TR EN

Dil Seçin

Ara

Göz

Göz

Geçenlerde gözlerinden operasyon geçirdiğini haber aldığım bir arkadaşımı ziyarete gittim. Konuşurken bir sözü dikkatimi çekti: “Ben hayatımın telaşına kısa bir mola verdim” demişti. Merakımı gidermek için sorunca hastalandığı sırada yaşadığı etkileyici bir olayı anlattı:

Biliyorsunuz ben diyabet hastasıyım. Yeme içmeme, yaşantıma, çok dikkat etmem gerekiyor. Bunu bana doktorların söylemesine bile gerek yok. Ama kendimi ve sağlığımı iş hayatının koşturmaları ve çeşitli telaşelerle yitirmeye başlamışım. Şeker hastalığımın ilerlediğini vücudumda birkaç belirtiyle hissetsem de aynı alışkanlıklarla koşuşturmaya devam ettim. Ancak bir gün iş yerinde otururken sanki elektrikler kesilir gibi oldu ve o an göremez oldum. Bu ani durum karşısında panikleyip seslenmeye başladım. Fakat o an etrafımda kimseler yoktu. El yordamıyla masanın üzerindeki telefonu bulup rastgele bir numara çevirdim. Yakın arkadaşlarımdan birini aramışım. Halimi panikle ve çaresizlik içinde bir heyecanla anlattım. Arkadaşım nasıl bir şok yaşadıysa ben konuşmamı bitirmeden telefonu kapattı.

Artık benim için zaman geçmiyordu. Hiçbir şey göremiyordum. Yapageldiğim şeylerin hiçbir anlamı ve değeri kalmamıştı. Daha az önce ne çok planlarım ve yapacaklarım varken şimdi dünya telaşımın tümü şekil değiştirmişti, tek bir şey düşünüyordum artık.

Galiba yarım saat geçmişti ki arkadaşım geldi. Alelacele beni arabasına oturtarak yakındaki bir hastaneye götürdü. Acilde yapılan muayene sonunda doktor, şeker hastalığımın gözlerime vurduğunu ama bir operasyonla gözlerimin tekrar açılacağını söyledi. Bu arada ailem de gelmişti.

Ve beni operasyon öncesi bir odaya aldılar. Anladığım kadarıyla burası bir bekleme odasıydı. Az sonra hemşireler yanıma başka bir hasta daha getirdiler. Sesinden, konuşmasından anladığım kadarıyla yaşlı bir teyze idi. Bana “Evladım senin neyin var?” diye sordu. Kısaca anlattım. Teyze halimi anladı ve beni rahatlatmak için olsa gerek sorular soruyor ve beni konuşturuyordu. Hemşirelerin sesleri de geliyordu; konuşmalarından operasyon zamanımın yaklaştığını anlıyordum. Bu sırada yanımdaki teyzenin son sorusu ve sözleri beni tam kalbimden vurdu:

“Evladım sen hiç okur musun?”

“Evet teyze okumayı çok severim.”

“Ne okursun?”

“Dergi, kitap, gazete hatta elime geçen el ilanları ve broşürleri dahi okurum.”

“Peki Kur’an okur musun?”

“Çok uzun zaman oldu okuyamadım.”

“E oğlum; eğer Kur’an okumuyorsan görmesen de olur.”

Bu cümle beni öyle etkiledi ki, zaten sarsılmış olan dünyam ve koşuşturmalarım bir hiç olup gitti gözümde. Hızla akan hayatıma âdeta el freni çektirmişti.

Derin mi derin bir sessizlik…

Ve geldiler, beni operasyona götürdüler.

O teyzenin yüzünü hiç görmedim. Ama o içten sözleriyle, zaten enkaz haline gelmiş olan sanal dünyamdan çekip çıkardı ve kendi hayatıma gerçekçi bir nazarla bakmamı sağladı. O sözüyle hayatıma gerçekten anlam katacak olanı görmemi sağladı: “Eğer Kur’an okumuyorsan görmesen de olur.”

Bu acı bir söz idi. İlaç gibi acı. Ama elhamdülillah şifa oldu.

Şimdi az da olsa görüyorum ve elimden Kur’an’ı bırakmıyorum. Tanımadığım, görmediğim, bilmediğim o teyzeme dua ediyorum.

Söylediği samimi bir cümleyle kalp gözümün açılmasına vesile oldu; yaşadığım dünyanın sanal ve yalan olduğunu görmemi sağladı.

İşte böyle, ben artık hayatımın o bitmeyen telaşına dur dedim.