TR EN

Dil Seçin

Ara

Yediveren

Yediveren

SÖZÜN ÖZÜ

Sözü gıybet olacaksa insanın, susması altındır.

 

***

 

KALP SAĞLIĞI İÇİN…

İnsanın beden sağlığı gibi, ruh ve kalp sağlığı da önemli. Peygamber Efendimiz (asm) bunun için korku ve ümit dengesini tavsiye ediyor. Aşırı korku hali, sonunda insanı ümitsizliğe itip pes ettirdiği gibi; aşırı ümit hali de ‘herşey tamam, hiç tehlike yok’ zannıyla insanı aldatıyor.

Hz. Ömer (ra) “Sadece bir kişi cehenneme gidecek denilse o ben miyim diye korkarım; yalnızca bir kişi cennete alınacak dense o ben miyim diye ümitlenirim.” sözüyle bu dengeyi ifade etmiş.

Şöyle bir benzetme de yapabiliriz: korku ve ümit de tansiyon gibi, yükseği de düşüğü de zararlı; dengede kaldığında faydalı… İki aşırı uç da sonuçta insanı, nefsinin ve şeytanın tehlikelerine açık hale getiriyor; her iki hayatını tehdit ediyor.

 

***

 

SINAV AYNI, SORULAR AYNI

Karun’u, Firavun’u herkes az çok duymuştur. Biri hazinelerle, diğeri de mülk ve kudretle imtihan olmuşlardı. Fakat bilindiği gibi onlar herşeyin yaratıcısı olarak mülkün gerçek sahibine itaat yerine benlik dava ettiler; Karun, “Ben bu hazineleri kendim kazandım.” diyerek, Firavun ise kudret ve mülkü sahiplenip tanrılık iddia ederek sınavı kaybettiler.

Burada asıl mesele aslında bizim de aynı sorulara muhatap olmamız. Tamam bizim hazinelerimiz olmayabilir. Ama cebimizdeki para için “Bunu ben kazandım.” diyerek sahipleniyor muyuz, yoksa helale harama dikkat edip şükredici mi oluyoruz? Ya da bizim Firavun gibi mülkümüz ve kölelerimiz yok, ama bizim de sermaye olarak verilmiş hayatımız ve kölelerimiz hükmünde duygularımız ve organlarımız var. Onları “Benim hayatım, benim duygularım, benim organlarım.. istediğim gibi yaşarım, kimse karışamaz.” diyerek sahipleniyor muyuz, yoksa bizi yaratıp bu hale kadar terbiye eden Rabbimizin rızasını gözeterek mi kullanıyoruz?..

Görüldüğü gibi aynı sınav, aynı sorular; değişen yalnız sorulardaki malzemeler. Demek ki başkası için ahkam kesmeyi bırakıp, kendi sınavımıza bakmalıyız. Çünkü sınav şu an bizim için devam ediyor ve vaktimiz sınırlı…

 

***

 

SORUMLU KİM?

“Şeytanın adımlarını takip etmeyin.” buyuruluyor ayeti kerimede. Şeytanın ilk adımı neydi isyan etmeden önce? O adım onu nerelere götürdü? Bu adım kibir mi, gaflet mi, kendini kusursuz ve daha hayırlı bilmek mi?.. Belki de bunların hepsini mıknatıs gibi kendine çeken bir cehaletti; daha da doğrusu ‘marifetullah’ cehaletiydi.

Rabbini yeterince tanımıyordu iblis. Belki de ilahi kaynaktan kesin bilgi ile değil, kendine göre tanıyordu ve bu da yetersiz ve mesnetsiz bir tanıma idi. Onu itaate sevkedecek, emir dinlemeyi kabul ettirecek bir bilgi değildi. Öyle görünüyor ki, imanı onu kibirden, gafletten, isyandan, haddini bilmezlikten koruyacak bir bilgiye, yani ‘marifetullaha’ dayanmıyordu…