TR EN

Dil Seçin

Ara

Deniz Kimin İse, Balıkları Yaratan Da Odur

Önceki yazımızda balıklarda yaratılan bazı özel sistemleri tanımıştık. Bu yazımızda da pekçok harika sistemler ve organlarla donatılan balıkları başka özellikleriyle tanıyacağız.

 

Önceki yazımızda balıklarda yaratılan bazı özel sistemleri tanımıştık. Bu yazımızda da pekçok harika sistemler ve organlarla donatılan balıkları başka özellikleriyle tanıyacağız. Tâ ki, herbiri Âlemler Rabbinden mesajlar taşıyan mektuplar olduğu gibi, bizlere en faydalı gıdalar olarak yaratılan bu mükemmel eserleri tefekkür edelim ve Rabbimize bu nazarla hamdü senamızı tazeleyelim.

 

Balıkların soğukkanlı olmaları

Balıklar soğukkanlıdırlar. Yani vücut ısısını ayarlayamazlar. Ancak bu durum balıklar için bir olumsuzluk teşkil etmez. Allah’ın balıklara verdiği özellikle, metabolizma ve enzim aktiviteleri de soğuk sularda rahatça yaşayacak şekilde cereyan eder. Bundan dolayı soğuk sularda kan sıcaklığı çok düşmesine rağmen hayat devam eder.

Bizim kan sıcaklığımız aşırı değişirse de hayatımız devam etmez. Ancak balıklarda kan sıcaklığı yıl içinde 20 dereceden fazla değişebilir ve bu durumda hayatî risk oluşturmaz. Şu var ki, balık ani sıcaklık değişimlerine dayanamaz. Fakat suyun tabiatı buna uygun yaratılmıştır. Yani su yüksek özgül ısıda yaratıldığından hava gibi ani sıcaklık değişimleri göstermez. Denizlerde yaşayan mahlûkatına Allah’ın bir merhamet tecellisi de, suyun havaya göre daha geç ısınıp ve daha geç soğumasıdır.

 

Donmaktan koruyan özel donanım

Kış mevsimi gelince, donmaması için aracımızın motor suyuna antifriz ilave ediyoruz. Bu işi arabanın kendisi değil, biz veya motor ustası yapıyor. Peki, düşük su sıcaklıklarında, hatta buzun altında -1 derecelerde balıklar nasıl yaşıyor? Nasıl bir donanımla yaratılmışlar ki, donmayıp hayatta kalıyorlar?

Bu çok dikkate değer bir konudur. Balıklar soğukkanlı olduklarından kan sıcaklıkları da bulundukları suyun sıcaklığına yakındır. İşte balıkların vücutlarına bu şartlarda donmadan yaşayabilmeleri için antifriz protein üretebilme yeteneği ve soğuk şartlarda bile katılaşmayan özellikte yağ verilmiştir.

Balıkların vücutlarında antifriz protein ve soğukta katılaşmayan yağların ilavesini balıklar kendileri düşünüp yapamayacağına göre, onlar için bunu kim böyle yapmıştır? Sadece bu gerçek bile aklı olup mantıklı düşünen bir insana çok şey anlatır. Burada ilim ve şuurlu bir tercihi gösteren bu tedbirleri, soğuktan donmamak için balığın bilinçli yaptığını söylemek, balığa akıl ve şuur vermektir. Evrime mal etmek, tesadüflere akıl ve irade vermektir. Her halde de Allah’ın bu işleri ve eserleri başkalarına mal edilmiş olur. Kur’an ise buna ‘şirk’ (Allah’tan başka şeylerde yaratıcılık gücü vehmedip buna inanmak) demektedir. Kendi malını ve eserlerini korumakta binbir titizlik gösteren insanın, şirk yaparak, Allah’ın yarattıklarını başka ellere verirken durup düşünmesi gerekmez mi?

 

Balıklar da ses çıkararak haberleşebilirler

Şöyle denebilir; ses hava ile çıkar, denizlerde hava olmadığından balıklar ses çıkaramaz. Gerçek böyle değildir. Balıklara verilen hava keseleri sayesinde balıklar ses çıkarabilirler ve bu sesi haberleşmede kullanabilirler. Yüzeye yakın yaşayan bazı balıklar direk hava yutarak hava keselerine hava doldurabilir. Ancak biraz derinlerde yaşayan balıkların hava doldurmak için yüzeye çıkması oldukça zordur. Çünkü derinlerden yüzeye sık sık çıkmak; hem ani basınç değişiminden dolayı sakıncalı olur, hem de fazla enerji gerektiren ve zahmetli bir iş olurdu. Derinlerde yaşayan hava keseli balıkların bu ihtiyaçları, kendi havasını üretebilecek sistemler verilerek giderilmiştir. Bu sayede denizin içinde ürettiği hava ile hava kesesini doldurarak hem ses çıkarabiliyor hem de yoğunluk ayarlaması yapabiliyorlar. 

