TR EN

Dil Seçin

Ara

Mikrotübül Mucizesi

Mikrotübül Mucizesi

Mikrotübüller, atomdan 25 defa küçük olan ve bir hücrede 100 milyondan fazla bulunan protein molekülleri. Özellikle beyin hücrelerinde (nöron) daha çok bulunuyor. Her nöronda milyonlarca silindir biçiminde minicik mikrotübül denilen proteinler var. Bir nöronun içinde her saniye mikrotübül aktivitesi olarak 1000 milyar hesaplama hadisesi cereyan eder.

 

Mikrotübüller, atomdan 25 defa küçük olan ve bir hücrede 100 milyondan fazla bulunan protein molekülleri.

Özellikle beyin hücrelerinde (nöron) daha çok bulunuyor. Her nöronda milyonlarca silindir biçiminde minicik mikrotübül denilen proteinler var.

Bir nöronun içinde her saniye mikrotübül aktivitesi olarak 1000 milyar hesaplama hadisesi cereyan eder.

 

 

Prof. Hameroff şöyle açıklıyor: Vücudumuzdaki her hücre muhteşem bir hafızaya, kâinattaki sistemle uyumlu hareket edecek kadar bilgiye ve bilince sahiptir.

Almanya’da yılda 4 sayı yayınlanan Enlighten Next dergisinde (Kasım 2010, sy. 48) Amerika’nın Arizona Üniversitesi anestezi ve bilinç araştırmaları uzmanı Prof. Stuart Hameroff, “Bilinç maddenin fizikî bir özelliği değil. Onun ötesinde bir şey.” diyor ve soruyor: 

“Protein moleküllerinden oluşan beyin şuura nasıl sahip olmakta? Beyin denilen gri hücreler nasıl bilinçli oluyor, nasıl düşünüyor, nasıl karar verebiliyor, nasıl fikir üretebiliyor, nasıl hayal kuruyor, nasıl eleştiriyor, nasıl seviniyor veya öfkeleniyor? Okuduğumuz, duyduğumuz, gördüğümüz bir bilgi nasıl elektronik mesaja dönüşür, nasıl hafızaya kaydolur, sonra hafızadan nasıl geri çağrılır; söze ve yazıya nasıl çevrilir? Ruh olmaksızın bunlar mümkün olabilir mi? Ruhsuz mümkün değilse ruh nasıl meydana gelir? Hücredeki muhteşem organizasyonu aksaklık olmadan gerçekleştiren ruh dediğimiz varlık nasıl bir şeydir? Ruhla madde nasıl bütünleşebiliyor?”

 

 

Prof. Hameroff, “önce hücrede bilinç oluşumunu sağlayan mikrotübüllerden bahsetmek gerekir” diyor ve ekliyor: “Mikrotübüller, atomdan 25 defa küçük olan ve bir hücrede 100 milyondan fazla bulunan protein molekülleri. Özellikle beyin hücrelerinde (nöron) daha çok bulunuyor. Her nöronda milyonlarca silindir biçiminde minicik mikrotübül denilen proteinler var. Bir nöronun içinde her saniye mikrotübül aktivitesi olarak 1000 milyar hesaplama hadisesi cereyan eder. Bilinç, bu sayılamayacak kadar çok hesaplama olayı sonucu ortaya çıkar. Bu sayede bilincin gizli alanı güçlenir veya büyür; zaman-mekân yapısı içinde şekillenir. Mikrotübüller bilgiyi hücreye kaydeder, daha önceki bilgilerle karşılaştırıp düzenler. Yeni bilgi ve düşünce üretirler. Hayal kurma, hesaplama, bilgiyi harmanlama faaliyetlerini yaparlar. Hücre hafızasını ve arşivini oluştururlar.” 

Prof. Hameroff, tıbbiyede okurken beyinde bilincin nasıl meydana geldiğini merak etmiş ve anestezi dalını bu yüzden seçmiş. “Mikrotübül denilen bu küçük protein molekülleri, bu karmaşık görevleri yapması gerektiğini nasıl nereden öğrendiler? Mikrotübüller nasıl organize oluyor ve nasıl yönetiliyor? Burada nasıl bir zekâ rol oynuyor? Eğer zekâ yoksa bu bilinçli davranış nasıl ortaya çıkıyor?” sorularına cevap aramış. 

 

Hameroff, mikrotübülü şöyle açıklıyor: 

“Mikrotübül, birçok molekülün meydana getirdiği silindir biçimindeki protein sistemidir. Bir hücrede 100 milyon mikrotübül vardır. Her mikrotübül yer fıstığı şeklindeki protein moleküllerinden oluşur, bu moleküller birlikte eğilip bükülebilir. Tübül proteinleri harika şıklıktadır, delikli silindir biçiminde sekiz köşeli hücre duvarlarını örerler, hücre bölünmesinde rol oynarlar. Hücre yapısını sağlamlaştırır, besin giriş çıkışlarını sağlarlar. Bu silindir şekli, bütün hayvanî hücrelerde bulunan kemik yapısına benzer hücre iskeleti oluşturur. Sürekli hareket hâlindedirler ve devamlı yeni şekiller alırlar. Böylece hücredeki büyümeyi, gelişim ve hareketleri sağlarlar ve sinaptik bağlantıların sevk ve idaresinden sorumludurlar ki bu, çok önemli bir şey. 

“Mikrotübül, hücre içinde bir bilgi sistemine sahip ve molekül büyüklüğünde bir bilgisayar gibi çalışıyor. Bir bina düşünün, duvarları var, iç yapısı bulunuyor ve elbetteki kablolar ve iletişim ağları mevcut. Mikrotübülde her ikisi iç içe bulunuyor. Sadece hücrenin bölümlerini oluşturan temel yapı taşları ve onları harekete geçiren enerji değil, bilgisayar gibi hizmet veren zekâ ve bilinçle de birliktedir.

