TR EN

Dil Seçin

Ara

Bitkilerle Gelen Şifa

Şifalı bitkilerde çeşitli vitaminler, mineraller, oligo-elementler, organik asitler, eter yağları, karbonhidratlar, proteinler, fermentler, hormonlar bulunur. Sayısız şifalı bitkiden uygun olanları yeterli miktar ve sürede hastaya uygulamak başlı başına bir uzmanlık ve deneyim ister.

 

Tüm dünyada yüzyıllardır üretilen ve tedavi maksadı ile uygulanan geleneksel fitoterapi yani “şifalı bitkileri karıştırarak belirli şikâyetlerin giderilmesi ve tedavisi için reçete hazırlamak” tıp fakültelerimizin eğitim programlarında hâlâ yer almıyor. Bundan ötürü de fitoterapinin uygulanmasını ağırlıklı olarak tıp eğitimi almamış kimseler yüklenmiş durumda. Bu durum bitkilerle şifa bulmaya çalışan hastalar için ‘en güvenilir, mümkünse tıp ve eczacılık eğitimi almış’ fitoterapi uzmanları bulmasını zaruri kılmaktadır.

Şifalı bitkiler kısa sürede hastalıkları tedavi etmekten ziyade, uzun süreli etkilerini beklememiz gereken maddelerdir. Hastalıkların önlenmesi, sağlıklı ve zinde bir yaşam için şifalı bitkiler en güvenilir tamamlayıcı tıp uygulayıcılarıdır. Şifalı bitkiler sadece hastalık gelince değil, hasta olmamak için kullanılmalıdır. Çayları, yemekleri, rejimleri, masajları ile şifalı bitkiler yaşam boyu yanımızdadırlar. Onlar hem ekonomik hem de bünyemize ve hücrelerimize zararlı olmayan maddelerdir.

Halk hekimliği denildiğinde fitoterapi akla ilk gelen tedavilerden birisidir. Modern tıp bilimi günümüzde bu tedavilere eskiye göre daha fazla önem vermeye başlamıştır. Tedavide bitkilerin kullanılma olayı insanlık tarihi kadar eskidir. Bitkiler vücudumuzda bozulmuş dengeleri düzelterek sağlıklı olmamızı sağlayan önemli doğal kaynaklarımızdır.

Dünyamızdaki tüm enerji kaynaklarının özü olan güneşteki enerjiyi ve aynı zamanda şifa özelliğini bünyemize taşıyan bitkiler vasıtası ile hücrelerimizin enerji depoları doldurulmaktadır.. Bitkilerin tedavi edici etkileri yavaş, kalıcı ve doğaldır…

Fitoterapi, bitkilerin çiçek, kabuk, yaprak, tohum, özsuyu ya da meyveleri ile yapılan tedaviler bütünüdür. Bitkiler; sentez yoluyla elde edilen kimyasal ilaçlara göre organizmaya daha çok şifa, daha az yan etki yapma riski taşımalarından dolayı, çok sık başvurulan tedaviler olmuşlardır.

Ünlü hekim Hipokrat, açlığı yemek bastırır bu yüzden şifa yemeğin ta kendisidir diyerek bir gerçeği yıllar önce vurgulayıp önemsemiştir.

İnsanoğlu binlerce yıldır yediklerine ve içtiklerine çeşitli baharatları, otları, yaprakları ilave ederek daha sağlıklı ve zinde olmanın ya da dinç kalmanın yollarını deneme yanılma yoluyla aramışlardır. Zamanla gıdalara kattıkları ile koruma yollarını bularak bilime önemli katkılar sağlamışlardır.

Bu yolla çeşitli başarılara ulaşılırken bazı durumlarda bu yolla hastalıklara davetiye çıkarttıkları da bilinen gerçeklerdir.

Çay ve kahveyi kullanmaya başlayan eski atalarımız, onun bu kadar güncel ve hemen herkesin tiryakisi olacaklarını bilmiyorlardı. Tedavi amaçlı kullanılan başlıca bitkileri kısaca bir hatırlayalım:

 

Isırgan otu: Yeşil yapraklı, klorofil ve enerji yönünden zengin, C vitamini kaynağı olan bu bitki bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi amacı ile sıklıkla kullanılmaktadır. Bağırsak temizleme, balgam söktürücü etkinliği, alerjik hastalıklarda kullanımı, tansiyon dengeleyici etkileri ilk akla gelenlerdir. Kaynatılarak çay gibi kullanılabildiği gibi lapa olarak yara ve sivilce tedavilerinde önerilmektedir.

Nane: Çok değişik türleri olan nanenin yapraklarından istifade edilir. Kasları gevşetir. Sinirleri teskin eder. Mide bulantısı ve ağrısına iyi gelir. Gaz ve hazımsızlıkta yararlıdır. Sindirimi kolaylaştırır. Hamilelik bulantılarına etkili olan zararsız bir bitkidir. İştah açıcı, safra kesesini çalıştırıcı, kalbi kuvvetlendirici etkisi nedeniyle sık kullanılır. Nane-limon soğuk algınlığının adeta düşmanıdır.

