TR EN

Dil Seçin

Ara

Bağırsak Kurtları Kansere Çare Olabilir Mi?

İnsanda yaşayan parazitlerin en yaygın olanı bağırsakta yaşayan 'yuvarlak solucan'dır (Ascaris lumbricoides).

Bilim ve fennin zirvelere doğru gittiği çağımızda, insanoğlunun bir çok problemine ait çözümün, bizlere hadsiz nimetleri veren Rabbimiz tarafından tabiatta nakşedildiği anlaşılmaktadır. Kâinatta ilmek ilmek şifrelerle nakşedilen bu ayetler ve deliller, yapılan araştırmalar ile okundukça yüz yüze olduğumuz problemlerin pek çoğu çözülebilecektir. Nitekim, insanlar için imkânsız gibi görünen bir çok olay, günümüzde sıradan hadiseler haline gelmiştir.

İnsanda yaşayan parazitlerin en yaygın olanı bağırsakta yaşayan 'yuvarlak solucan'dır (Ascaris lumbricoides). Dünya nüfusunun dörtte birinde yani yaklaşık 1,5 milyar insanda bu parazit vardır. Ergin haldeki bu bağırsak solucanı, ince bağırsaklarda yaşar ve sindirim sistemi bozukluklarına, bağırsak tıkanmalarına sebep olur. Buradan vücudun değişik organlarına göç ederek peritonit, karaciğer ve safra yolları yangısı ve tıkanmalarına, vücutta alerjik reaksiyonlar ile iştah bozukluklarına yol açar. Larva şekilleri ise, akciğerlerde pnömoni (zatürre)ye sebep olabilmektedir. 

Toprakta bulunan parazit yumurtaları doğrudan temas ile ya da yumurta bulaşmış iyi yıkanmamış eller ve yiyecekler vasıtasıyla insan vücuduna bulaşabilir. Bu durum, bize Sevgili Peygamberimizin (sav) yemeklerden önce el yıkama sünnetinin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.

Bağırsak solucanının hayat serüveni

Midenin asidik ortamında bağırsak paraziti yumurtasının canlılığını sürdürmesi oldukça zordur. Bu sebeple bunların yumurtası oldukça sağlam yapıda yaratılmıştır ve dayanıklılığı artırmak için dış kabuğu kitin denilen bir madde ile kaplanmıştır. Bu özelliği sayesinde midenin sindirici ve asidik ortamından etkilenmeden ince barsağın duedonum bölümüne geçer. Yumurta burada gelişimini sürdürerek larva (kurtçuk) formuna gelir ve bağırsak duvarına yerleşir. Buradan kan yoluyla kalp ve akciğerlere taşınır. 

Larvalar akciğerlerde alveol adı verilen hava keseciklerine girer ve buradan bronşlara, trakeye ve yutağa gelirler ve tekrar yutularak mideye geçerler. Mideden ince bağırsağa geçtiklerinde, ergin fert haline gelirler. Ergin dişi parazit 0,5 mm boyundadır ve ince bağırsakta 25-27 milyon yumurta yapabilecek kapasitededir. Erkek fertler bunlara göre daha kısadır.

 

Oksijenle yirmi beş bin kat daha güçlü bağlanma

İnce bağırsağın nemli ve ılıman ortamı parazitin beslenmesi ve büyümesi için oldukça elverişlidir. Ancak, vücudumuzda bunların ince bağırsağa yerleşmesini önleyen mekanizmalar da yaratılmıştır. Parazitin vücudumuza yerleşebilmesi için bu önleyici mekanizmalarla başa çıkması şarttır.

İnsan vücuduna solunum yoluyla çok miktarda oksijen girişi olmaktadır. Hücre metabolizması için mutlaka gerekli olan oksijen molekülü aynı zamanda aşındırma etkisine sahiptir. Bu yönüyle oksijen molekülü bağırsak kurdu için potansiyel bir tehlikedir ve ölümüne sebep olabilir. Diğer taraftan bu parazit türü oksijeni ortamdan arındıran bir mekanizma ile donatılmıştır. Bu mekanizma, parazitin bağırsağa yerleşmesi için, kendisine bahşedilmiş çok önemli bir silahtır. Bu silah, hemoglobin molekülüdür.

Pek çoğumuzun bildiği gibi hemoglobin, oksijen ile kolayca birleşip ayrılabilme özelliği sebebiyle insanlarda ve memeli hayvanlarda dokulara oksijen taşıyan önemli bir moleküldür ve kanda bulunur. Bağırsak parazitindeki bu hemoglobin molekülü, oksijen ile çok sıkı bir bağ yapmıştır. Öyle ki, bu solucan hemoglobini insan hemoglobininden 25.000 defa daha fazla kuvvetle oksijen molekülünü tutma özelliğine sahiptir. Bu hususiyet oksijen molekülünün bağırsak paraziti üzerindeki öldürücü etkisini ortadan kaldırılması bakımından çok önemlidir. Zira, Rabbimizin burada en ince gaye ve maksatları gözettiği aşikârdır.

Kansere çare olabilir mi?

Parazitler, üzerinde ya da içinde yaşadıkları canlının (konak) savunma sistemini alt edebildikleri oranda o canlıya yerleşebilirler. İnsan ve bir çok memeli hayvan türü parazitlere karşı etkili bir savunma sistemi ile donatılmıştır.

Bağırsak parazitini bekleyen ikinci tehlike ise, sindirilerek yok edilmedir. Bu tehlikeye karşı barsak paraziti kitin bir tabaka ile örtülmüştür ve bu protein tabaka iç içe geçmiş üçlü sarmal bir yapıda yaratılmıştır. Bu yapı, kitin tabakaya çok büyük bir dayanıklılık sağlamaktadır. Hatta dağcıların kullandıkları ipler de bu şekilde üretilmiş olup, çok ince olmalarına rağmen oldukça dayanıklıdır.

Ascaris'in salgıladığı nötralize edici maddeler de, sindirim enzimlerinin etkisini ortadan kaldırmaktadır. Böylece parazit, insan bağırsağına yerleşebilmektedir.

Yapılan araştırmalar Ascaris'te yaratılan hemoglobin molekülünün kanser tedavisi için bir umut olabileceğini göstermektedir. Çünkü, kanserli hücreler de beslenip, çoğalabilmek için normal hücreler gibi oksijene ihtiyaç duymaktadır. Eğer kanserli hücreler oksijenden mahrum bırakılabilirse, öleceklerdir. Ascaris'teki hemoglobin hangi özelliği sebebiyle oksijeni çok güçlü bir şekilde tutma özelliğine sahip olabilmektedir? Bu ve benzeri soruların cevabı bulunduğu gün, sentetik olarak üretilecek Ascaris hemoglobinine benzer moleküller kanserli hücrelere verildiğinde, onları oksijensiz bırakarak öldürülmeleri mümkün olabilecektir. 

Tabiat eczahanesinde şifrelenmiş olan bu ilaçlardan faydalanmak ise insanoğlunun gayretine bağlıdır.

 

Kaynaklar:

1. Özcel, M.A. (2007). Özçel'in Tıbbi parazit hastalıkları. Türkiye Parazitoloji Derneği Yayınları, No: 22, İzmir. 928s.

2. Simmons, A. (2010). Encyclopedia of adaptations in the natural world. Greenwqqd Press, USA. 202pp.