Sabahları Aç Karnına Kur’an Tilaveti
Kur’an okumak ve namaz kılmak gibi dinin emirleri elbette ruhî ve maddî faydaları için yapılmaz. Bu ibadetler doğrudan doğruya Allah emrettiği için yapılır. Maksat ise Onu razı etmektir. Fakat bu durum, bu ibadetlerin aynı zamanda ruhen ve maddeten sağlığımıza olumlu katkılar sağladığını göz ardı etmemizi gerektirmiyor. Tıpkı sabahları erken saatte ve henüz kahvaltı yapmamış iken kılınan sabah namazının ardından alçak sesle okunan Kur’an’ın faydaları gibi.
Sabahları aç karnına ve yavaş sesle Kur’an okumak vücut ve ruh sağlığı bakımından hakikaten çok faydalıdır. Okurken insanın kafasının içinde titreşimler olur. Bunlar beyin için iyi bir masaj gibidir. Bu yüzden beyindeki damarlar çevresini daha iyi besler. Yavaş sesle ve münasip bir makamla Kur’an okumak, boğazdaki ses tellerini terbiye eder, kuvvetlendirir, bir nevi boğaz cimnastiği olur. Her gün bu suretle Kur’an okumaya alışanların sesleri, ihtiyarlıkta bile bozulmaz. Ruha ferahlık veren tesiri, beyne yakın olan hipofiz bezinin daha iyi işlemesine yardım eder. Diğer bezleri de, burası idare ettiği için böylece iç salgı muntazam bir hal alır. Sağlık üzerine iyileştirici bir tesir yapar. İnsanın karamsarlığı gider; vücut canlılık kazanır.
İnsanı yaratanla Kur’an’ı gönderen aynı zat olduğu için, vücut hassasiyetimize uygun olarak, çeşitli şifrelerle dolu olduğu yeni yeni anlaşılan Kur’an harflerini ahenk içinde indirmiş, kalp ve kafamıza maddi ve manevi yönden bitmez tükenmez bir nimetler hazinesi olarak hazırlamıştır.
***
Donmuş Kurbağa ve Hayat Mucizesi
Donma durumundaki bir canlı, ölümle burun burunadır. Ancak kurbağa hariç! Yaratılıştan kendisine verilmiş olan özelliği, donma anında bol miktarda glikoz üretebilmesidir. Sanki bir şeker hastası gibi kurbağanın kan şekeri seviyesi çok yüksek değerlere çıkar. Bazen bu seviyenin kurbağalarda 550 milimol/L ye kadar çıktığı olur. Bu değer, normalde kurbağalar için 1-5, insan vücudu içinse 4-5 mmol/ L’ dir.
Bu aşırı glikoz, normal durumlarda çok önemli sorunlara yol açar. Donmuş bir kurbağada ise, bu durum hücrelerden su çekilmesini önleyip büzülme olayını engeller. Kurbağanın hücre zarı glikoza karşı oldukça geçirgendir; böylece glikoz kolayca hücrelere girer. Vücutta yüksek miktarda bulunan glikoz donma sıcaklığını düşürür; bu sayede hayvanın vücut içi sıvısının çok az bir bölümü soğukta buz haline gelir. Araştırmacılar glikozun donmuş hücreleri de besleyebildiğini bulmuşlardır. Glikoz vücudun doğal yakıtı olmasının yanında üre sentezi gibi pek çok metabolik reaksiyonu da durdurur; bu sayede hücrenin değişik besin kaynakları çabuk tükenmez.
***
“Şimdi bana, ektiğinizi haber verin.
Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz?
Dileseydik onu kuru bir çöp yapardık da şaşar kalırdınız.”
(Kaf Suresi, 63-65)
***
Beynin Merkezi Ruhtur
Diyelim ki göz bir cismin fotoğrafını getirdi. Aynı şeyin sesi çıktı, kulak da o sesi getirdi. Kokusu da vardı, o da burun yoluyla beyne getirildi. Bunu değerlendirmek için bir nokta olacaktır ki, bütün bu kompüterize sistemden gelen bu değerlerle bir hüküm verebilsin. İşte beyinde böyle bir merkez yoktur. Ya ne vardır? Bütün bu gelen hadiseler netice itibariyle beynin belli köşelerindeki arşivlerdir. Bu arşivlerin başına geçecek bir müdür bunları açıp değerlendirecektir. İşte, ruh dediğimiz varlığın inisiyatifi buradan başlar. Bu kartları alır, önüne koyar, hükmünü müdür verir. Yoksa ne beynin hücreleri ne de kimyası, böyle bir mekanizmayı fiziğin ve kimyanın sınırlı imkânlarıyla hücrede gerçekleştiremez.
***
Bir Tahta Parçasından Yüzlerce Kilo Tatlı
Bir adamın bir gramlık tahta parçasından yüzlerce kilo tatlı imal ettiğini duysak, dünyaya ilan ederiz. Bu işi nasıl yaptığını keşfetmek o hadiseye duyduğumuz ilgiyi azaltmaz. Bilâkis ustanın marifetine hayranlığımızı artırır.
Bir incir çekirdeğinden koca bir incir ağacıyla binler meyveyi çıkaran, maddesi bir olan atom parçacıklarından kâinatı ve içindeki canlı cansız mahlûkatı yaratan bir Kudret Sahibi’ne karşı insan nasıl bigane kalabilir? Muhteşem bir kanunu keşfedip, Kanun Koyucu’yu nasıl görmezlikten gelebilir?
***
Bunları Biliyor musunuz?
• Bir nefes yaklaşık beş saniye sürer; iki saniye soluk alırken, üç saniye de soluk verirken geçer.
• Bazı sinirler acı sinyallerini saatte yaklaşık bir kilometre hızla iletirler. Bu hızda bir sinyal omuriliğe yaklaşık bir saniye içinde ulaşır.
• Yutulan bir şeyin mideye inmesi 4-8 saniye alır. Midedeki kalış süresi ise 4 saate kadar uzayabilir.
• Her dakika beyne yaklaşık bir litre kan gider.
• Yatıştırıcı bir hap alındıktan 20 ila 90 saat sonra vücut tarafından tesirsiz hale getirilir.
• Derideki kan akışı, vücut ısısını ayarlar. Dışarısı serin olduğunda, derideki kan akışı dakikada yaklaşık yarım litredir. Dışarısı ılık olduğu zaman ise, vücudu serinletmek için kan akışı dakikada yaklaşık üç litreye çıkar.