TR EN

Dil Seçin

Ara

Kendini Tutanların Bayramı

Türkçe’mizdeki “oruç tutmak” ne güzel tabir. “Oruç”un Arapça’daki aslı ‘savm’. Lügatte ‘imsak’ anlamı verilir. Yine “tutmak, zaptetmek, zaptı rapt altına almak” manalarına gelir.

Soru şu: Oruç bizi mi tutar, biz orucu mu tutarız? Bizim orucu tutuyoruz. Bir yere kadar doğru. Ama asıl doğru şu: Biz orucu, oruç bizi tutsun diye tutarız.

“Kendini tutma” meselesi önemli. İnsanın başına ne gelirse “kendini tutamadığı” için gelir. Günahlar hep kendini tutamamaktan… Her caninin cinayeti kendini tutamamaktan. İnsan dilini tutamadığında kırıyor ve kırılıyor. Elini tutamadığında kırıyor, döküyor. Kendini tutamadığında, kendini kaybediyor… Kendini tutamadığında, hakim olamıyor, mahkum oluyor. Nefis atının sırtında duramıyor, aksine nefis atı onun sırtına biniyor. İçgüdülerini dizginleyemiyor, onların esiri oluyor. Atla süvari yer değiştiriyor: Adam atın sırtında değil, at adamın sırtında oluyor.

Kendini tutmak zor iş. Oruç bizi işte bu zor işe hazırlıyor. Tuttuğumuzu sandığımız oruç, aslında bize kendimizi tutmayı öğretiyor. Yeme ve içme, şehvet güdülerimizi denetim altına almamızı kolaylaştırıyor, öğretiyor. 

Kendilerini denetleyemeyen insanların nasıl yoldan çıktığını biliyoruz. Bu sebeple oruç tutmak kendini tutmaktır. Kişi orucu ne kadar tutarsa, oruç da kişiyi o kadar tutar. 

Ramazana elveda diyoruz ama, Ramazanla gelen vahiy kalbimizde, hayatımızda… Onu geride bırakmak yok… Ona tâbi olacağız, kesintisiz bütün bir ömürde… O zaman ömür Ramazan bereketi kazanacak, Cennete layık bir kıymet alacak. İşte bayramı o zaman bayram olacak.