TR EN

Dil Seçin

Ara

Ekonomi Kuralları, Gezegenin Kurallarıyla Çatışıyor!

Ekonominin birinci kuralı, “büyümek”tir, sonsuza dek büyümek! Şirketler büyür. Milli ekonomiler her yıl belli bir yüzdeyle büyümeye ihtiyaç duyar. İnsanlar daha fazlasını istemeli, daha fazla üretmeli, daha fazla kazanmalı ve daha fazla harcamalıdır.

Gezegenin birinci kuralı ise, “kanaat”tır. Sadece ihtiyacın kadarı, daha fazlası değil! İhtiyacın kadar toprak, ihtiyacın kadar su, ihtiyacın kadar güneş ışığı sana yeter. Yeryüzündeki doğan her canlı, tabiatına uygun derecede büyür ve sonra bu büyüme durur. Gezegen daha fazla büyümez, ama daha iyi hale gelir. Yaratılmış bütün mahluklar öğrenir, olgunlaşır, kabiliyetleri çeşitlenir, ilginç güzellikler sergilemeye başlar, ama bunların hepsini belli bir sınırı aşmadan yapar; mutlak bir çerçeve içinde yaşar gider. Sen de öyle yap.

 

Ekonominin ikinci kuralı, sonuna kadar “mücadele etmek”tir. Ekonomi için rakip önemli değildir. Eğer yeryüzüyle mücadele etmen gerekiyorsa, onunla da mücadele et. İyi bir rakip, performansı artırır çünkü. Başarılı bir rekabetin ödülü, büyümektir. Rakiplerini tek tek yener, onları yersen, başkalarını da yenebilecek enerji ve motivasyona sahip olursun.

Gezegenin ikinci kuralı, “mücadeleyi belli sınırlar içinde tutmak”tır. Mücadelenin hedefi, bir başkasını bütünüyle ortadan kaldırmak değildir. Sadece ihtiyaç duyulan miktar alınır. Eğer mümkünse, rekabet yerine işbirliği tercih edilir. Biri ötekini döller, biri ötekine sığınak olur. Büyükler küçükler için sağlam yapılar kurar. Ötekinin beslenmesine izin verir, bölgesini onunla paylaşır. Bazı mükemmel işler rekabetten ortaya çıkarsa da, bazıları da işbirliğinde çıkar. Unutma, bir savaşta değilsin, bir topluluk içindesin.

 

Ekonominin üçüncü kuralı, “Hızlı tüket!”tir. Tamir etmek için canını sıkma. Bir şeyi ne kadar çabuk üzerinden çıkarırsan, o kadar çabuk yenisini satın alırsın. Böyle yaparsan, milli hasılayı da yükseltmiş olursun. Bıktığın şeyleri, at gitsin. Onları bir daha göremeyeceğin ve işe yaramayacakları bir yere at. Daha fazlasını üretmek için yeryüzünün kaynaklarını ve enerjilerini gasp et.

Bir ormanı otuz yılda traş edemiyorsan, biraz tembel hareket ediyorsun demektir. Yerin altından petrolü çıkar ve hemen yak. İnsanların para kazanabilecekleri istihdam imkânları icat et, böylece daha fazla satın alıp daha çabuk çöpe atarlar.

Yeryüzünün üçüncü kuralı ise: “Acele etme!” Biraz yavaş hareket et.

Toprağın, ormanların, mercanların, dağların ne kadar uzun bir zaman içinde oluştuğunu düşün. Bazen yüzyıllar bazen bin yıllar gerekiyor. O yüzden, yeryüzünün bir unsuru üzerinde işlem yaparken, onun ne kadar zamanda oluştuğunu hesaba kat. Üzerinde işlem yaptıktan sonra da, bir başka canlının yaşamasına ya da beslenmesine faydalı olacak şekilde bırak. Yüzyıllar içinde meydana gelen bir ormanı otuz yılda bitiriyorsan, ağaç diksen bile yeni bir ormanı birkaç yüz yıl sonra görebilirsin. Bunu unutma ve tüketme hızını oluşma hızına göre ayarlamaya dikkat et.

 

Ekonominin dördüncü kuralı: “Geleceği önemseme!” Basit bir hesap yap. Bugünün iki lirası, 10 yıl sonra bir lira değerine düşer. Sen şimdi sahip olduğun parayı çevre kirliliğini hesap etmeden, kâr getirecek şekilde yatırıma dönüştürmeye bak. Yatırımın hemen paraya tahvil edilebilir cinsten olsun.

Gezegenin buna cevabı: “Tam bir saçmalık!” Para, satın almaya değecek bir şey varsa değerlidir. Yeryüzü ve onun kaynakları 10 yıl sonra iki katına çıkmayacak. Paranın değeri 10 yıl sonra iki katına çıkabilir, ama toprağın kimyasını bozmuşsan, suyu kirletmişsen, hayvanları yok etmişsen, dünyayı çirkin bir yer haline getirmişsen, paranın daha değerli olması neye yarar ki?

Gezegenin dördüncü kuralı, “geleceği bağışlamak”tır. Verimli toprağın bir bölümünü her yıl dinlendir, nadasa bırak. Her şeyini genç kuşakların beslenmesine sarf et. Senden sonraki kuşağa, asla senden önceki kuşağın sana verdiklerinden daha azını verme.

 

Ekonominin beşinci kuralı: “Bir şey parasal açıdan anlamlı geliyorsa, onu hemen yap!”

Yeryüzünün beşinci kuralı: Para ölçülerinin, bazı insanların öteki insanlar üzerinde nispeten daha güçlü olmasında  başka bir anlamı yoktur. Paranın gücü iklimin, okyanusların gücüyle kıyaslandığında hiçbir öneme sahip değildir. Atmosferi oluşturan, yeryüzünde meydana gelen doğal çöpleri tekrar kulanıma sokan, üç milyar yıldır varolan tek hücreli organizmalar karşısında paranın ne gibi bir değeri olabilir?

Modern ekonomi şunun şurası 200 yıldır var. Ekonominin tek hücreli organizmalara sıfır değeri vermesi, ekonominin “değer” hakkında hiçbir şey bilmediğinin en çarpıcı delilidir.

 

Ekonominin altıncı kuralı, “Acele et, mücadele et, tatminsiz ol!”dur. İnsanoğlunun kalıcı koşulu, kıtlıktır. Kıtlıktan kurtulmanın tek çıkış yolu, biriktirmek ve istiflemektir. Bunun sonucunda başkaları daha azıyla yetinmek zorunda kalacaktır. Ama üzülme, senin yapabileceğin başka bir şey yok. Kaynakların kısıtlı olması senin suçun değil.

Gezegenin kuralı ise: “Mutlu ol!” Üzerinde yaşadığın, eğer sen onu bozmazsan, kendi kendini sürdürebilecek bollukta, inanılmaz güzellikte bir dünyadır. Onu hisset, onu tad, onu tefekkür et.

Eğer mücadele etmeye bir an ara verir, gözlerini kaldırıp yeryüzünün güzelliklerine bakarsan, tüm ihtişamıyla etrafında raks eden bir dünya görürsün. İşte o andan itibaren, şu gezegende çok fazla şeye ihtiyacın olmadığını anlayabilirsin. Yeryüzü sana ihtiyacın kadarını her zaman verir. Para üzerinde hırsla hesap yapmadığın müddetçe, herkese yetecek kadarı var bu dünyada.

— Donella Meadows, Dartmouth College’de çevre araştırmaları profesörü.