İyimserlik insanın olayları, kendi iç ve dış dünyasını, geçmiş ve geleceğini olumlu algılaması demektir. İnsan iyiliğe ve kötülüğe meyilli yaratılmıştır. Bu eğilimler sosyal ve kültürel öğrenmeyle pekişerek ortaya çıkar. Kişi temelde iyimserliğe yatkındır. Bu yatkınlık kökeninde acıma, merhamet ve şefkat duygularını barındırır. İyimser kişi kendi menfaatini düşündüğü gibi karşısındakilerin de iyiliğini düşünme eğilimindedir. Bir olayla ya da insanla karşılaştığında, aklına ilk önce olumlu düşünceler gelir.
ÇOCUKLARDA İYİMSERLİK
İyimserlik de, tıpkı merhamet gibi beyinde pozitif duygularla ilgili alanları aktif hale getirir. Mesela, neşeli bir insan neşesinden dolayı ödüllendirilirse, iyimserliği artar. Fakat aksi olur da dışlanırsa, kötümserliğe kayar. Bu durum özellikle çocuklarda çok belirgindir. Çocuklar kötülük düşünmezler. Çünkü onlar henüz anne babalarının koruması altındadırlar ve hayatın zorluklarıyla karşılaşmamışlardır. Onlardaki duygu ve düşünceleri yönlendiren şey, büyüklerinden aldıkları geri bildirimlerdir. Bu duruma güzel bir örnek olarak pedagoji kitaplarının kapağında sıkça kullanılan yengeç resmini anabiliriz. Ortada yan yan yürümekte olan büyük yengeç, yanında da onun yürüyüşünü aynen taklit eden yavru yengeç vardır. Bu, her ne yavrusu olursa olsun miniklerin model almak konusunda ne kadar mahir olduklarının ispatıdır.
İYİMSERLİĞİN DENGESİ
İyimserlik, suistimale çok müsait bir duygu olduğundan kendi içinde sigortasını da taşımalıdır. Sigortası, insanın muhtemel kötülüklere karşı alacağı tedbirdir. Hepimiz bilmeliyiz ki, insanlar tamamıyla iyi ya da kötü değillerdir. ‘Mükemmel’ diye nitelendirdiğimiz kişilerin de hoşumuza gitmeyen özellikleri olabilir.
İnsandaki bu iki meyli göstermesi bakımından akrep ile kaplumbağa arasında geçen şöyle bir hikâye anlatılır: Suyun başında karşıya geçmek için bekleyen akrep kaplumbağadan yardım ister. Kaplumbağa akrebe, kendisine zarar vermezse onu karşıya taşıyabileceğini söyler. Akrep ‘peki’ demesine rağmen, kıyıya yaklaştıkları sırada iğnesini batırır ve kaplumbağayı zehirler. Kaplumbağa bunu neden yaptığını sorduğunda akrebin verdiği cevap oldukça ilginçtir: “Bu benim mizacım. Zehirlemeden yaşayamam.”
İnsanlar arasında da kötülük yapmaktan zevk alan kimseler vardır. Kötülüğü meslek haline getirmiş kişilere karşı iyimser olmak, savaş alanına silahsız, zırhsız gitmeye benzer. Bu da aldatılma riski taşıdığı için doğru değildir. İyi niyetli yaklaşım, kötülüklere duyarsız kalmayı, tedbirsiz yaşamayı gerektirmemelidir. İyimserliğin akılla denetlenmesi, insanı yanılmaktan kurtarır.
GERÇEKÇİ İYİMSERLİK
İyimserliği doğru tahlil edebilmek için insanın kendisine şu soruyu sorması gerekir: Olayların sadece güzel taraflarını kabullenip kötü olanları üzerine almaktan korkmak, iyimserlik midir? Olayların negatif yanlarını başkalarına yüklemek, iyimserlik değil, sorumsuzluk ve bencilliktir. Herhangi bir konuyu irdeleyen kişi, onun güzel ya da çirkin olan yanlarını hem kendisi hem de başkaları açısından değerlendirmelidir. Çünkü insan kendini aldatan bir varlıktır. Bu nedenle gerçeği rahatlıkla çarpıtabilir. Mesela, yaşadığı herhangi bir güzellikte kendisinin %20’lik payı varken, %80’ini üzerine almak ister. Oysa doğru iyimserlik, insanın kendi çıkarıyla karşı tarafın çıkarları arasında denge kurmasını gerektirir.
