TR EN

Dil Seçin

Ara

Kâinattan Haberler

Terlemek, Sağlıklıdır!

Vücudumuzda her santimetrekarede yaklaşık 100 adet olacak şekilde 2,5 milyon ter bezi yerleştirilmiştir. Terleme, vücut sıcaklığının istenilen aralıkta kalması ve rahatlığının sağlanabilmesi için yapılan bir dengeleme faaliyetidir. Vücudun son derece sağlıklı bir tepkisidir. Sıcak bir yere girildiğinde ısı dengesini sağlamak için vücudun bazı mekanizmaları devreye sokulur ve termostat gibi çalıştırılan sistemle vücut sıcaklığımız dengelenir.

Normalde kokusuz olan ter, yağ bezlerinin salgısı ve cildimizde tabii olarak bulunan bakterilerin çeşitli şekillerde bir araya gelmesiyle kokulu hale gelir. İnsanlar genellikle kokusu sebebiyle terden şikayet eder. Hatta terlemeyi engellemeye çalışırlar. Oysaki terlemeyi engellemek için koltuk altına uygulanan kozmetik ürünler, ter bezleri açıklıklarının kapanmasına sebep olur. Bu da vücudumuzdan uzaklaştırılması gereken zararlı maddelerin içerde kalmasına ve vücudun zarar görmesine yol açar.

Ter kokularından kurtulmanın en sağlıklı yolu, sık sık yıkanmaktır. Ayrıca arka arkaya terleme durumlarında yıkanılmadığı zaman, ter ile dışarı atılan toksik maddeler, vücut tarafından tekrar geri emilir. Terlemek, bir savunma mekanizması olduğundan teri engellemeye çalışmak, bilhassa yaz aylarında güneş çarpması riskini arttırır.

 

 

Passiflore Çiçeği

İlgi çekici bir güzellikte olan Passiflore çiçeği, yaprakları üzerinde yer alan küçük iğneler sayesinde düşmanı olan tırtıllara karşı koyabilmektedir. Bu iğneler, yumurtadan çıkan tırtılların en ufak bir yer değiştirmesi halinde bedenlerine saplanır. Böylece, passiflore çiçeği, bu tırtıllar henüz doğup ona zarar vermeden önlemini almış olur.

 

 

Ay Mı Dünyanın, Dünya Mı Ayın Etrafında Dönüyor?

İkisi de birbirinin etrafında döner. Bu iki kütle, dünyanın yüzeyinin yaklaşık 1600 km. altındaki ortak bir ağırlık merkezinin yörüngesinde dönerler. Böylece, dünya üç farklı dönüş gerçekleştirir: Kendi ekseni etrafında, güneşin etrafında ve bu ağırlık merkezinin etrafında. Kafanız mı karıştı? Newton bile, ayın hareketi hakkında düşünmenin kendisinde baş ağrısına yol açtığını söylemişti.

 

 

Kalp Yarası Tamir Olur!

İlginç ama küçük zebra balıkları hasar görmüş kalplerini dışarıdan destek almadan büyük ölçüde tamir edebiliyorlar.

Araştırmacılar, zebra balıklarından bazılarının kalplerinin % 20’sini (karıncık bölgesinden) kesip suya bırakmışlar. Hayvanların bir hafta içinde normal biçimde yüzmeye başladıkları, 6 ay içinde de kalplerinin neredeyse tümüyle tamir edilmiş olduğunu gözlemlemişler.

Üstelik tamir süreci, sağlam hücrelerinin hacimsel olarak genişleyip yarayı kapatması biçiminde gerçekleşmiyor. Hasarlı kalp, tamamiyle yeni üretilen kalp hücreleriyle kapatılıyor. Araştırmacılar, yeni hücrelerin, normalde yaralanmadan sonra oluşan ve doku jenerasyonunu baskılayan fibrin bariyerini aşarak yarayı tamir ettiğini de gözlemlemişler.

İnsanlardaki kalp hastalıkları için de büyük bir açılım sağlayan bu bulgu, kainattaki hikmet ve kudret tecellilerine nihayet olmadığının en son delillerinden sadece biri.

 

 

Bir Kedi Gördüm Sanki!..

Fareler farklı kedileri kokularına göre birbirlerinden ayırt edebiliyor. Kedinin sadece kokusunu almak bile kobayları strese sokuyor. Kemirgenler kafeslerinin içindeki kutuya gizleniyor, hep yaptıkları gibi tüylerini temizlemek yerine her zamankinden daha sık dışkılıyorlar.

Sydney Üniversitesi’nden nörolog Lain McGregor ve ekibi fare kafesine bir kedi tasması astı. Araştırmacılar koku yayan tasmayı 20 dakika sonra kafesten çıkardı.

24 saatlik aralıklarla işlem tekrarlandı. Kafese konan nesne hep aynı kedinin kokusunu taşıyordu. Sonuç: fareler zamanla kokuya alıştı ve giderek bu “tehlikeli” cisme daha çok yaklaşmaya başladı. Araştırmacılar başka bir kedinin takmış olduğu tasmayla deneyi tekrarladığında durum değişiverdi. Kobaylar baştaki stres belirtilerini yeniden göstermeye başladı.

Bu da kemirgenlerin düşmanlarını tek tek kokularına göre ayırt edebildiğini gösteriyor. Sadece yaklaşmakta olan bir kediyi algılamakla kalmıyor, düşmanın tanıdık biri mi, yoksa “mahalleye yeni dadanmış” bir avcı mı olduğunu da anlıyorlar.

“Yeni” bir kedinin kokusunu ilk kez alan farelerin beyninde görece olarak çok sayıda bölge etkinleşiyor. Hayvanların beyinlerinden alınan kesitler bunu kanıtlıyor. Zira hayvanlar öldükten sonra bile en son hangi nöronların harekete geçmiş olduğu görülebiliyor. Boyayla kobayların sinir hücrelerinde bulunan, etkin duruma geçmiş hücrelerdeki c-foc genlerinin yoğunluğu belirleniyor.

 

 

“Burnumuzun ucundaki şeyi görmek, sürekli mücadele gerektirir.”

— George Orwel