Altımız cehennem. Çünkü üzerinde yaşadığımız yerkürede her 33 m derine inildikçe 1oC sıcaklık artışı olduğundan yerin derinliklerinde sıcaklık ortalama 6.000oC civarında olduğu tahmin edilmektedir. Saf demir 1500oC’de eridiğine göre yerin altındaki sıcaklığı varın siz hesap edin. Bu yüzden yerin merkezine küçük cehennem denilmiştir. 200 km aşağıda kayalar akkor durumundadır. Madenler daha bu sıcaklığa erişmeden çok önce erir.
Yerin Altı Ateş
Dünya bir elma büyüklüğünde olsaydı üzerini kaplayan toprak ve ana kayalar elmanın kabuğu kadar, daha aşağıda ise manto adı verilen ve sıcaklıktan dolayı yumuşamış tabaka ve daha derinlerde erimiş kaya ve madenlerden oluşan buhar kazanı gibi bir kısım bulunur ki, burası da magmadır.
Manto dünyanın en kalın tabakasıdır ve elmanın etli kısmı gibidir. Elmanın çekirdeklerinin bulunduğu yerin karşılığı olarak dünyanın çekirdek kısmı yer alır ki, burada basınç çok yüksek olup oldukça sert bir yapıdadır. Çekirdekteki basıncın etkisiyle magmadaki lav ateşi bazen ana kaya tabakasındaki çatlaklardan dışarı fışkırır. Yanardağlar bu şekilde ortaya çakarlar. Yani kısacası bir ateş topunun üzerinde yaşıyoruz aslında.
Levhalar Üzerinde Geziyoruz
Dünyanın yüzey kabuğu, biçimsiz taşlarla döşenmiş bir kaldırım yüzeyi gibi, birbirine geçen parçalardan meydana gelir. Yerkürenin derisinin tektonik levhalar adıyla anılan bu iri parçaları gezegenimizin derinliklerinden kaynaklanan ve Emr-i İlahi ile ortaya çıkan hareketlerin etkisiyle yer değiştirirler. Levhaların birbiriyle çarpıştığı levha sınırları deprem denilen yer hareketlerinin çok olduğu yerlerdir. Yanardağ püskürmeleri ve depremlerin çoğu bu sınırlarda meydana gelir. İki levhanın karşılaştığı her yerde birbirine giren kayaların doğurduğu büyük gerilimler, yer sarsıntıları biçiminde boşalır.
Yanardağların çoğu da erimiş kayanın levhadaki çatlaklardan yüzeye fışkırdığı levha sınırlarında yer alır. Levhaların çarpışması sırasında bir dalma-batma kuşağı olmak üzere biri ötekinin altına girmeye zorlanır. Batan levha bir ucundan erir ve magma levhalar arasında kalan yanardağları beslemek üzere İzn-i İlahi ile yükselir.
Üzerinde yaşadığımız yerküre sabit olmayıp sürekli hareket eden bir canlı gibidir. Yerkürenin derisini meydana getiren tektonik levhalar hareket etmektedir. Sıvı magma üzerindeki levhalar yer yer yaklaşırken, bazıları da birbirinden uzaklaşırlar. Bu yüzden kıtalar arası mesafeler sürekli az da olsa değişmektedir. Mesela, Anadolu her yıl birkaç cm Yunanistan’a yaklaşmaktadır.
Üstümüz Cehennem
Yerkürenin içi cehennem olduğu gibi yer küreyi çepeçevre saran atmosfer tabakalarını da incelediğimizde bundan çok farklı olmadığını görürüz. Atmosferin en alt tabakası troposfer olarak adlandırılır. Burası solumamız için gerekli olan O2 gazı ile bitkilerin fotosentez yapması için gerekli olan CO2 gazı ve bitkilerin büyümesi için gerekli olan N2 gazı’nın bulunduğu hayata elverişli tabakadır. Bu tabaka yaklaşık 18 km kalınlığında olup, üst kısımlarındaki sıcaklık -55oC civarındadır. 80 km yukarıya çıktığımızda ise üçüncü tabaka olan mezosfer gelir ki burada sıcaklık -80oC civarındadır. Buralarda canlı yaşaması mümkün değildir. Çünkü bu oldukça düşük bir sıcaklık olup soğuk ateş olarak adlandırılır ve soğukluğuyla yakan bir ateş tabakasıdır. Daha yukarı çıktığımızda bu kez sıcaklık tersine artar ve 180 km de 395oC ve daha yukarılarda 700oC’a ulaşan yüksek bir sıcaklık bulunur.
İki Cehennem Arasında Bir Cennet
Altımız cehennem; üstümüz cehennem. İkisinin arasında bir cennette yaşatılıyoruz. Birkaç m derinlikteki toprak tabakası ile birkaç yüz metre yükseklikteki hava tabakası canlıların yaşamasına elverişli olarak yaratılmış. Bu dar dünya cennetinde bitkiler, hayvanlar ve insanlar hep beraber fevkalade rahat yaşatılıyoruz. Elbette bu dar yeryüzü âleminin dışındaki yerler de oralara mahsus melekler, cinler ve ruhaniler gibi canlılarla şenlendirilmiştir. Ama insanlar olarak bu dünyada iki cehennem arasında bir cennette yaşatıldığımızın farkında olup, bunu bize hazırlayan ve ihsan eden Yüce Rabbimize sonsuz şükür gerektiğinin şuurunda olalım. Burada cennet ile cehennem iç içe ve yan yana yer alırken, ahiret denilen ve bu hayatın devamı olan öbür âlemdeki büyük cennet ve büyük cehennem ayrı ayrı olacaktır. Buradaki kulluk şuuruna göre orada ya cennet ya da cehennem mekân olacaktır. Rabbimiz bizleri her iki dünyada da mekânı cennet olanlardan eylesin.