ve bunu sentez etme yolunu bulmaya çalışıyor. Bu çalışma da başarılı olursa seratisin insan hücrelerinde ve sonucunda da klinik deneylerde test edilecek. Araştırmaya maddi destek veren yardım derneği “Action Medical Research”den doktor Yolande Harley, muhtemel yeni antibiyotiğin keşfinin heyecan verici bir ilerleme olduğunu belirterek, bunun hastane enfeksiyonlarına ya da başka bakterilerin yol açtığı hastalıklara yakalananlar için yeni bir tedavi imkânı sağlayabileceğini söyledi.”

Görülüyor ki Efendimizin sözleri doğrudur ve hadisler günümüze de ışık tutmaya devam etmektedir.

 

(*) www.dindersiforum.com, Yara Tedavisinde Kurtçuklar. Dr. Muvaffak Muharrir

(**) Yeni Şafak, 07.08.2008