“Eğer insanın beynini anlamak istiyorsak, beynin sadece 100 milyar sıradan hücreden (nöron) meydana geldiğini düşünemeyiz. Bu hücreler beraber çalışıyor, zekâ ve bilinç eseri bir çalışma ortaya koyuyor. Her nöron inanılmayacak ölçüde karmaşık ve kompleks. Hücrede bizzat ‘bilinç’ olduğu kabul edilmese bile ‘bir çeşit zekâ veya bir çeşit bilinç’ eseri eylemlerin hücre içinde cereyan ettiği bilinmeli.” 

Derken, Hameroff, mühendis ve fizikçilerin olduğu bir ekiple suni mikrotübül hücreleri yapmaya karar veriyor ve işe koyuluyorlar. Aylarca yapay beyin çalışmalarına katılıyor, ancak sonuç alınamıyor. Sonunda: “Hayır, olmuyor. Nöronlar arasındaki her bağlantı inanılmaz ölçüde karmaşık ve zor. Nöronların hesaplama yetenekleri hesaba katılmalı” deniyor.

Bunun üzerine çalışmalar iptal ediliyor. Prof. Hameroff, “Gördüm ki bilinç, kavranılamaz olarak ele alınmak zorunda. Anlama ve bilinç, kavranabilir kavramlar değil. Bundan sonrası kuantum fiziği ile ilgili olmalı. Kuant, kelime olarak çok küçük, enerji elementleri demek. Bölünemez ışık enerjisi parçası. Kuantum seviyesindeki durum çok tuhaf. Sanki bambaşka bir dünya. Klasik dünyamız ile kuant dünyasındaki realite çok farklı görünüyor. Bilinen dünyamızda Newton fiziğinin kuralları, mekanik fizik ve fizik kanunlarının dünyası bugüne kadar anlatıldığı gibi işliyor. Kuantum dünyasında ise bambaşka fizik kuralları geçerli, bu dünyada tahmin yürütmek çok zor.

“Meselâ parçacıklar aynı anda iki ayrı yerde ve iki ayrı durumda bulunabilir. Burada ve orada aynı anda bulunuyor. Yani ya burada veya orada diyemiyoruz. Eşya birçok yerde olabilir ve dalga gibi hareket eder, karmaşık bir olabilirlik içinde. Özel durumu ve hareket hattı olan parçacıktan farklılık gösterir. 

“Kuantum sistemi, çok çeşitli olabilirliğin üst üste gerçekleşmesi durumudur. Kuant dünyasında birçok şey aynı anda vuku bulabilir. Bu durum bilinçli olarak gözlenebilir ve ölçülebilir. 

“Şöyle ki, arkanızda asılı olan resim, aynı zamanda çeşitli mekânlarda olabiliyor. Siz onu ters çevirip bakana kadar çeşitli mekânlarda aynı anda bulunabiliyor. Bu oldukça şaşırtıcı elbette.”

“Biz atomdan 25 defa daha küçük bir dünyadaki muhteşem düzenden söz ediyoruz. Burada artık madde bitiyor. Çok başka bir dünya. Ben buna zaman-mekân geometrisi diyorum. Hindular Brahman diyorlar, siz ne isterseniz diyebilirsiniz.

“Birçok düşünürün ifade ettiği tek Allah inancı gerçek çözümdür. Sadece madde söz konusu değil burada, maddenin ötesinde icraat var.

“Devamlı olan (ezelî) Varlık, hem ruhu, hem maddeyi yarattı.

“Kuantum fizikçisi olarak maneviyat ve bilinci ciddiye almak zorundayız. Maneviyattan ne anladığıma gelince, şu üç şeyin altını çizmek isterim:

“Birincisi, canlılarla kâinatın bütünü arasında bir bağlantı var. Paçacıkların birbiri ile mekân ve zamanın normal sınırını aşan çok sıkı bağlantı kurma yetenekleri var.

“İkincisi, zaman-mekân geometrisinin dayandığı temelde bizim irademize etki eden İlâhi iradenin sevki veya evrensel bilgelik söz konusu. 

“Üçüncü olarak, bedenimizin dışında ölümden sonra bilincin varlığını devam ettirme ihtimali söz konusu. Şöyle ki, kuantum bilgisi kaybolmaz, kendisini zaman-mekân geometrisi içinde yeniden organize eder. Bu da ahirette canlanmayı neden sağlamasın ki?”

Prof. Hameroff, bilinçli olma halinin karmaşık bir şekilde cereyan ettiğini ve tesadüfî mutasyonlara bağlanamayacağını da söylüyor:

“Evrende harika bir bütünlük ve muhteşem bir düzen var. Her şeyin temeli ister mana ister madde olsun Allah’a dayanıyor. Kuantum bilinci hipotezi ispatlanırsa hayatın manevî boyutunun bize çok fazla inandırıcılık bağışlayacağına inanıyorum. Materyalizm zayıflayacak. Bu durum, insanlara çok fazla ümit verecek.”

Mikrotübüllerin dünyası ufkumu hayli genişletti. Atomdan 25 defa küçük ve bir hücrede 100 milyondan fazla bulunan proteinlerin bilgeliği ve hünerleri beni oldukça şaşırttı. Gerçekten akıl, Allah’ın harika sanat ve icraatları karşısında hayrete düşüyor; bunları gördükçe ve öğrendikçe sonsuz ilim, sanat, kudret sahibine insanoğlunun hayranlığı artıyor.