TR EN

Dil Seçin

Ara

Yediveren

Yediveren

TUTUNACAK DAL OLMAK

Çocuk yetiştirmek her ebeveynin dertli olduğu bir konu. Hz. Ali (ks), “Çocuklarınızı kendi yaşadığınız zamana göre değil, onların yaşayacakları zamana göre yetiştirin.” buyuruyor. Bunun ne kadar doğru bir tespit olduğu açık. Fakat kendi zamanını anlamayan, o zamanın tehlikelerini ve fayda sağlayacak imkânlarını göremeyen bir insan, çocuğunun yaşayacağı zamanı ve onun her türlü şartlarını nasıl tasavvur edecek ve evladını ona nasıl hazırlayacak?..

Asıl önemli olan şu ki; düğüm anne babanın kendisinde çözülüyor. Çünkü yaşamayan, yaşamayı öğretemiyor; sevmeyen, sevmeyi öğretemiyor; fark etmeyen, tefekkür etmeyi öğretemiyor; kul olmayan, kul olmayı öğretemiyor.

Sel gibi akan şu hayat nehrinde, çocuklar anne babalarına tutunacaklar ki akıntıya kapılmasınlar. Öyleyse anne ve baba ayaklarını kulluk zeminine iyi basmalı…

 

***

 

GERÇEK KİŞİSEL GELİŞİM 

“Nefsini ıslah etmeyen başkasını ıslah edemez.” sözü sıkça tekrar edilen hakikatli bir sözdür. Fakat bu söz genelde nefsin kulağıyla dinlenir ve, “Nasıl olsa nefsimi ıslah etmemişim, başkalarına da yapacağım bir şey yok.” diye tembelliğe bahane edilir.

Aslında bunu farklı da düşünebiliriz: Bediüzzaman Hazretleri, “İnsanın her ferdinde bir cemaati mükellefin bulunur.” tespitini yapar. Yani insan her duygusu ve organıyla Rabbinin emirlerine itaat etmekle sorumludur; başka bir ifadeyle insan tek bir fert iken, pek çok duygu ve organlarıyla bir cemaat gibidir. Bu noktadan hareketle insan, kendi bünyesindeki bu cemaati terbiye edip disiplin altına almak işine önce nefsinden başlamalı; diğer duygularını da bundan sonra kulluk çerçevesine oturtmaya çalışmalı. Yoksa nefsini ıslah etmeyen, başka duygularını da ıslah edemez.

 

***

 

BAZI ÖLÜMLER NİÇİN ÇOK ETKİLER?

İnsan genelde olumsuz gördükleri şeyleri kendileri hakkında görmezden gelir; kendini hariç görür. Mesela ölen birisini görse kendi üzerine alınmaz; hatırlatan birşey oldu mu hemen konudan uzaklaşmaya çalışır.

Ancak dünya ölümlüdür, bunu da insana bir şekilde dokundurur. Peki ölüm ne zaman dokunur insana?

Dediğimiz gibi kendisi hakkında ölümü düşünmeyen insan, kendince ölümü ve dolayısıyla sıkıntılı konuları atlatmış olur. Fakat insanın sevdiği, hayran olup ve ideal insan olarak gördüğü birisi hayattan göçtüğünde, ölüm işte o zaman daha etkili dokunur insana. Kendi ölümü hakkında konuyu kapatabilen, yok sayabilen insan burada kaçacak yer bulamaz. Çünkü şimdi kaçtığı ölüm, onun ileride hayal ettiği yerde bile vardır. Herzaman başka bir yerlerde varsaydığı ölüm, tam da yolunun üstündedir. Herhalde bazı insanların ölümleri bu sebeple insanları daha çok etkiler.

 

***

 

DÜNYADA VE CENNETTE LEZZET

Rabbimiz hikmetiyle bu dünyada lezzeti ihtiyaca bağlamış. İnsan bu sebeple ihtiyacı kadar lezzet alıyor; ihtiyaç bitti mi lezzet de bitiyor. Açken zevkle yenilen yemekten, doyunca lezzet alınamıyor. İlk başta alınan zevk ve lezzet gitgide azalıyor; hatta ihtiyacı geçerse tam aksi sıkıntı ve azap veriyor.

Fakat Cennette lezzet ihtiyaca değil, İlahi kereme bağlı. Çünkü Allah (cc) cennetin mükafat yeri olduğunu bildiriyor. Rabbimizin lütfu, keremi, fazlı ve ihsanı sonsuz ve kesintisiz olduğu için de cennette lütfa erenlerin aldıkları lezzet azalmıyor, eksilmiyor, sönmüyor, her seferinde ilk anki lezzeti tattırıyor Rabbimiz… Yolumuz oraya çıkacak şekilde yaşamak duasıyla…