TR EN

Dil Seçin

Ara

Böbreğinin Birini Bağışlar mısın?

Böbreğinin Birini Bağışlar mısın?

Acaba böbreklerimizi ne kadar tanıyoruz? Ne kadar önemsiyoruz? Her insanın her biri yaklaşık 120-150 gram ağırlığında olan 2 böbreği vardır. Böbreğin tek başına idrar yapma yeteneğine sahip bölümüne Nefron denir. Her iki böbrekte yaklaşık 2.000.000 nefron vardır. İşte bu nefronlar hastalanır ve görevlerini yapamazlarsa böbrek yetmezliği oluşur ve bu durum kalıcı olursa buna kronik böbrek yetmezliği denir.

Acaba böbreklerimizi ne kadar tanıyoruz? Ne kadar önemsiyoruz?

Her insanın her biri yaklaşık 120-150 gram ağırlığında olan 2 böbreği vardır. Böbreğin tek başına idrar yapma yeteneğine sahip bölümüne Nefron denir. Her iki böbrekte yaklaşık 2.000.000 nefron vardır. İşte bu nefronlar hastalanır ve görevlerini yapamazlarsa böbrek yetmezliği oluşur ve bu durum kalıcı olursa buna kronik böbrek yetmezliği denir.

Kronik böbrek yetmezliği, sırasıyla en çok şeker hastalığı, yüksek tansiyon ve böbrek iltihabı kaynaklıdır. Tüm dünyada erişkinlerin yaklaşık %10'unda böbrek hastalığı bulunduğu tahmin edilmektedir. Türkiye’de ise erişkinlerin %15.7’sinde çeşitli evrelerde böbrek hastalığı bulunmuştur.

 

 

Böbreğin en küçük birimi: Nefron

 

Böbreklerimizin pek çok önemli görevleri vardır 

Su, sodyum, potasyum, hidrojen, bikarbonat, kalsiyum, fosfor, magnezyum gibi maddelerin fazlasını idrarla atar ve vücuttaki dengelerini sağlar. Kan basıncının normal sınırlarda tutulması için bazı hormonlar salgılar. (Renin, prostoglandin, kallikrein gibi). İlaçlar, toksinler ve metabolitlerinin zehirli etkilerinden vücudun arındırılmasını ve atılımını sağlar. 

Böbrekleri korumak için; düzenli egzersiz yapılmalı, sağlıklı beslenilmeli,  ideal vücut ağırlığı korunmalı, yemeklerde aşırı tuz alınmamalı, yeterli su içilmeli, sigaradan ve alkol tüketiminden kaçınmalıdır.

Kronik böbrek hastalığı basit ve ucuz kan ve idrar testleri ile kolayca teşhis edilebilir. Erken evrede saptandığında hem kronik böbrek hastalığına özgü genel önlemler alınabilir, hem de altta yatan veya eşlik eden hastalıklara yönelik tedavi yaklaşımları ile ilerlemesi engellenebilir veya geciktirilebilir.

Bugün Türkiye’de maalesef  bunlara rağmen 75 bin civarı diyalize giren böbrek yetmezliği hastası vardır. Böbrek yetmezliğinin ileri safhalarında diyaliz tedavisi gerekmektedir. En yaygın uygulanan diyaliz metodu ise özel bir diyaliz merkezinde veya hastanelerde haftada 3 kez 4 saat süren “hemodiyaliz”dir. Maalesef, bu tedavi ile yaşam süresi ve özellikle yaşam kalitesi arzulanan düzeyde olamamaktadır. Çünkü diyaliz esnasında istenmeyen bazı yan etkiler meydana gelebiliyor. Tansiyon düşmesi ve kramplar, diyaliz sonrası saatlerce süren halsizlik ve bitkinlik, fosfor yüksekliği ve ona bağlı damar kireçlenmesi, iştahsızlık, sıkı perhiz uygulama zorunluluğu, kansızlık, çalışamama, haftada üç gün merkeze gitme zorunluğu, zihinsel fonksiyonlardan cinsel fonksiyonlara dek pek çok problem bunlar arasında sayılabilir.

Son yıllarda hemodiyalize alternatif bir tedavi de “Ev hemodiyalizi”dir. Damar yolundan değil, karın içindeki periton boşluğuna sıvı verilip alınmak suretiyle yapılır. Kadavradan böbrek nakline eşit yaşam süresi sağlayan, oldukça etkili bir tedavi türüdür. Genelde gece uyurken yapılır. Hastalar, zamanlarını diledikleri gibi değerlendirebilmenin yanı sıra klinik diyalizi sonrası yaşadıkları tüm yan etkilerden de kurtulmuş olurlar. Bu sayede ilaç kullanımı ve perhiz uygulaması da azalır. Hastalara evde diyaliz tedavisi olma imkanı sunan ev hemodiyalizi projesi, ülkemizde 2020 Mart sonu itibarıyla 835 hasta tarafından uygulanıyordu.1

...

Böbrek yetmezliği hastaları, ömür boyu bu hastalıkla yaşamayı öğrenmeli ve onu kabullenmelidir. Çünkü bu hastalık geçici bir hastalık değildir. Bu hastalar böbreğin görevini yerine getirecek diyaliz makinasına ömür boyu girmek zorundadır. Uygun bir verici bulunduğunda ise böbrek nakli olacaklardır, ama maalesef nakil bekleyen hastaların sayısı çok fazladır. Bugün ülkemizde uygulanan diyaliz tedavilerine rağmen, nakil bekleyen 229 bin 774 kişi böbrek hastası var. Son 10 yılda 33 bin 3 kişi ise böbrek nakli ile hayata tutundu.2  İdeal olan vericinin aileden birinin olması yoksa ölümü gerçekleşen başka bir insandan alınmasıdır. Kadavradan nakil en son çaredir. 

