TR EN

Dil Seçin

Ara

Bakteriler Yardımlaşıyor: Biyogaz Üretimi

Bakteriler Yardımlaşıyor: Biyogaz Üretimi

Bakteriler, insanların, hayvanların ve bitkilerin düşmanları mıdır? Yani onlar yalnızca hastalık taşıyan küçük, görülmeyen varlıklar mıdır?

Bakteriler, tabiatta yaşayan, boyları mikronlarla ölçülen küçük canlılardır. Oksijenli ortamda yaşayanları olduğu gibi oksijensiz ortamda yaşayanları da vardır. Çok sıcakta, volkanik yerlerde yaşayanlar, buzullarda yaşayanlar olduğu gibi asitli ortamda yaşayanlar, hatta radyasyonlu ortamda yaşayanları da vardır. Her ortamda ve fiziki şartlarda yaşayan küçük canlılardır bunlar.

Peki bakteriler, insanların, hayvanların ve bitkilerin düşmanları mıdır? Yani onlar yalnızca hastalık taşıyan küçük, görülmeyen varlıklar mıdır?

Elbette öyle olanları da vardır ama yaygın kanaatin aksine onlarsız bir hayat asla mümkün değildir. Mesela insan vücudunda faydalı mikroplar son yıllarda keşfedilmiştir. Buna verilen isim ”Bağırsak mikrobiyotası”dır; trilyonlarca bakteriden oluşur ve ağırlığı ise 1,5-2 kilogramı bulur.

İnsanlar ve hayvanlar yaşamak için beslenmek zorundadırlar. Alınan gıdaların bir kısmı da dışkı olarak tabiata atılır. Bizim için atık olan maddeler bakteriler için bir gıdadır. Bu atık maddeler karbonhidrat, yağ ve protein gibi kompleks maddelerdir. Bunlar ilk önce “Hidroliz bakterileri” için bir gıdadır, onları alırlar ve daha küçük parçalara ayırırlar:

Karbonhidratlar: glikoz, pentoz ve heksoza; Proteinler: polipeptid ve aminoasitlere; Yağlar ise: alkoller, asitler ve hidrojene dönüştürülür.

İkinci sırada “Asit üreten bakteriler” vardır ve organik moleküller; valerik asit, bütirik asit, propiyonik asit ve asetik asit gibi organik asitler ile metanola dönüştürülür. Çözünmüş karbonhidratlar; etanol, H2 ve CO2’e, amino asitler; süksinik asit ve H2’e, yağ asitleri ise asetat ve H2’e dönüşmektedir.

Artık sıra, beklemekte olan “Metan üreten bakteriler”e gelmiştir. Organik asitler, H2 ve asetat, metan oluşturan mikroorganizmalar tarafından kullanılır ve biyogaza dönüştürülür. Bu aşamada üretilen metanın %70’i asetat kullanan metan bakterileri tarafından asetatın dekarboksilasyonu ile geriye kalanı ise hidrojen kullanan metan bakterileri tarafından CO2’in indirgenme reaksiyonları ile oluşmaktadır. Bu 3 tip bakteri olmadan ve işbirliği halinde çalışmadan metan gazı ortaya çıkmaz.

Anaerobik parçalanma sonucu, %50-80 CH4 (metan) ve %20-50 CO2 (karbondioksit) ve çok az miktarlarda hidrojen, karbonmonoksit, azot, oksijen ve hidrojen sülfür gibi içeren gaz karışımı oluşmaktadır. Biyolojik yolla üretilen bu gaz biyogaz olarak tanımlanmaktadır.

Bataklıkların dibindeki ölü bitkisel ve hayvansal maddeler de mikroplar tarafından aynı işleme tâbi tutulur. Bu kabarcıklar metan (CH4), karbondioksit (CO2) ve hidrojen (H2) gazlarıdır. Tabiattaki bakterileri gözleyen insanlar onları kullanarak neler yapılabileceğini düşünmüşler ve sonunda gerek evsel gerekse hayvansal ve endüstriyel atıklardan enerji elde etmeyi başarmışlardır. Geçmişte çöp diye ve belediyelerin başına dert olan evsel ve endüstriyel atıklar artık biyogaz üretim tesislerine, oradan da elektrik enerji santrallerine dönüşmüştür.

28 Nisan 1993 yılında Ümraniye Hekimbaşı çöplünde biriken metan gazı patlaması sonucu 27 kişi ölmüş, 12 kişi de kaybolmuştu, kaybolan 12 kişinin cesedi ise bulunamamıştı. Artık o günler geride kaldı. Belediyeler şimdi, hayvan besi çiftliklerinin, tavuk çiftliklerinin atıklarından metan gazı elde edip oradan da elektrik üretiyorlar.

Cansız elementleri bitkilerin yardımına, bitkileri hayvanların yardımına ve yine bitkileri ve hayvanları insanların yardımına koşturan kim ise, bakterileri de birbirinin yardımına koşturan, onları birer memur olarak kullanan, çalıştıran da odur. Bunu da ancak her şeyi yaratan ve belli işlerde çalıştıran Allah (cc) yapabilir.

Evrendeki işleyişi görüp kendisine verilen aklı kullanıp ondan elektrik üretmesini başaran da yeryüzüne gönderilen bu zamanın bir halifesidir. İnsanı yaratıp ona yeryüzüne halife olacak yeteneği veren de O’dur.

“Seni yeryüzünde halife (yönetici) tayin ettik” (Sâd suresi, 26)