KULAKSIZ DUYAN SANATKÂR
Beethoven, genç yaşta duyma yeteneğini kaybederek sağır olunca, sağır bir piyanistin konserlerine itibar edilmeyeceğinden korkarak intihar etmeyi düşünmüştü. Fakat sonradan, “sanat âlemine çok şeyler verebilirim” düşüncesiyle müzik çalışmalarına tekrar başlamış ve müzik dünyasının en büyük birkaç dâhisinden biri olmuştu.
***
BAŞBAKANIN DEDESİ
Sultan II. Abdülhamid, 1903 yılında, doğudaki Müslümanların durumunu öğrenmek ve İslâm birliğinin kurulmasıyla ilgili çalışmalar yapmak için Mustafa Şükrü Efendiyi, Çin’e memur olarak göndermişti. Mustafa Şükrü Efendi, eski Başbakanlardan Bülent Ecevit’in dedesi idi.
***
KERVAN KÜTÜPHANE
Onuncu yüzyıl İran’ında, Abdülkasım İsmail isimli âlim bir başvezir varmış. Bu zat kütüphanesiz dışarı çıkmaz, bu yüzden 117 bin kitaptan oluşan kütüphanesi, mesai gidiş dönüşünde 400 adet devenin sırtına yüklenmesi gerekirmiş. Sahibine özel develerin, sefer sırasında alfabetik sırayı bozmadıkları da rivayet edilir.
***
ESKİ KANUNLAR
1. Tarım, hayvan ve (o günün) sanayi mahsullerinin tamamına yakınının özellikleri ve fiyatları sınıflandırılmış, standart esaslara bağlanmış ve daimi kontrol altına alınmıştır.
2. Mahsuller, meslekler ve hizmetlerin standartları ve fiyatlarının tespitinde, alâkalı herkesin (üreticinin, esnafın, bilirkişinin, müşterinin) fikirleri alınarak toplumun ortak menfaati korunmuş ve yazılı bir belge hâline getirilmiştir.
3. Satıcı, şekeri en çok üç katlı kâğıtla sarmaya ve kırıklarıyla tozlarını ayrı kâğıda koyup, alıcıya göstermeye ve daha ucuz fiyatla satmaya mecbur kılınmıştır.
— Kânûnnâme-i İhtisâb-ı Bursa (Bursa belediye kanunları, 1502)
***
HIZLI YAZI
Üniversite hocası Hilmi Ziya Ulken, çok hızlı ders anlatır ve kimsenin soru sormasına fırsat vermezmiş. Onun derslerinde eksiksiz not tutabilen bir kişi varmış, o da Erol Güngör’müş. Çünkü Erol Güngör ders notlarını Osmanlıca olarak yazarmış.
***
KİTAP SEVDASI
İbn-i Cerir, kitap okumayı ve ilim öğrenmeyi çok severmiş. Sadece yatsı namazını kıldıktan sonra istirahat vaktine kadar en az kırk sayfa kitap okur öyle uyurmuş.
***
ŞEYH ŞAMİL’İN ALLAH SEVGİSİ
Şeyh Şamil, yirmi beş sene Dağıstan dağlarında Ruslarla mücadele etmişti.
Fakat bir çarpışma esnasında aldığı büyük bir yaranın tesiriyle kendinden geçmişti. Saatler sonra uyanıp kendine geldiğinde ise baş ucunda bekleyen anasına şunu demişti:
“Ana, namazım geçti mi?”