TR EN

Dil Seçin

Ara

Balık Avı Yasağı

Balık Avı Yasağı

Mülk sahibi Allah’tır, dolayısı ile istediği yasağı koyar ve istediği şekilde imtihana tâbi tutar.

Araf Suresi 163. ayette şöyle buyurulur: “(Ey Muhammed!) Onlara, deniz kıyısında bulunan kent halkının durumunu sor. Hani onlar Cumartesi (yasağı) konusunda haddi aşıyorlardı. Zira tatil yaptıkları Cumartesi günü balıklar onlara akın akın geliyor, tatil yapmadıkları (diğer) günlerde ise gelmiyorlardı. İşte onları yoldan çıkmaları sebebiyle böyle imtihan ediyorduk.”

Evet, madem mülk sahibi Allah’tır ve bizi imtihan ediyor, bağlılığımızın derecesini ölçüyor. Dolayısı ile istediği yasağı koyar ve istediği şekilde imtihana tâbi tutar. Bize de belli bir gün değil her zaman domuz eti yeme yasağı getirmiş ve öyle imtihan ediyor. Bizler de emre uydukça kazanıyoruz…

Elbette merhameti bol Yüce Rabbimizin her emrinde mutlaka bizim için faydalar bulunduğu da bir gerçektir. Ayrıca kutsal kitabımız sadece belli bir asrın insanlarına değil, tüm asırlardaki insanlara hitap ediyor. Bundan dolayı balık avı yasağı ile ilgili yukarıdaki ayet, sadece tarihî bir hadiseyi bize bildirmiyor; ‘av yasağına’ dikkatimizi çekiyor. Bu hadiseyi anlatmakla belki de bize balık av yasaklarına uymanın önemini anlatıyor, uyulması gerektiğini bildiriyor.

İsterseniz balık avının ve av yasaklarının önemini inceleyelim, sonra da balık avı yasağı ile ilgili ayetten alınabilecek dersi tekrar düşünelim.

 

Balık avcılığının ve av yasaklarının önemi

İnsanları kahvehanelerden çıkarmanın, kötü alışkanlıklardan kurtarmanın, doğa sevgisi aşılamanın, sağlıklı kılmanın en kestirme yollarından birisidir balık avcılığıdır. Dağlardan şırıl şırıl akan bir derenin veya ormanlar içinde masmavi bir gölün kıyısında oturup, doyabilecek kadar balık yakalamak her insan için tarifsiz bir zevk ve arzudur. Akarsu ve göl kıyılarında yürümek, ormanların tarayıp temizlediği havayı solumak, en güzel nağme olan su sesini dinlemek, mavi ve yeşilin tonlarını seyretmek ruha gıda, bedene ise şifadır. Oltaya takılan balığı kaçırmadan almaya çalışmak ise tüm dertleri, hatta dünyayı bile unutturur insana.

Halk sağlığının korunması, gençlerin zararlı alışkanlıklardan uzaklaştırılması için bazı ülkelerde özel yetiştirilen balıklar akarsu, göl ve göletlere bırakılıyor, amatör ve sportif balıkçılık özellikle teşvik ediliyor. Zirai alanların sulanması, içme suyu temini, taşkınların önlenmesi ve elektrik üretilmesi amaçları için ülkemizde de onlarca göl ve gölet inşa edilmekte, buralar balıklandırılmakta amatör ve sportif balıkçılığın yaygınlaşması istenmektedir.

Ancak halkımız özellikle balık avlama zamanı konusunda eğitimsizdir. Bundan dolayı da ülkemizde av yasaklarına yeterince uyulmuyor. Denetimler yetersiz kalıyor ve yasak avcılığın önüne geçilemiyor. Böyle olunca da ülkemiz sularında balık azalıyor, sularımız verimsiz hale geliyor. Bu sebepten halkımızın amatör ve sportif balıkçılığa ilgisi yeterli derecede sağlanamıyor. Çünkü saatlerce oturup bir tane bile balık yakalayamamak zevkten ziyade işkence ve strese dönüşüyor. Sularımızda bol balık olması ile ancak amatör ve sportif balıkçılık yaygınlaştırılabilir. Halk, balık tutmanın zevkini yaşarsa derelere, çaylara, göl kenarlarına daha çok gidebilir. Sularımızda bol balık olması için özellikle yasak dönemlerde avlanma yapılmamalı, balık avı yasaklarına titizlikle uyulmalıdır.

