Kâinatta her şey bir ölçü ve intizam içerisinde yaratılmış ve mükemmel bir düzenle çalıştırılmaktadır. Çok büyük şeylere çok büyük görevler ve küçük şeylere de büyüklüğüne göre çok küçük görevler yüklenmiştir. Bu genel kuralın dışında; bazen bir çam çekirdeğine koca bir çam ağacı yüklendiği gibi, çok küçük şeylere çok büyük işler yaptırılmaktadır. Bu küçük şeylerden biri de H (hidrojen) bağlarıdır.
Atomlar kâinatta yapı taşları gibidir. Bu atomlardan moleküller ve moleküllerden de çoklu moleküller yapılmakta ve kâinat binası böylece kurulmaktadır. Molekülleri inşa etmek ve atomları bir arada tutmak için, atomlar arasında harç görevi gören kovalent ve iyonik bağlar kullanılır. Bu bağlar o kadar kuvvetlidir ki, bu harçları kırmak ve bu bağları koparmak için dışarıdan büyük bir enerji verilmesi gerekir. Mesela H2O (su) molekülünde H-O bağını koparmak için dışarıdan 114 kkal enerji verilmesi gerekir.
Bir de büyük ve çoklu molekül birliktelikleri oluşturulmaktadır. Bunlar için kovalent ve iyonik bağların yanısıra, zayıf H bağlarının kullanılması gerekir. Bu H bağları zayıf bağlar olmalarına rağmen, Cenâb-ı Hakk’ın hikmetine bakın ki, bu H bağları sırt sırta verdikleri zaman, karşı konulmaz bir güç ortaya çıkar.
Su moleküllerinin sıvı halden buz haline geçmelerinde bu H bağı birliktelikleri görülebilir. Su halinde iken H2O molekülleri arasındaki H bağları dağınıktır. Sıfırın altındaki sıcaklıkta; suya “buz haline geç ve genişlen” Emr-i İlahisi verildiği anda; su molekülleri altıgen şeklinde dizayn edilir. Bu düzenlenme ile su molekülleri arasında sanki çelikten halkalar oluşturulur ve buz kapalı demir kapları dahi parçalar. Ve aynı zamanda buza verilen bu özellik sayesinde donan baraj ve göllerdeki buzlar yüzeyde kalarak, sulardaki canlıların hayatı devam ettirilir.
...
H bağı birliktelikleri, protein yapılarında da çok önemlidir. Protein inşasında; aminoasitler tuğla ve kovalent bir bağ olan peptid bağları da harç görevi görür. Ama bu materyallerden oluşan polipeptid zincirleri ile tam olarak proteinden beklenen fonksiyon sağlanamaz. Bu görevlerin yerine getirilmesi için daha kompleks protein yapılarına ihtiyaç vardır. İşte Âlemler Rabbinin protein yapılarında yarattığı bu bağlar sayesinde; bizler nefes alabiliyor, hareket edebiliyor, görebiliyor ve diğer canlılık faaliyetlerimizi yürütebiliyoruz.
...
Ayrıca anne-baba karakterlerinin yavru hücrelere aktarılmasında da, bu H bağı birliktelikleri çok önemlidir. Çünkü anne-baba özellikleri; hücre çekirdeğindeki kromozomlar vasıtası ile yavruya taşınır. Kromozomlar ise; iki DNA zincirinden oluşmuş bir sarmal ve histon proteinlerden oluşur. Bu DNA zincirlerinden DNA sarmalının oluşması; yine H bağları ile mümkündür. İşte Kudret-i İlâhi, H bağları ile DNA sarmalının devamını ve DNA sarmalı ile de canlı nesillerinin devamını bu şekilde sağlamakta ve bize de bilimlerin gözüyle ilmini, kudretini ve hikmetini böylece göstermektedir.
...
Demek herşeye gücü yeten Kadîr-i Mutlak, çok büyük şeylerden çok büyük sonuçlar aldırdığı gibi, bazen de çok küçük şeylere çok büyük görevler yükler ve çok büyük mahsuller aldırır. Çünkü O’nun gücüne nispeten büyük küçük farketmez; ilmi ve kudreti her şeye yeter.