Bahara girdiğimiz şu günlerde hasretle beklediğimiz Nisan ve Mayıs yağmurları bütün canlılar için çok faydalıdır. Bunun birçok sebebi vardır. Anasır-ı Erbaa da denilen dört unsur; makro seviyede hava, su, ateş ve toprak iken, mikro seviyede karbon, hidrojen, oksijen ve azottur. Çünkü bu dört element bütün canlıların temel yapı taşlarını oluşturur. Bunlardan azot bitkilerin en çok ihtiyaç duyduğu bir elementtir. “Bunun yağmurla ne ilgisi var?” demeyin. Havada az bulunan karbondioksit (CO2) ve oksijen (O2) gazlarını bitkiler doğrudan alıp kullanabilmekte iken, azot gazı (N2) havada en çok bulunan gaz (% 78) olmasına rağmen bitkiler bu gazı kullanamazlar. Çünkü, bitkilerde bu gazı yakalayıp bitkinin yapısına katacak nitrojenaz enzimi yoktur. Bu yüzden, bitkilerin azotu topraktan genellikle azot gazının iyonize olmuş formu olan nitrat (NO3-) iyonları halinde almaları gerekir.1-2
Şimşek çakması sırasında meydana gelen yüksek ısıyla havadaki azot gazı parçalanır ve oksijenle birleşir. Bunun sonucu meydana gelen nitrat iyonları yağmur damlaları için birer tohum (çekirdek) görevi yapar. Havadaki su buharı bu çekirdek etrafında yoğunlaştığında yağmur damlası meydana gelir. Bu sebeple bahar yağmurları bol miktarda nitrat azotu taşır. Nitrat’ın yapısında bir azot ile üç oksijen atomu bulunduğundan ağır bir moleküldür. Bu ağırlık sayesinde yağmur damlaları hızla yeryüzüne iner. Şimşek çakmadığı zamanlarda yağan yağmurların çekirdeğinde ise daha hafif olan ve denizlerden kalkan sodyum, potasyum iyonları ile çöllerden rüzgârla gelen demir iyonları bulunur. “Size şimşeği göstererek hem korku hem ümit verir. Hem de yağmur yüklü ağır bulutlar oluşturur.”3 ayeti buna işaret ediyor olabilir.
İlkbaharda şimşek çakması daha çok görüldüğünden bu mevsimde yağan yağmurlar azotça zengindir ve bitkilerin büyüyüp gelişmesi için sıvı gübre niteliğindedir. Bu yağmurlar sadece bitkiler için değil bütün canlılar için canlandırıcı ve enerji verici özelliğe sahiptir. Şimşek çakması sırasında nitrat oluşumu dışında henüz bilmediğimiz birçok yararlı özelliğin yağmura yüklenmiş olması muhtemeldir. Belki de şimşekteki enerjinin bir kısmı yağmura geçmektedir. Yüce Kitabımız Kur’an bu hususa, “Allah’ın delillerinden biri de; kâh korku, kâh ümit vermek için size şimşeği göstermesi ve gökten bir su indirip ölmüş toprağa onunla hayat vermesidir. Elbette bunda aklını çalıştıranlar için ibretler vardır.”4 ayetiyle işaret eder.
Şimşek çakması ve peşinden gök gürlemesinin anlamsız bir ses olmadığı, yağmurun ise boş bir şıpıltı olmadığı, belki yeryüzündeki muhtaçlara “Müjde! Sizlere besleyici bir su gönderiliyor.” anlamında bir anons olduğu şu edebî cümlelerle ne güzel ifade edilmektedir: “Şimdi bulutlara bak! Yağmurun şıpıltıları manasız bir ses olmadığına ve şimşek ile gök gürlemesi boş bir gürültü olmadığına kat’i delil ise, hali bir boşlukta o acaibi icad etmek ve onlardan ab-ı hayat hükmündeki damlaları sağmak ve yeryüzündeki muhtaçlara ve müştaklara emzirmek gösteriyor ki, o şırıltı, o gürültü, gayet manidar ve hikmetdardır ki, bir Rabb-i Kerim’in emriyle müştaklara o yağmur bağırıyor ki, sizlere müjde, geliyoruz! Manasını ifade ederler.”5
Yağmur damlalarının yere düştüğünde çıkardığı şıp şıp sesleri insanı hiç rahatsız etmediği gibi insan ruhunu okşayan ve belki de tedavi eden bir yönü de vardır. Yağmurun toprakla izdivacından çıkan toprak kokusu da insanı çok rahatlatır. Yağmur yağarken pencerenizi açıp evinizi havalandırın ve derin bir nefes alarak bu kokuyu ciğerlerinize doldurun. Hatta çok kuvvetli yağmıyorsa dışarı çıkıp yağmur altında baş açık yürüyün. Bazı yörelerde Nisan ve Mayıs yağmurlarının saçları kuvvetlendirdiği de söylenir. Bahar yağmurlarının halk arasında ‘Ma-i Nisan’, ‘Ab-ı hayat’ ve ‘Rahmet’ gibi kelimelerle ifade edilmesi boşuna olmayıp semavi anlamlar yüklüdür. Yağmur yağıyor yerine ‘rahmet yağıyor’ demek suretiyle tabiata ve sebeplere değil, sebeplerin yaratıcısına gönderme yapılmaktadır. Kullandığımız dili hep bu şekilde kesretten vahdete yönlendirebilsek ne güzel olur. Öyle değil mi?
Kaynaklar:
1. Kocaçalışkan, İ. (2008). Bitki Fizyolojisi, Nobel Yayın, s. 89.
2. Kocaçalışkan, İ. (2006). Allelopati, Bizim Büro Basımevi, s. 107.
3. Ra’d suresi, 12. ayet.
4. Rum suresi, 24. ayet.
5. Nursi, B. S., Sözler, 33. söz, 20. pencere.