TR EN

Dil Seçin

Ara

Gençler Soruyor: Sosyal Fobi İle İlgili Bir Soru

Doktor Şifa

Ben bir üniversite öğrencisiyim. Benim sorunum, topluluk karşısında rahat konuşamamam. Derslerde sınıf içinde sunum yapma ödevi verildiği zaman çok heyecanlanıyorum. Kendimi büyük bir yük altına girmiş gibi hissediyorum. Ne kadar heyecanlanmak istemesem de, tahtaya kalktığım anda kalp atışlarım hemen hızlanıyor ve söylemeyi tasarladığım her şey buhar olup uçuyor. Kendimi aptal gibi hissetmeye başlıyorum. Acaba bu konuda bana yardımcı olabilir misiniz? Şimdiden teşekkür ederim.

 

Cevap: “Endişe Etme, Çözümü Var!”

Sevgili genç arkadaşım, bahsettiğin bu sorun, pek çok gencin sorunu aynı zamanda. Psikolojik olarak ifadesi ‘sosyal fobi’. Yani sosyal ortamlardan aşırı korkmak anlamına geliyor. Özellikle topluluk karşısında konuşmacı olarak çıkıp da bütün gözler sana çevrildiğinde seni kıskıvrak yakalayan “kaçma psikolojisi” bu fobinin bir sonucu.

En başta bilmen gereken şu ki, sosyal fobinin oluşmasında pek çok etken söz konusu olabilir. Onların başında da, çocukluk ve gençlik yaşantıları geliyor. Özellikle çocukluk yıllarında anne babası tarafından maalesef yeterince dinlenilmeyen, insan olarak değer verilmeyen ve tercihlerine saygı gösterilmeyen çocukların ileriki yıllarda tipik bir sosyal fobik olma olasılığı çok yüksektir. Yine, gençlik yıllarında arkadaş grubu içinde önemsenmeyen ve kenara itilen gençler içe kapanma eğilimi gösterirler. Bu içe kapanma, beraberinde bir özgüven azalımı ve nihayet sosyal fobiyi sonuç verebilir. Yani, sosyal fobinin özünde şahsiyetin çevre aktörleri (ebeveyn, arkadaş grubu, öğretmen vs) tarafından incitilmesi yatar.

Genellikle sosyal fobi, ilk zamanlar belirgin biçimde fark edilmez. Ama ne zaman ki genç, yetişkin sayılacağı yaşlara gelir ve bir topluluğa karşı tek başına kendisini ifade etme ya da belli bir konuyu anlatma mecburiyetiyle karşı karşıya kalır, işte o zaman sosyal fobi “Ben buradayım!” diye alarm vermeye başlar.

Sosyal fobi, çoğu psikoloğun halk arasında uyandırdığı yanlış izlenim gibi, insandan sökülüp atılamaz bir psikolojik rahatsızlık kesinlikle değildir. Bu konuda için rahat olsun. Çeşitli sebeplerle veya çeşitli sebeplerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkan sosyal fobi, bu sebepler üzerine çalışılırsa ortadan kaldırılabilir. Yalnız burada en önemli görev, sosyal fobiden mustarip olan kişiye, yani sana düşmektedir.

Bu noktada ‘kendi üzerine düşünme’ yeteneğini biraz çalıştırman gerekiyor. Evvelâ geçmişinle barışman lazım. Yani geçmişte yaşadıkların konusunda kendini affetmelisin. Çünkü o olayların yaşanması sadece sana bağlı değildi. Başta annen-baban olmak üzere pek çok kişiye bağlıydı. Olanlarda, hele çocukluk yıllarında yaşadığın olaylarda senin sorumluluğun neredeyse hiç yoktu. Dolayısıyla geçmişinle ilgili kendini aşırı suçlamayı bırak artık. Yaşananları, yaşanılan zamanda bırakmayı öğren. Ha bire, geçmişten bugüne kendine acı ve üzüntü verici hesaplar çıkarıp durma. Emin ol, bunu başardığında kendini çok daha rahat hissedeceksin.

İkinci olarak, mükemmeliyetçi yanınla biraz mücadele etmen gerekiyor. Topluluk karşısında konuşma, zaman içinde geliştirilebilecek bir yetenektir. Hiç kimse, ilk tecrübesinde mükemmel bir performans ortaya koyamaz topluluğa karşı. Bir konuyu bilmek ile o konuyu bir topluluğa anlatmak arasında büyük bir fark vardır. Bildiğim şeyi niye anlatamıyorum diye kendini suçlayıp durma. Bu ikisi arasındaki fark, zamanla ve tecrübeyle kapanır. Televizyonda ya da orada burada gördüğün güzel konuşan insanlar, önemli bir tecrübenin sonucunda o noktaya gelmiş kişilerdir. Sen de şahsiyetime zarar gelecek ve küçük düşeceğim endişesiyle topluluktan kaçma ki bu konuda mesafe alabilesin.

Ayrıca şunu unutma: Hepimiz insanız, hata yaparız. Hata yapa yapa daha iyisini yapar hale geliriz. O bakımdan dil sürçmelerini, ifade bozukluklarını göze alarak “bismillah” de ve konuşmaya başla.

Toparlarsak, sosyal fobinin ilacı, kişinin dengeli ve kendisiyle barışık bir şahsiyet geliştirmesidir. Geçmişinle bunun için barışman gerekiyor. Ve yine şimdi ve geleceğinle de barışman, bunun için gerekli. Geleceğinle barışmanın yoluna gelince, sana anlamlı gelecek bir hedef sahibi olmandır. Eskilerin “gaye-yi hayal” dediği bu hedef, seni kendinle ilgili duyguların etrafında dönüp durmaktan alıkoyar. Senin önüne bir yol çizer ve seni yola koyar. Yola koyulmuş biri ise, kendi olmayı başarmış birisidir. Yani kendisiyle barışıktır.

Şahsiyetini bu kıvama getirdiğinde, heyecan ve duygularını topluluk karşısında dahi kontrol altında tutmayı başaracağını da müjdelemek isterim. Bu noktadan sonra geriye bir tek şey kalıyor: Dersten önce anlatacağın konuya iyi hazırlanmayı ihmal etmemek!