TR EN

Dil Seçin

Ara

Kader Denilince Ne Anlamalı?

“Hiçbir şey yoktur ki, hazineleri bizim yanımızda olmasın.

Fakat biz onu belli bir miktarla (ölçüyle) indiririz:’

(Hicr Suresi, 21)

 

Allah’ın her ismi ayrı bir hazine...

Her hayat, Muhyi isminin hazinesinden bir cevher..

Her rızık, Rezzak isminin tecelli ettiği bir pırlanta...

Her nimet, Mün’im isminin definelerinden bir altın...

Yıldızlardan çiçeklere, kelebeklerden meleklere, cinlerden insanlara kadar bütün varlıklar o hazinelerden geliyorlar; “belli bir miktarla  (ölçüyle) indiriliyorlar.”

Her şey, Allah’ın takdir ettiği bir ölçü ile yaratılıyor; darphaneden piyasaya belli miktarlarda sürülen altınlar gibi...

“İndirmek,” ifadesi “ilim dairesinden kudret dairesine geçişi” temsil ediyor...

“Kader” denilince, zihinleri karıştırmak için piyasaya sürülen birkaç soruya değil, belli bir ölçü ile vücut sahasına gönderilen bütün bu mücevherlere nazar etmek gerekir.

Her insan Rabbünnas isminin hazinesinden indirilen bir cevher...

Bu indirme belli bir ölçüye göre oluyor. İlk olarak o hazineden sadece bir elmas indirildi: Âdem babamız...

Onu hemen bir ikincisi takip etti: Havva anamız...

Onlar daha yaratılmadan, Rabbü ‘l-alemin isminin tecellisiyle nice âlemler yine belli bir ölçü ve nizam ile yaratılmışlardı...

Semâvat ve arzın (dünyanın) Rabbi olan Allah, hazinesinden nice yıldızlar indirdi de semayı süsledi; nice çiçekler indirdi de yeryüzünü bezedi...

O iki misafirine ve onların müstakbel torunlarına yeryüzünü bir sofra olarak serdi.

Her rızık, Rezzak isminin hazinesinden gelen bir zümrüt gibi idi.. Çimenler, sebzeler ve meyveler İlahi birer sanat eseriydiler. Fakat henüz rızık olamamışlardı... Bunun için, rızka muhtaçların yaratılması gerekiyordu...

Onların hazineleri de Allah’ın yanındaydı...

Onlar da belli bir miktarla ve ölçüyle ineceklerdi...

Sofralar tamam olunca, misafirler hazineden sırayla inmeye başladılar...

Koyunlar, sığırlar yaratıldılar; çimenleri önlerinde hazır buldular... Onların otlamasıyla o güzel çimenler “rızık” oldular... O hayvanların bedenlerinde hücre oldular...

Arılar indirildi o hazinelerden, bal yapacakları çiçekleri hazır buldular... Ve böylece o çiçekler sadece bir süs olmakla kalmadı, bal üretiminin ham maddesi oldular.

Böylece esma-i İlahiye hazinelerinden, bütün sofralar da misafirler de belli bir sıra ve ölçü ile indirildiler...

Ölçü, nizam ve mizan hep muhafaza edildi... Gereğinden fazla misafir indirilmedi ve kimse aç, susuz kalmadı...

Önce sofraların serilip sonra misafirlerin yaratılması ne büyük bir ibret ve tefekkür tablosudur. Henüz ortada olmayan misafirlere göre sofraların şekillenmesi, onların bütün ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde donatılmaları, Allah’ın ayrı bir takdiridir ve kaderin çok harika bir tecellisidir.

Bu tanzim, İlahi takdire verilmezse, o serilen sofraların, yoklukta bekleşen o misafirleri bilmeleri, tanımaları, zevklerine, mide yapılarına, sindirim sistemlerine vakıf olmaları gerekir. Ta ki, kendilerini ona göre teşekkül ettirsinler.

Şimdi bu misafirhanenin ve bu misafirlerin sahibini tanımak istemeyen insanlara şunu soralım:

Misafirlerden henüz hiçbir eser yokken, onların bütün ihtiyaçlarına cevap verecek sofralar hazırlanmasını ne ile izah edeceksiniz?

Bu meçhul misafirler birinin ilminde olacaklar ki, o zat onlara uygun sofralar indirsin.

Nitekim öyle oldu.

Önce havayı yarattı, sonra ciğerleri. Önce sesleri yarattı, sonra kulakları...

Önce güneşi, renkleri, şekilleri yarattı, sonra gözleri...

Önce arza halife kılacağı insanın bütün hizmetçilerini yarattı, sonra insanı...

Bu birbirinden farklı mahlukların her biri ayrı bir hazineden geliyorlar, ayrı isimlerin tecellilerini sergiliyorlar...

Ve insan, bütün hazinelerdeki her çeşit cevherin kendinde toplandığı müstesna misafir...

Bu misafir, önce kendi varlığına bakıyor, mahiyetinde sergilenen İlahi isimleri hayretle okuyor. Sonra, kainata bakıyor... Kendisine verilen bütün cihazların faaliyet sahalarını o büyük alemde görmekle hem hayreti, hem şükrü, hem de tefekkürü büyüyor, ulvileşiyor, derinleşiyor...

Şu gerçek bütün açıklığıyla ortada:

Saray da her şeyiyle Allah’ın hazinelerinden indirilmiş, sofralar da, misafirler de...