TR EN

Dil Seçin

Ara

Karıncaların Yardımlaşmasından Bizim Payımıza Ne Düşüyor?

Karıncalar çalışkanlığı ile bizlere hep örnek olmuşlardır. Bu küçük cüsseli canlıların çalışkanlıklarının yanında başka hünerleri de göze çarpmaktadır. Bir kısım araştırmalar karıncaların yüksek yardımlaşma, paylaşma ve dayanışma duygularına sahip olduklarını ortaya koymaktadır. Karıncalar yuva içinde veya dışında aç kalmış arkadaşlarına rastladıklarında, kursaklarında taşıdıkları besinin bir kısmını ihtiyaç sahibi arkadaşlarının boğazına boşaltırlar. Daha sonra paylaşmanın verdiği huzur ile oradan ayrılırlar.

Diğer bir araştırmaya göre, karıncalar geçtikleri yerlere özel bir koku bırakıp diğer karıncaların bu kokuyu takip ederek besine ulaşmalarını sağlarlar. Karıncaların bilgi vermede ayrımcılık yapmıyor olmaları ilginçtir. Yayılan koku bölgeye yakın tüm karıncalar tarafından algılanabilmektedir. Güven ve huzura muhtaç olan günümüz insanının bu davranıştan elbette ki alması gereken dersler bulunacaktır.

İnsanoğlu yarınını düşünen ve planlayan bir canlı, ancak yardımlaşma konusunda gerçekten zafiyetleri var. Yardımlaşma yeteneğini kaybeden toplumlar önce anarşi ile tanışır, daha sonra da birlik ve beraberliklerini kaybederler. Burada en fazla rastlanan sorun kişilerin yaptığı yardımları yeterli görmeleri ve “benden ancak bu kadar” demeleridir. “Daha ne yapabilirim? Elimden daha ne gelebilir?” şeklinde yardımlaşma arzu ve heyecanı yerine, “daha ne yapacaktık ki!” gibi savunmalar göze çarpar. Belki de en kötü olanı, işi tamamen devlete havale ederek “vergi ödüyorum ya!” demeleridir.

İslâm coğrafyasında yardımlaşma bir duygu olmanın ötesine taşınmış, kutsal bir görev bilinci olarak yerleşmiştir. Bu coğrafyada yaşayan insanlar vergi ödemeyi yardımlaşmada yeterli bir ölçü olarak görmemişler, zekât ve sadaka gibi müesseselerle toplumlarını yardımlaşma konusunda sürekli dinamik tutmuşlardır. Ramazan ve kurban bayramları öncesi yardımlaşmalar zirveye ulaşmaktadır. Zengin ile fakirin, ihtiyaç sahibi ile yardım edenin birlikte kutladıkları bayramlardaki sevinçler yardımsever karıncaların sevinciyle eşdeğerdir. Nerede o eski bayramlar diyen yaşlılarımıza aldırmayın. Belki bizim çocuklarımız da ihtiyarladıklarında aynı şeyleri söyleyecekler. Çocuklukta bayramlar bir başkadır zaten, gördükleri her paylaşmayı karıncalardaki kadar katıksız bilirler. Bizler şimdi doyasıya yaşatalım o sevinçleri çocuklarımıza, yaşatalım ki gelecek günler bizim olsun.

Bu coğrafyada yardımlaşma o denli kutsal bir görev kabul edilmiş ki, sadece zengin insanlara mahsus olmanın ötesine taşınmış ve adeta yardımlaşma bir kültür olarak insanların ortak değeri halini almıştır. Güler yüzle selam vermek, bir çocuğun başını okşamak, çöpleri uygun yere götürmek, yaralı bir insanı en kısa zamanda hastaneye taşımak ya da kısacası hayatı paylaşmak, bir başkasıyla duygudaş olmak... Bu konularda karıncalar yine uç noktalarda. Karşılaşan iki karınca antenlerini tokuşturarak selamlaşmaktadırlar. Temizlik hastası canlılardır bunlar. Buldukları çöpü vakit geçirmeden dışarıya taşırlar, yuvalarının önüne değil çöplüğe kadar her defasında götürürler.

Yaralı bir arkadaşını taşıyan karınca geldi aklıma, çocukluğumda ne çok eziyet etmiştim ona. Bilirim yağmur yağmadan önce karıncalar hızla yuvalarına koşarlar, görevli karınca yuvanın kapısını kapatmadan önce içeri girmek zorundadırlar. Onların o telaşlı gidişlerini izlemeyi çok severdim. Bir defasında karıncanın sırtında başka bir karıncayı taşıdığını görmüştüm. Biraz daha yaklaştığımda sırtındakinin yaralı bir karınca olduğunu fark ettim. Mükemmel bir davranış dedim. Aslında karıncalar çok güçlü hayvanlar, kendi ağırlığının on katını rahatlıkla kaldırabilirler. Bu iki karıncanın arasına girilebilir mi diye merak etmiştim. Gidecekleri yolun önüne etraftan topladığım çalı çırpıları atmaya başladım. Zavallı karıncalar bir yandan yağmurun tehdidiyle bir yandan benim muzurluğumla baş etmek zorunda kalmışlardı. Her defasında yollarına koyduğum engelleri artırıyordum. Ama nafile, karınca arkadaşını bırakacak gibi değildi. Bu hayvancağızı o kadar yordum ki, artık arkadaşını bırakması an meselesi, sanki hareketleri biraz yavaşlıyor gibiydi, ancak o da ne! Karınca arkadaşını bırakır gibi yapıyor, gövdesi yere değer değmez tekrar yeni bir yüklenme ile sırtına alıyordu. Bu karıncalar ayrılacak gibi değildi, ben de artık inadımdan vazgeçtim, önlerine koyduğum engelleri kaldırmaya başladım. Yalnızca kendi koyduğum çöpleri değil onlara engel olabilecek bütün çöpleri temizledim. Onlar da yuvalarına girdiler.

Bugün o yıllarıma dönüp baktığımda, anlıyorum ki, karıncalar çalışkan, yardımsever, paylaşımcı varlıklar olmanın yanında aynı zamanda birer öğretmenlermiş. Ben onlardan farkında olmadan ne çok şey öğrenmişim.