KELİLE VE DİMNE
Kanuni Sultan Süleyman zamanında, Salih oğlu Alâaddin isimli bir mütercim, yirmi yıl çalışarak Kelile ve Dimne’nin tercümesini bitirmişti. Kelile ve Dimne, dilimize ilk çevrildiği zamanlarda Hümayunnâme ismiyle meşhur olmuştu. Bu kitap, eğitim ve ahlâk bakımından hayat dersleriyle dolu olan bir eserdi.
Salihoğlu Alâaddin de böyle güzel bir eserin tercümesini bitirmiş olmanın sevincini yaşıyordu. Ayrıca, o zamanın âdeti gereği, kitabını büyük makam sahibi birisine sunarak, taltif edilmeyi umuyordu. Bu ümitle aldı kitabını, Sadrazam Lütfü Paşa’ya götürdü. Lütfü Paşa, hakkında bilgi aldığı bu eseri eline bile almadan:
“Be akılsız adam!” dedi. “İşin yoktu da hayvan ağzından düzülmüş masallarla mı uğraştın. Ayağa mesh nasıl verilir, orucu neler bozar, bunları araştırıp bir risale yazsaydın ya, karga ağzından hikmet dinlemek bana gerekmez!” diyerek onu kovdu.
Ne demişler, devletleri insanlar kurarlar ve yine insanlar yıkarlarmış. Hayatın gerçeklerini anlamayanlar, hele bir de söz sahibi konumdalarsa, o zaman eyvahlar o toplumun geleceğine... Böyleleri çoğaldığında ise, atılan her adım ileriye değil, çöküşe sürükleyen bir hareket oluyordu. Demek ki, Osmanlı’yı yıkan anlayışın kökleri tâ o zamanlara varıyormuş.
***
ŞAİRE ÖDÜL
Selçuk Hükümdarı I. Keykavus, iki beyitlik bir kaside sunan bir şaire, o zamanın parasıyla tam 7.200 dinar ödül vermişti.
***
OYUN
İşte kelimelerin zamanla nasıl anlam değiştirdiğine dair iki ilginç örnek:
Şimdilerde eğlencelik işler için ‘oyun’ kelimesini kullanırız. Fakat eski Türkler, şaman âyinlerine ‘oyun’ derlermiş.
Geyik kelimesi ise, bütün dört ayaklı hayvanları ifade edermiş. Eski kitapların kullandığı ‘geyik’ kelimesi ‘av hayvanı’ anlamına gelirmiş.
***
GEZİCİ HASTAHANELER
Büyük Selçuklularda olduğu gibi, Anadolu Selçuklularında da, develer üzerinde taşınan gezici ordu hastaneleri varmış. Bu dört ayaklı hastaneler, zavallı hastaların ayaklarına kadar şifa götürürlermiş.
***
KÖLELİKTEN SULTANLIĞA
Bir Türk tarafından kurulan ilk Müslüman devlet, 868 yılında, Mısır’da kurulmuş olan Tolonlu Devleti’dir. Bu devletin kurucusu olan Tolon Bey, çok gariptir ki, 816 yılında Bağdat’taki Halifelik Sarayına köle olarak getirilmiştir.
***
MEVLÂNÂ
Mevlânâ Celâleddin Rûmî’nin bugünkü Türkçe’de tam karşılığı, “Efendimiz Anadolulu Celâleddin”dir.
***
“Bir delinin akıllıya boyun eğdiği görülmemiştir. Ancak tarih delilere baş eğmiş akıllılarla doludur. ”
— Cemil Sena Ongun