TR EN

Dil Seçin

Ara

Adam Olmak

Adam Olmak

Onların seslerinin, nefeslerinin, gülücüklerinin şenlendirmediği evleri düşünün... Boş bir kâğıt, nakışsız bir halı, çinisiz bir cami...

 

Onların seslerinin, nefeslerinin, gülücüklerinin şenlendirmediği evleri düşünün... Boş bir kâğıt, nakışsız bir halı, çinisiz bir cami... Dallarında bülbüllerin şakımadığı salkım söğüt... Bir anlam ifade eder miydi?

Yüce Yaratıcımız vermeseydi bu nimetleri, yerlerini ne ile doldurabilirdik? Hele çocuklarımız. Onlar, ilahi iltifatın tecessüm etmiş şeklidir. Altınlar, mücevherler yavrularımızın kılını bile satın almaya yetmez.

Onların varlığıyla günlerimiz bayram, yuvamız cennet oldu. Yokluğuyla da hayatımız zindan.

Çocuklarımızdan, o kanatsız meleklerden söz ediyoruz. Onlar, bizim en nadide goncalarımız, baharlar getiren çiçeklerimiz. Onlar solmamalı.

Adam, köpeğiyle oynaşıyormuş. Ona şakalar yapıyor, oynamasına yardımcı oluyormuş.

Oğlunun gözünden kaçmamış bu toleranslı hareket.

“Babacığım,” demiş çocuk, “niçin bana böyle anlayışlı davranmıyorsun, zaman zaman azarlıyorsun? Oysa köpeğin her hareketini hoş görüyorsun.”

Gün görmüş yaşlı adam cevap vermiş:

“Onun adam olmasını istemiyorum da ondan…”

Büyüklerimizin, anne, baba ve öğretmenlerimizin uyarılarını dikkate almalıyız. Sonsuz bir özgürlük, ölçüsüz bir serbestlik iyi sonuçlar vermeyecektir.

Mutluluğun, başarının zirvesine yürüyen, elbette yokuşlarda ter dökecektir. Mısır’a sultan olmak için Yusuf (as) gibi ‘kuyu’da çile çekmek, kurtuluşa ermek için İbrahim (as) misali ‘ateş’te pişmek lazımdır.

Burada biricik yavrularımıza bir uyarım var:

Büyüklerinin ikazlarını, tembihlerini yabana atmayın. Zira onlar, sizin iyiliğiniz için çırpınıyor. Ara sıra size kızsalar da... Onlar, sizin ‘adam’ olmanızı istiyorlar.