Bu hastaların tahammül etmek ve sabırlı olmak ve halinden şikayetçi olmamak gibi duyguları en üst düzeyde olmalıdır, çünkü bunlar insana psikolojik destek veren duygulardır. Bu hastalar kendilerine dönüp iyi bakmalı, düşünmeli ve hayatın anlamını yeniden yorumlayarak yaşamına devam etmelidir.

Bir gün ihtiyacın olsa sana böbreğinin birini kim bağışlar? 

Bu soruya vereceğin cevap ne olur acaba? 

Peki şunu hiç düşündün mü?: Böbreklerin dahil bütün organlarını sana hiçbir ücret almadan veren kim? 

Böbreğini veya başka bir organını kaybetmeden önce bunu düşünmek ve Allah'a şükretmek insanın moralini güçlendirecek ve sağlığına da çok olumlu katkıları olacaktır.

Aşağıdaki cümleler belki de böyle hastalara yeni ufuklar açabilir?

- Senin vücudun taştan, demirden değildir. Belki daima ayrılmaya müsait muhtelif maddelerden terkib edilmiştir. Gururu bırak, aczini anla, mâlikini tanı, vazifeni bil, dünyaya ne için geldiğini öğren.

- Ey sabırsız hasta! Sabret, belki şükret. Senin bu hastalığın, ömür dakikalarını birer saat ibadet hükmüne getirebilir. Çünki ibadet iki kısımdır: Biri müspet ibadettir ki; namaz, niyaz gibi malûm ibadetlerdir. Diğeri menfî ibadetlerdir ki; hastalıklar, musîbetler vasıtasıyla musîbetzede, aczini, zaafını hisseder. Hâlık-ı Rahîmine iltica eder, yalvarır. Hâlis, riyasız, mânevî bir ibadete mazhar olur. Evet hastalıkla geçen bir ömür, Allah'tan şekva (şikayet) etmemek şartıyla, mümin için ibadet sayıldığına rivayat-ı sahiha vardır. Hatta bazı sâbir (sabreden) ve şâkir (şükreden) hastaların bir dakikalık hastalığı, bir saat ibadet hükmüne geçtiği ve bazı kâmillerin bir dakikası bir gün ibadet hükmüne geçtiği, rivayet-i sahiha ve keşfiyat-ı sadıka ile sabittir. Senin bir dakika ömrünü, bin dakika hükmüne getirip, sana uzun ömrü kazandıran hastalıktan teşekki (şikayet) değil, teşekkür et.

- Ey tahammülsüz hasta! İnsan bu dünyaya keyf sürmek ve lezzet almak için gelmediğine, mütemadiyen gelenlerin gitmesi ve gençlerin ihtiyarlaşması ve mütemadiyen zeval ve firakta yuvarlanması şahittir.

- Senin vücudun ve âza ve cihazatın, senin mülkün değildir. Sen onları yapmamışsın, başka tezgâhlardan satın almamışsın. Demek başkasının mülküdür. Onların mâliki, mülkünde istediği gibi tasarruf eder.

- Tahammül dâhilindeki hastalıkların bir ihsan-ı İlahî olduğu..

- Hastalıklardaki elem ve tevahhuş ve korkmak ise; hastalık bazen ölüme vesile olduğu cihetindendir. Ölüm, nazar-ı gaflet ve zâhirî cihetinde dehşetli olduğundan, ona vesile olabilen hastalıklar korkutuyor, telaş veriyor.

Evvelâ bil ve kat'î îman et ki: “Ecel mukadderdir, tegayyür etmez (değişmez).” Çok ağır hastaların başında ağlayanlar ve sıhhatleri yerinde olanlar ölmüşler, o ağır hastalar şifa bulup yaşamışlar.

- Madem ecel vakti muayyen (belli) değil; Cenab-ı Hak, insanı yeis-i mutlak ve gaflet-i mutlaktan kurtarmak için, havf ve reca ortasında ve hem dünya ve hem âhireti muhafaza etmek noktasında tutmak için, hikmetiyle eceli gizlemiş. Madem her vakit ecel gelebilir; eğer insanı gaflet içinde yakalasa, ebedî hayatına çok zarar verebilir. Hastalık gafleti dağıtır, âhireti düşündürür, ölümü tahattur ettirir (hatırlatır), öylece hazırlanır. Bazı öyle bir kazancı olur ki; yirmi senede kazanamadığı bir mertebeyi yirmi günde kazanıyor.

- Sen hastalık gözüyle, her halde gideceğin bir menzilin olan kabrini ve daha arkasında uhrevî menzilleri görürsün ve onlara göre davranıyorsun. Demek senin için hastalık, bir sıhhattır. Bir kısım emsalindeki sıhhat, bir hastalıktır. (Hastalar Risalesi)

 

Kaynaklar:

1. https://www.cnnturk.com/saglik/ev-hemodiyalizi-yaparak-agir-islerde-rahatca-calisan-bobrek-hastalari-var

2. https://www.trthaber.com/haber/saglik/turkiyede-292-bin-65-kisi-organ-nakli-icin-bekliyor-542738.html