Ihlamur: Kış aylarının soğuk günlerinde içimizi ısıtmak için seçilecek iyi bir tercihtir. Nezle, grip, üşütme, bronşit gibi mevsimsel hastalıklara karşı direncimizi bu içecekle artırabiliriz. Sinirleri gevşeterek sıkıntı, uykusuzluk, gerilim, stres gibi durumlarla mücadele gücümüzü artırabiliriz. Kaynatılarak içilen ıhlamur, mide bağırsak sistemimizin düzenli çalışmasına ve sindirime yardım eder. Gaz ve hazımsızlıkta iyi bir tercihtir. Yemeklerden önce içilen ıhlamur iştah kesici özelliği nedeni ile kilo vermek isteyenler tarafından tercih edilebilir.

Karabiber: Zihin ve bedenimizi dinçleştiren iştah açıcıdır. Soğuk algınlığı, yorgunluk, yaygın ağrılar ve eklem ağrılarında yararlıdır. Şişkinlik, bağırsak tembelliği ve kabızlıkta yararlıdır. Kan şekerini dengeleme özelliği vardır.

Sinameki: Kabızlık, baş ağrısı, alerjik deri hastalığı, öksürük ve balgam söktürücü etkileri nedeni ile aktarlardan sık temin edilen bir bitkidir.

Maydanoz: Çok sık kullanılan demir, mineral ve vitamin yönünden oldukça zengin mevsimlik bir bitkidir. Karaciğer metabolizmasını düzenler. Dış ortamdan aldığımız zararlı zehirlere karşı hücreleri koruyucu enzimleri salgılatır. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Cilt güzelliği ve sivilcelere karşı iyi bir tercihtir. Önemli antioksidanlardan birisi olup kolesterolün düşürülmesinde yararlıdır. Mesane kaslarını gevşetir ve idrar söktürücü etkisi vardır. Maydanoz lapası yara tedavisine bire birdir. Maydanozda bulunan yüksek klorofil kanı temizler. Mükemmel bir A vitamini kaynağıdır. Görme gücünü artırır. Havuç, elma ve maydanoz karışımından elde edilen suyun içilmesi birçok hastalığa karşı ciddi koruma sağlar.

Kuşburnu: İçinde barındırdığı askorbik asit ve flavunoidler nedeni ile vazgeçilmez şifalı bitkilerimizden birisidir. Meyvesi kurutularak marmelat veya şurup yapılarak kullanılabildiği gibi çay olarak içimi de çok rahattır. Hücre yenileyici etkisi nedeni ile ayrıca bir önem kazanır. Vitamin eksikliği, halsizlik, nezle, grip, kemik erimesi ve kireçlenme, damar sertliği gibi hastalıklara karşı korunma ve tedavide çok yararlıdır. İştah açıcı, sakinleştirici etkileri vardır.

Ada çayı: Ağrı, kırgınlık giderici ve bağışıklık sistemini güçlendirdiği için üst solunum yolu hastalıklarında sık kullanılır. Sindirimi kolaylaştırdığından dolayı ağır yemeklerden sonra çay olarak içildiğinde umulmaz yararları görülür.

Meyan kökü: Müzmin yorgunluk hastalığı için bire birdir. Bağışıklık sistemini güçlendirdiği için hastalıklara karşı direncimizi artırır. Yaz aylarında soğuk şerbeti meşhurdur. Kaynatılarak elde edilen ekstre, öksürük ve balgam sökücü olarak tavsiye edilir.

Kekik: Bakteri ve mikrop öldürücü güzel kokulu bir bitkidir. Çay gibi içildiğinde mide ve bağırsakları rahatlatıcıdır. Üst solunum yolu hastalıklarına karşı çok yararlıdır. Cinsel zayıflığa ve iktidarsızlığa karşı yararı bilinen kekik, şeker hastalığının tedavisinde yardımcı olarak düşünülebilir. Çiçek ve yaprağından elde edilen ekstreler harici olarak ağrı tedavisinde lokal olarak kullanılır. Kalp çalışma temposunu düzenleyerek tansiyonun dengede kalması sağlanır. İdrar söktürücü ve bağırsak parazitlerini düşürücü etkisi göz ardı edilmemelidir.

Karanfil: Güzel kokulu, lokal ağrı kesici, mikrop öldürücü bir bitkidir. Diş ağrısı ve boğaz ağrısına karşı sık kullanılır. Karanfil yağı ile eklem ve kas ağrıları lokal olarak tedavi edilir.