Diyelim ki, arkadaşı tarafından terk edilen genç, “bu durumun bütün kusuru onda” diye düşünürse yaşananlarda kendi payına düşenleri doğru tahlil etmediği için kolaycı iyimserliğe kaçmış olur. Gerçekçi algılar oluşturmak çaba ister. Oysa insan doğruyu bulma yolunda çaba sarf etmek yerine aklına ilk gelen düşünceye inanma eğilimindedir. Böylece herhangi bir problemde kusuru karşısındakine havale eder. Acelecilik de insanın gerçeği araştırma zahmetine katlanmamasına bağlıdır. İnsan işine gelen konuda iyimser, gelmeyen konuda kötümser olma lüksüne sahip değildir.
İYİMSERLİK VE KÖTÜMSERLİK
İnsanın mutlu olması için yaşadıklarını doğru algılaması çok önemlidir. Aynı konumdaki insanların farklı bakış açıları, hayata yükledikleri anlamı değiştirebilir. Basit bir hadise, bir kişiyi mutlu ederken, diğer kişiyi gerip huzursuz edebilir. Mesela iyi niyetli bir kişi, bir arkadaşı yanından kendisine selam vermeden geçse, “Herhalde beni görmedi. Eğer olumsuz bir şey düşünürsem yanılabilirim.” der ve olayın üzerinde durmaz ama kötümser kişi aynı olaya şu yorumu yapabilir: “Bu adam zaten beni sevmiyor. Hakkımda fenalık düşünüyor olmalı ki, merhaba bile demeden yanımdan geçti.”
İyimser kişiler, olumsuz durumlara hazırlıklı olmalarına karşın devamlı olumlu olanı beklerler. Tedbirli iyimserlik, insanın güçlüklerle mücadele etmesini kolaylaştırır. Zira zorlukların yenilmesinde anahtar duygular, iyimserlik ve ümittir. Bu iki duygu, beyinde canlılık meydana getirir. Mesela, önemli hastalıklarda pozitif duygular gelişirse beyin morfin benzeri doğal maddeler salgılar ve bu maddeler bağışıklık sistemini güçlendirdiği için hastalık daha kolay yenilir.
Olumlu bakış açısının beden sağlığına da faydası vardır. Antiaging (yaşlanmayı geciktirme) çalışmalarında, kişinin yaşam felsefesi önemlidir. İyimser insanların daha geç yaşlandığı, zihin ve beden sağlıklarının diğerlerinden daha iyi olduğu bilinmektedir. Yine son yıllarda yapılan araştırmalarda olumlu düşünen kimselerin daha az hastalandıkları tespit edilmiştir. Mesela, sık sık grip olmakla kötümserlik arasında paralellik mevcuttur. İyimserlerin bağışıklık sistemlerinin güçlü olması vücut dirençlerini yükseltmekte, bu da hastalıkları kolayca yenmelerine yardımcı olmaktadır. Psikonöroimmünoloji denilen, kişinin ruh halini, sinir sistemini ve bağışıklık sistemini inceleyen bilim dalı kapsamında yapılan çalışmalar, sinir sistemi ile kemik iliğinin antikor üretmesi arasında bağlantı olduğunu ortaya çıkarmıştır.
İYİMSERLİK GELECEĞİ ETKİLER
İyimserlik duygusu, gelecekle ilgili beklentilerde önemli rol oynar. Kişiye kendi kendini harekete geçirme özelliği kazandırdığından bilhassa akademik başarıda bu duygunun payı büyüktür. Kötümser insanlar genellikle kaygılı, çalışma şevki, motivasyonu ve hareket kabiliyeti düşük kişilerdir. Bu da insanın geleceği algılamasında, hayat başarısında belirleyicidir. İyimser insan, yaşadığı zorluklarda farklı planları devreye sokarak bir şekilde çıkış yolu bulur. Fakat bu bakış açısından yoksun kişi, olaylar karşısında yenilgiyi baştan kabul ettiği için motivasyonu kırılır. Mutlu ve başarılı olmak isteyenler için, iyimserlik, hem duygu hem de erdem boyutuyla temel kavramlardan birisidir.
Duyguların eğitiminde iç gözlem çok önemlidir. İçgörü sahibi insanlar, iyi yanlarını pekiştirmeye çalışırken, kötü özelliklerini kontrol altında tutabilirler. Bu çaba içerisindeki insan mutluluk yolunda ilerleyebilir. Aksi halde olaylar karşısında tamamıyla iyimser ya da tamamen kötümser olmak mümkün değildir.