Senin kalbinden sürgün oldum ilkin
Bütün sürgünlerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği
— Sezai Karakoç
Hayat, suyun akıp gittiği yerdedir; uzaklardan akıp gelmiş suyun dokunuşlarıyla ıslanmış bir toprağın elementlerini kendine geçiren fide bize hayatı söyler. Ve su çekilmişse bir yerden, hayat da kısa bir süre sonra orada biter; toprak kurur, renk sarıya döner, yüzü ölüme dönük bir akış başlar.
Biz bir su gibi akarız başkasına. İlk önce isimlerimizle dokunuruz insanlara. Her isim bir hayata işaret ettiği için, isimlerimizden sonra hayatımızın ışıkları düşer üzerlerine. Hayatımız ve iç evresine vakıf olduğumuz başka hayat, birlikte, bir başka hayatın kahramanı olurlar.
İsmimiz bir hafızaya düşmüşse, arkasından hayatımız oraya sokulmuşsa ve hikayemiz de orada kendine bir yer açmışsa, biz tek kişi olmaktan çıkarız. Artık sadece kendimizde değil, başkasında da yaşamaya başlarız. İçimize doğan ve orada büyüyen her şey, isim ve hikayemizin yaşadığı yer ve insanlara da sıçramıştır.
Hafızasına ismimizi düşüren, hikayemize kalbinin kapılarını açan insan için önemli hale gelişimiz, varlığımıza bir işaret olur. Çünkü artık o insanda yerimiz var; yanına gittiğimizde çoğaldığını hissediyor, kendisinden ayrıldığımızda içinde bir boşluk duyuyor. İsmimizin tekrarlandığı o yer varlığımızın altını çizer devamlı. İsmimiz ona bir şey hatırlatır, yanında bulunuşumuz ile olmayışımız arasın da bir fark yaşar.
Kendilerine aktığımız isimlerde başlattığımız kımıltılar, ya da kalplerimizde yeri olan isimlerin bize taşıdığı renkler, ikisi de hayata, yani diriliğe işaret olur. Biz birbirimizde yaşamaya başlarız; kökümüz bizde derinleşirken, dallarımız başkalarında çiçek açar.
Ve bizi iki tür ölüm bekler. Varlığımızın yükünü taşıyan biyolojimizin bir sebeple çöküşü, hayata gözlerimizi kapatışımız, ölümün birinci ve bilinen türüdür. Ölümümüzün üzerinden günler ve yıllar geçtikçe, bir hatıraya dönüşen varlığımızın rengi solar, sonra da yerimizi başka renkler alır. Ancak geride bu tür ölümün siliciliğini alt edecek eserler bırakmışsak, insanlarda yaşamaya devam ederiz.
Demem o ki, bu tür ölümün dayanılır tarafı vardır.
Diğer ölüm şekli, yani en acısı olanı ise, insanların hayatından çekilmektir. Girdiğimiz kalplerden ve hafızalardan silinmemiz, varlığımızın ölümü anlamı
Milattan Önce 3200 yılı, yazının icadı nedeniyle, “tarihin başlangıcı” olarak kabul edilir.… Çok şey dışımızda olup bitiyor. Oluşumunda sözümüzün geçmediği, gücümüzün yetmediği çok şey...… Hastanenin önünde karşılaştılar. Yüzü sapsarı olmuştu. Elleri titriyor, dudakları kederden asık bir… (Rüştü Bey, Fikret Bey’in yakın arkadaşı Kenan’ın babasıydı. Fikret Bey’in son ziyaretinde… (Rüştü bey Fikret Bey’in yakın arkadaşı Kenan’ın babasıydı. Onun cenaze namazını kılmak… “Fikret Bey, arkadaşı Kenan’ın babasının vefatı dolayısıyla taziye süresince ona arkadaşlık etmişti.…
İmkânın Sınırlarını Görmek İçin İmkânsızı Denemek
Cemreler Düşerken... / Deneme
Ölüm Yolunda Eğlenme - 1 / Kaybolan ‘Yok’ Değildir / Deneme-Hikaye
Ölüm Yolunda Eğlenme - 2 / Öleceğini Bilmek / Deneme-Hikâye
Ölüm Yolunda Eğlenme - 3 / Zaman Nehri / Deneme-Hikâye
Ölüm Yolunda Eğlenme - 4 / Ruhu Düşünmek / Deneme-Hikâye