TR EN

Dil Seçin

Ara

En Pahalı Muz

En Pahalı Muz

Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Miami şehrinde düzenlenen Art Basel Sanat Festivali kapsamında sergilenen ve sadece “duvara bantlanmış bir muzdan” oluşan ve “Komedi” adını alan sanat eseri 120 bin dolara satıldı.

“Eğer, gayet mebzuliyetle (bolluk ve ucuzlukla)

elimize geçen şu sanatlı meyveler

Vâhid-i Ehad’in (her şeyin tek sahibi olan Allah’ın) malı olmazsa,

bütün dünyayı verseydik bir tek narı yiyemezdik.”

— Bediüzzaman

 

Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Miami şehrinde düzenlenen Art Basel Sanat Festivali kapsamında sergilenen ve sadece “duvara bantlanmış bir muzdan” oluşan ve “Komedi” adını alan sanat eseri 120 bin dolara satıldı.

İtalyan sanatçı Maurizio Cattelan tarafından yapılan ve post-modern bir sanat eseri olarak yorumlanan bantlı muz, Miami’deki bir süpermarketten alınan bir adet muz ve 15 santim uzunluğunda bir koli bandından ibaretti. Söz konusu eserin fonu ise sadece beyaz bir duvar.

Perrotin Uluslararası Sanat Galerisi yetkilileri eserin festivalin daha ilk gününde alıcı bulduğunu açıkladı. Galeriye katılan birçok kişi söz konusu esere yoğun ilgi gösterip fotoğraf çekerken, bazı sosyal medya kullanıcıları viral olan yanı kısa sürede yayılan eseri ‘entelektüel bir facia’ olarak niteledi. Pek çok kimse de ‘dünyanın en pahalı muzu’ olarak yorumladı.

Sanat eserini satın alan müşteriye eserle birlikte orijinallik sertifikası da verildi. Hatta eserin yeni sahipleri, çürüme halinde, gerekli gördükleri takdirde, muzu değiştirebilme hakkını da elde ettiler. Duvara bantlanmış muz eseri sergide sanatseverlerle buluşurken, aynı sergide eserlerini sergileyen David Datuna adlı başka bir sanatçı, esere yaklaşarak duvara bantlı muzu yerinden çıkartarak yedi.

Sanatçı Datuna yaptığı eylemin aslında bir ‘performans sanatı’ olduğunu ileri sürdü ve buna ‘Aç Sanatçı’ adını verdi. Bantlı muz eserini yapan sanatçı Maurizio Cattelan’ın eserlerini sevdiğini ve yediği eseri ise çok lezzetli bulduğunu söyledi. Galeri görevlileri Datuna’ya çok kızsa da yerine yeni bir muz duvara bantlanarak soruna çözüm bulmak zor olmadı. Kısa sürede bütün dünyada çeşitli yerel ürünler ve meyveler duvara bantlanarak reklamı yapıldı.

Bütün yaşananlar ‘sanatın sonunun geldiği’ tezini güçlendirirken aslında ortaya koyulan şey, 1915 yılında bir pisuvarı yani tuvalet taşını imzalayarak sanat eseri diye bir sergiye koyan Duchamp’ın başlattığı aykırı yaklaşımın günümüze bir yansıması. Dadaizm ve Kavramsal sanat olarak da adlandırılan bu yaklaşım, antik çağdan beri kabul edilen estetik ve güzellik anlayışını yıkmaya çalışırken yeni fikirlere ve tartışmalara kapı açıyor. Acaba gerçekten de sanat öldü mü?

Buraya kadar olayın medyada yapılan sanat haberlerini özetledik. Gelelim hakikate:

Gerçekte bir sanatçı, daha önce dünyada hiç örneği olmayan bir meyvenin ilk örneğini yapmış olsaydı acaba kaça satardı?

İlahi bir sanat eseri olan birbirinden güzel ve harika meyveleri bazen orman ve tabiat ortamından bedavaya veya pazarlardan çok ucuza kilo kilo alırken bunların gerçek değerini hiç düşündük mü?

Sorumsuzca tükettiğimiz, hatta israf ettiğimiz binlerce nimet gibi havayı, suyu, ekmeği, meyve ve sebzeleri, dünyaya gelir gelmez İlahi ikram olarak gözümüz önünde buluyoruz. Eğer bu nimetleri insanlar kendileri üretmek zorunda kalsaydı acaba fiyatları ne olurdu?

Hatta bu meyve ve sebzeleri pazarda, markette satanlara bir fiyat ödüyoruz; acaba asıl mal sahibi olan sanatkâr yaratıcısı, bunlar için ne fiyat istiyor hiç aklımıza geliyor mu?

Sorular bu şekilde devam ettikçe hakikate biraz daha yaklaşıyoruz. Bütün bu yiyecekler evrimleşerek bizim ağzımızın tadına, burnumuzun koku almasına, gözümüzün hoşuna gidecek renk ve biçim tasarımına, vücudumuzun ve sağlığımızın yararına olacak vitamin ve gıda ile dolması hep tesadüf veya evrim olabilir mi?

Hep isabet edene, hiç tesadüf denir mi?