TR EN

Dil Seçin

Ara

Canlılar Neden İki Gözlüdür?

Canlıların benzer yapılara sahip olması evrime değil, tam aksine planlı ve programlı yaratılışa delil teşkil eder.

 

''Evrime inananlar, canlılarda iki gözün, iki kulağın, tek burnun olması evrime delildir diyorlar, bu mümkün mü?''

Canlıların benzer yapılara sahip olması evrime değil, tam aksine planlı ve programlı yaratılışa delil teşkil eder. Bunlar evrimle, tesadüfen olsaydı, düzensiz, karmakarışık organlar ortaya çıkacaktı. İnsandaki iki gözü düşünelim; eğer evrimcilerin iddia ettikleri gibi, bu gözler tesadüfen meydana gelmişse, bu sayı tek olabilir, üç, dört, beş vs. olabilirdi. Oysa iki göz olması, sonsuz ihtimalde bir ihtimaldir. Kabul edelim ki, sizde iki adet göz oldu. Sizin kardeşinizde, iki göz olması yine sonsuz ihtimalde bir ihtimaldir. Kısacası, bütün insanlarda iki göz olması sonsuz ihtimalde bir ihtimaldir. Bu demektir ki, her insanda tam olması gerektiği gibi iki gözün olması, sonsuz ilim, irade ve kudret sahibi bir yaratıcıyı gösterir. Hani güzel bir söz var ya; “Hep isabet edene hiç tesadüf denir mi?”* diye...

Şimdi bir de gözün şeklini ele alalım. İnsandaki gözler mesela, inek gözü ya da sinek gözü gibi olabilirdi. Kısacası, mevcut büyüklüğünün haricinde sonsuz ihtimal söz konusudur.  Bütün o ihtimaller olmamış, senin gözün de kardeşinin gözü de, bir başkasının gözü de aynı büyüklükte tayin edilmiş.

Gözün yeri de vücudun her tarafında olabilirdi. Evrimcilerin iddia ettikleri gibi eğer her şey gelişigüzel ve tesadüfen olmuş ise, bir gözün elin içinde iken, diğer gözün başın arkasında bulunabilirdi. Kardeşinin bir gözü avucunun içinde iken, bir diğeri ayağının altında bulunabilirdi. Kısacası, insan sayısı kadar gözlerin farklı yeri olacaktı. Ama gerçek öyle değil. Her insanın gözü hem sayı, hem yer ve hem görev bakımından aynı özelliklere sahip kılınmış.

Göz gibi kulak da öyle, dil de öyle, akıl da öyle, ayak da öyledir. Hepsi de mükemmel yaratılmalarıyla, rastgele ve tesadüfen değil, kastedilerek, bir plan dahilinde var olduklarını mantıkla ve insafla bakanlara gösteriyorlar.

Bir marka ismi altında üretilen ürünlerin, aynı tip ve yapıda olması, onların tesadüfen meydana geldiğine mi, yoksa onları ortaya koyan iradenin tek olduğuna mı delil olur?

Atomdan hücreye, hücreden sinek kanadına, sinek kanadından yıldızlar ve galaksilere kadar her yerde bir düzenin bulunması, keşmekeş olmaması, tesadüfen olabilir mi? Allah’ın ne kadar harika yarattığını ve idare ettiğini göstermez mi?

Akıl ve mantık yaratıcıyı gösterirken, bütün bu yapıların tesadüfe ve evrime delil olduğu söyleyenler, aldatıyorlar. Önce kendilerini, sonra da sözlerine inanan insanları… Hele hele kendi düşünce ve inançlarını ‘bilimsellik’ olarak dayatmaları, bilimi dinsizliğe ve ateizme alet etmektir. Onların bütün söyledikleri, kendi yorumlarından ve gerçekleri eğip bükerek saptırmaktan ibarettir. Bilimin gerçekleri yaratıcıyı tanıtır; tıpkı her eserin ustasını tanıttığı gibi.

(* M. Selahaddin Şimşek)