Dünyada avlanan su ürünleri miktarı resmî kayıtlara göre yaklaşık 90 milyon tondur. Bunun yanında resmî kayıtlara girmeyen miktar da azımsanmayacak kadar fazladır. Bu kadar zengin, yenilenebilir su kaynaklarının, sürdürülebilir idaresi ise oldukça önemlidir. Özellikle av araç ve yöntemlerinin gelişmesi, aşırı avcılığı beraberinde getirmiş ve sular verimsizleşmiştir. Günümüzde doğal su kaynaklarının korunması ve verimli kullanımının sağlanmasın en iyi yöntemlerden birisi ise av yasaklarıdır.

Balıkların avlanma yasağı üreme dönemleridir. Bu dönemde balık avlamakla tam bir çevre katliamı yapılmaktadır. Üreme dönemindeki balık sığ sulara girerek yumurta bırakır. Balık sığ suda yumurta dökmekle meşgul olduğundan yakalanması çok kolaydır. Kolay olan tercih edilmekte ve özellikle kırsal kesimlerde bu dönemde çok fazla balık yakalanmaktadır.

 

 

Yasak niçin önemlidir?

Yasak dönemde balık yakalamak geleceğin milyonlarca balığını imha etmek demektir. Mesela 10 kg ağırlığındaki bir sazan yaklaşık üç milyon yumurta bırakır. Aynı balığın yasak dönem dışında yakalanması ile hem milyonlarca balığa yaşam hakkı verilecek, hem de sular daha verimli hale gelecektir.

Av yasağı döneminde balıkların besin değeri çok düşüktür. Çünkü balıklar vücut ağırlığının yaklaşık üçte biri kadar yumurta üretirler. Yumurta gelişimi için gerekli protein, yağ, vitamin ve mineraller ise vücudun diğer yerlerinden karşılanır. Dolayısı ile avlanmasının yasak olduğu üreme döneminde balığın et kalitesi çok düşer. Oysa aynı balık birkaç ay sonra yakalanmış olsa protein, yağ, mineral ve vitamin oranları daha yüksek ve kaliteli balık eti yenmiş olacaktır.

Av yasağı döneminde balıkların omega 3 yağ asitleri oranı da düşüktür. Bilindiği gibi balıklarda bulunan bu faydalı yağ asitleri kalp damar hastalıkları başta olmak üzere birçok hastalığa şifadır. İşte avlanma yasağı olduğu dönemde yakalanan balıktan beklenen fayda da görülemez. Hâlbuki aynı balık yasak dönem dışında yakalansa daha etkili, şifa ve tedavi vesilesi olacaktır. İşte bütün bu gerekçelerden dolayı balık avı yasaklarına uymak öncelikle bizim menfaatimizedir.

Günümüzde bile birçok insan balık av yasaklarının hikmetlerini bilemeyebilir, önemini anlayamayabilir. Hele Peygamberimiz döneminde yaşayan insanlara balık av yasaklarının gerekçeleri anlatılsaydı muhtemelen hiç anlayamazlardı. İşte merhametli Rabbimiz böyle önemli bir konuyu imtihan vesilesi yaparak her asır insanlarının anlayabileceği tarzda anlatmış. Kur’an-ı Kerîm tüm asırlardaki insanlara hitap ediyor. İlgili ayetin bu asra bakan ve bu asır insanlarına da dolaylı mesajları var. Bu ayet, balık av yasaklarının önemine ve bunlara uyulması gerektiğine de işaret ediyor diye anlaşılabilir.