Rezene: Kas gevşetici, balgam söktürücü ve hazım sistemini destekleyici etkisi vardır. İştahı açar. Gaz oluşumunu izale eder. Krampları azaltır. Çocuklarda sık görülen hazımsızlığa karşı çay şeklinde çok kullanılır. Kansızlık ve dalak hastalıklarında yararlıdır. Cinsel iktidarsızlıkta, varis hastalığında ve damar iltihabında yardımcı tedavi olarak tavsiye edilebilir.

Sarımsak: Mikrop, virüs ve parazitleri öldürücü özelliğinden dolayı tam bir antibiyotik olarak bilinir. Kalp atımlarını güçlendirip tansiyonu dengelediğini bilmeyen yok gibidir. Grip ve nezleye karşı koruyucudur. Damarlardan akan kanın akışkanlığını düzenler. Antioksidan etkisi nedeni ile yaşlanmaya karşı iyi bir tercihtir. Öksürük, balgam, halsizlik, parazit, şişkinlik ve gaz gibi şikâyetlerde çoğu zaman ilaçlardan daha etkilidir. Baş ve diş ağrıları, romatizmal hastalıklar, el ve ayaklarda uyuşma, saç dökülmesi, sarılık, idrar tutukluğu durumlarında herhangi bir yan etkisi olmadan rahatlıkla kullanabiliriz. Sarımsak, şeker hastalarına iyi gelir. Kolesterol yüksekliğinde tavsiye edilir. LDL kolesterolünü düşürücü etkiye sahiptir. Mide kanserini önleyicidir. Kalp krizi geçirenlere dahi faydalı olduğu bildirilmiştir.

Zencefil: Bağışıklık sistemini güçlendiren, dinç ve zindelik için sık tercih edilir; acı bir tada sahiptir. Soğuk algınlığı, kabızlık, gaz ve şişkinlik için kullanılır. Hararet yapıcı özelliği nedeni ile el ve ayak üşümeleri ile dolaşım bozukluğunda kullanılır. Kılcal kan dolaşımını desteklediğinden dolayı unutkanlığa iyi gelir. Kan kolesterol dengesini sağlamak için iyi bir tercihtir. Yemeklere bağlı bağırsak bozulmalarını hızlı olarak yok eder. Her türlü bulantı ve kusmaya karşı yararlıdır. Sinüzitte, akciğer iltihabında ve soğuk algınlığında iyi bir seçimdir.

Ateş düşürücü etkisi vardır.

Papatya: Çiçeği, yaprağı ve yağı ile hastalıklara şifa veren yetmişten fazla hastalıkta başarı ile kullanılan bir bitkidir. Safra tembelliğine iyi gelir. Hazmı kolaylaştırıp sindirimi düzeltir. Nefes darlığına karşı etkilidir. Çarpıntı, baş ağrısı gibi sık görülen şikâyetlere karşı zararsız bir tedavidir. Gastrit, mide ülseri, ishal ve kabızlıkta yararları vardır. Papatya suyu iyi bir dezenfektan olarak yara bakımı ve pansumanda kullanılabilir. İdrar yolu temizleyicisidir. Ağrılı basur hastalığında lapası harici olarak çok yararlıdır.

...

Kimyasal ve rafine ilaç endüstrisine karşı güven azalmasının bir sonucu olarak bütün dünyada bitkilerin kullanımı giderek daha yaygınlaşmaktadır.

Rafine ilaçların yan etkileri ve etkinlikle ilgili sorunları artmaya devam ettikçe bu güven doğal olarak devam edecektir. Müzminleşen bazı hastalıkların sıklaşması günümüzde sık kullanılan bazı ilaçlarla bağlantılıdır.

Bitkilerin olumlu ve olumsuz etkileri muhakkak önemlidir. Doğal oluşları organizmamız için önemlidir. Yeter ki bunları kullanacak insanlar, ehil ellerden, bu maddeleri tavsiye edilen şekillerde ve önerilen miktarlarda alsınlar.

Birçok şifalı ot, solunum, sindirim, dolaşım, kan-damar, sinir sistemine olumlu etki eder. Çalışma düzenini dengeler. Bu bitkiler ile sadece şifa değil, aynı zamanda organizmaya biyolojik etkili maddeler, mineral, vitamin ve eser elementler de almaktayız.

Bitkiler hastalıktan ziyade hasta insanı tedavi eder. Sayısız şifalı bitkiden uygun olanları yeterli miktar ve sürede hastaya uygulamak ise başlı başına bir uzmanlık ve deneyim ister.

İnsanoğlunun sağlıklı, zinde ve mutlu olmalarını esas gaye edinen biz hekimler, elimizdeki tüm imkânları herhangi bir ayırıma tabi tutmadan onların şifa bulmaları için kullanmanın yollarını araştırmalı ve bu yolda sonuca ulaşmayı ana gaye edinmeliyiz. Şafi ismi şerifinin tecellisinde üzerimize düşen sorumlulukları ancak bu şekilde yerine getirmiş oluruz diye düşünüyorum. Sağlık ve mutluluk dileklerimle kalın sağlıcakla…