TR EN

Dil Seçin

Ara

Osmanlı Ormanları Yakanları Affetmedi

Osmanlı Ormanları Yakanları Affetmedi

Geçtiğimiz Ağustos ayında Akdeniz ve Ege bölgelerinde meydana gelen/getirilen orman yangınları, ülke gündemine ve içimize bir kor gibi düştü. Maalesef güzel vatanımızın ciğerleri, kıymet biçilemez canlı-cansız varlıkları ile birlikte yüreklerimiz de yandı. Bu vesileyle, ormanlarımızın korunması ve güçlendirilmesi için alınması gereken tedbirler basın ve kamuoyunda etraflıca ele alındı. Biz de mazimizin gümrah sayfalarından yapraklar çevirerek, Osmanlı ecdadımızın sergilediği koruyucu tutumdan ve aldığı cezai tedbirlerden bahisle, konuya farklı bir açılım kazandırmaya çalışacağız.

Geçtiğimiz Ağustos ayında Akdeniz ve Ege bölgelerinde meydana gelen/getirilen orman yangınları, ülke gündemine ve içimize bir kor gibi düştü. Maalesef güzel vatanımızın ciğerleri, kıymet biçilemez canlı-cansız varlıkları ile birlikte yüreklerimiz de yandı. 

Bu vesileyle, ormanlarımızın korunması ve güçlendirilmesi için alınması gereken tedbirler basın ve kamuoyunda etraflıca ele alındı. Biz de mazimizin gümrah sayfalarından yapraklar çevirerek, Osmanlı ecdadımızın sergilediği koruyucu tutumdan ve aldığı cezai tedbirlerden bahisle, konuya farklı bir açılım kazandırmaya çalışacağız. 

1700’lere ait yeşilliklerle bezenmiş muhteşem bir İstanbul Boğazı ve Topkapı Sarayı manzarası 

 

ORMANLARI VE YANGINLARI ÖNLEYİCİ DÜZENLEMELER 

Osmanlı Devleti, ormanların da içinde bulunduğu yeşil alanları korumak için olağanüstü bir duyarlılık göstermiş, özel tedbirler almıştır. 

Padişahlar, ormanlar ve korulardan izinsiz ağaç kesenlere göz açtırmamış; koruma altındaki yerlerde hayvanlarını otlatanlara ve avlananlara ağır para ve hapis cezaları getiren fermanlar neşretmişlerdir. Buraların sürekli şekilde gözetim altında tutulmasını emretmişlerdir. 

Misal vermek gerekirse, 1559 yılında Osmanlı Divan-ı Hümayununda alınan bir kararla, Eşme, Dikme ve Sapanca Dağlarından çeşitli amaçlarla ağaç kesmenin yasaklandığı bildirilmiştir. 

1840’da hazırlanan 22 maddelik Orman Layihası’nda da, ormanların muhafazası ve yangınların önlenmesi için alınması gereken tedbirler, tüm merkezî ve mahallî yetkililere iletilmiştir.

1869’da ise bu layihadan hareketle Orman Nizamnamesi oluşturulmuştur. Bu nizamname 1937’ye kadar yürürlükte kalmıştır. 

1858’de ihtiyaç duyulan elemanların yetiştirilmesi için Orman Mektebi kurulmuştur.

1867 yılına ait Eskişehir’deki bir Koru-yu Hümayun’un (Devlet Ormanı) Haritası

1900 yılında görevlilere, ormanlardaki bazı ağaçların belirli aralıklarla kesilerek ve kuru otlar ortadan kaldırılarak yangınların engellenmesi ve genişlemesinin önüne geçilmesi istenmiştir. Orman kolcuları, yani koruyucuları, dikkatli davranmaları yönünde sık sık uyarılmışlardır. 

Bilhassa yaz aylarında, geçici kolcuların sayıları artırılmıştır. Köy muhtarları ve aşiret reislerine, orman memurları ve kolcularına yardımcı olmaları yönünde emirler gönderilmiştir. 