 

Dış kulağın olmaması da çok hikmetli

Balıklarda iç kulak var, dış kulak ve kulak kepçesi yoktur. Olmaması gerekir. Çünkü içine su kaçar, kulak kepçesi suda hareketi zorlaştırır ve yük olurdu. Halbuki balıklar için en uygun kulaklar yaratılmıştır. Böylece balıklar yan organları ve bütün vücut yüzeyleri ile titreşimleri alıp iç kulağa ileterek, su içindeki ve dışındaki sesleri işitebiliyorlar. Böylece Âlemler Rabbinin, hikmetiyle her canlıya en uygun organları nasıl verdiğini görmüş oluyoruz.

 

Derin deniz şartlarına uygun tasarımlar

Derin denizlerde yaşayan balıklarda o şartlara uygun tasarımlar dikkati çekiyor. Mesela derin denizlerde basınç çok yüksektir. Hava kesesi yukarılarda işe yararken derinlerde ihtiyaç olmaz. Üstelik yüksek basınçta patlama riski ve derinlere inmeyi zorlaştırması gibi olumsuzluklarından dolayı zararlı da olabilir. Buna uygun olarak da derin denizlerde yaşayan balıklara, ya hava kesesi verilmemiş veya ihtiyaca göre çok küçük verilmiştir.

Işığın olmadığı zifiri karanlık derin bölgelerde yaşayan balıklara da genelde kendi aydınlatma sistemleri verilmiştir. Bu öyle bir sistemdir ki, teknolojimiz hâlâ o noktaya yetişememiştir. Çünkü burada yaşayan ışık üreten balıklar hiç ısı yaymadan ışık üretebilmektedirler. Oysa bizim ürettiğimiz lambalar en iyi ihtimalle enerjinin ancak %40’ı ile ışık üretebilir. Geri kalan %60 ise ısı olarak ortama yayılır. Bu seviyeye de bütün insanlığın bilgi birikimi ile gelinmiştir.

Öyle ise, ihtiyaca göre derin denizlerdeki balıklara verilmiş ve %100 ışık üretebilen sistemler, bir tasarımcıyı ışık parlaklığında göstermiyor mu? Lambayı bulan Edison’u takdir ederken, denizlerin karanlık bölgelerinde yaşayan balıklara mükemmel ışık saçan lambaları koyan mucidi hiç tanımamak olur mu?

Ayrıca derin denizlerde yaşayan bazı balıklarda göz yok. Olmaması gerekir. Çünkü ışığın olmadığı yerde göz olsa ne işe yarar? Ancak buralarda yaşayan gözsüz balıklara da göz görevini görecek farklı his organları verilmiştir. Bu sayede hayatını devam ettirecek şekilde rahatça avını bulabiliyor ve düşmanlarından sakınabiliyor.

Aslında bütün ilgili bilimler balıklardaki bütün sistem ve cihazların şartlara uygun olduğunda hemfikirdir. Ancak ateist evrimciler balıklardaki yaşam için gerekli bütün cihazların zaman içerisinde tesadüfen ortaya çıktığını savunurlar. Aslında bu öyle komik ve akıl dışı bir tezdir ki; gökyüzü denizindeki balık benzeri uçakların hurdalıktan zamanla kendiliğinden ve tesadüfen oluştuğunu iddia etmekten daha mantıksızdır. Çünkü bir balıktaki sanat, son teknoloji ürünü uçaklarla karşılaştırılamayacak kadar fazladır.

O halde önümüzde iki yol var: ya ateist evrimcilerin iddia ettikleri, balıklardaki bütün tasarımların tesadüfen, kendi kendine oluştuğunu kabul edeceğiz ya da perde arkasında bu işleri yapan İlahi iradeyi kabul edip ‘deniz kimin ise içindekiler de onundur’ diyeceğiz.

 

 

Kaynaklar

1. Hoar ve ark. The physiology of Fishes, 2nd edition, ISBN: 0849384273

2. Heath A. G. Water pollution and fish physiology, ISBN-13: 978-0873716321