İstanbul’un mesireliklerinden Küçüksu’da piknik yapan kadınlar

 

EN BÜYÜK CEZALAR ORMANLARI YAKANLARA 

Osmanlı’da, eşkıyaların da ormanları yaktıkları görülmüştür. I. Dünya Savaşı yıllarında eşkıyalar, Denizli çevresindeki dağlarda, haftalar süren çok sayıda orman yangını irtikâp etmişlerdir. 

1919 yılı Mayıs ayı başlarında Rum eşkıyalar, İstanbul’un Çekmeköy ilçesi dâhilindeki Ömerli Mahallesinde, Osmanlı güvenlik görevlilerini meşgul etmek için yangın çıkarmışlardır. Yine aynı dönemde bozguna uğrayan Yunan askerleri, geri çekildikleri bölgelerde tertipledikleri büyük yangınlarla, devasa boyutlardaki ormanlık alanları yok etmişlerdir.

Yukarıda sözünü ettiğimiz yasal düzenlemeler çerçevesinde Osmanlı’da en büyük cezalar, kasıtlı olarak ormanları yakan kişilere verilmiştir: Mal ve mülklerine el konulmasının yanı sıra, bir de müebbet kürek cezasına çarptırılmışlardır. Ağır para ve hapis cezalarının uygulandığı da olmuştur. Ahaliye, ormanda yangına sebebiyet verenlerin, müebbet kürek cezasına çarptırılacakları sık sık hatırlatılmıştır.

Orman yangınlarıyla mücadelede hizmeti görülenler ise, madalya ve çeşitli ödüllerle mükâfatlandırılmıştır.

Dahası, Millî Mücadele döneminde bile orman yangınlarıyla ilgili meclise sunulan kanun teklifinde, Osmanlı zamanındaki kürek cezası müeyyidesi aynen yerini korumuştur.

Osmanlı’da yangınlarla mücadele eden Tulumbacılar

 

ORMANLAR SIKI TEDBİRLERLE KORUNDU 

Osmanlı Ordusu, seferler sırasında geçtiği güzergâh üzerindeki ağaçlık, ekili-dikili alanlara, çayır ve otlaklara zarar vermemeye özen gösterir ve sıkı tedbirler alırdı. 

Fransız tarihçi Jules Michelet’in, Fransa Tarihi başlıklı eserinde yer alan şu bilgiler, bu gerçeği doğrulamaktadır: 

“Başta Yavuz Selim ve Kanunî Süleyman olmak üzere birçok padişahlar devrinde Türkler, Hıristiyanlara harpte itidal ve zaferde yumuşaklık göstermeyi öğretmişlerdir. 1526’da 200 bin kişi, ekilmiş tarlalara ayak basmadan ve bir tek ot koparmadan yaya olarak sınırları bir baştan bir başa kat etmişlerdir.” 

Romanyalı tarihçi Nicolae Jorga da bunu teyit etmektedir: 

“Askerlerin yürüyüşleri sırasında güllere basmaları yasaktı. Birçoğu sarıklarında ve ellerinde çiçekler taşıyorlardı.”

İskender Paşa Bahçesindeki söğüt ağaçlarını kesen Arnavut Todori'nin cezalandırılması hakkında Üsküdar Şer'iyye Mahkemesi’nin 1519 yılına ait kaydı 

 

Kaynakça: İsmet Binark, “Başbakanlık Osmanlı Arşivi’ndeki Belgeler Işığında Türklerde Çevrecilik Anlayışı”, Yeni Türkiye Dergisi, Sayı: 5/1995; Yunus Macit, “Osmanlı Türklerinde Çevre Bilinci”, Türkler, c.10, Ankara, 2002; Bekir Koç, “Osmanlı Devleti’nde Orman ve Koruların Tasarruf Yöntemleri ve İdarelerine İlişkin Bir Araştırma”, OTAM, Sayı: 10 (2000); Erhan Afyoncu, “Ormanları Yakanlara Ağır Cezalar Verilirdi”, Sabah, 06.08.2017.