TR EN

Dil Seçin

Ara

Kâinattan Haberler

Kedi Beslemek Kalbi Koruyor

Kediler insanların stres ve endişeden kurtulmalarına yardımcı oluyor. Minnesota Üniversitesi’nden Prof. Adnan Qureshi, 10 yıl boyunca yaşları 30 ila 75 arasında değişen ve yarısının kedi sahibi olduğu 4 bin 435 yetişkin arasında araştırma yaptı.

Araştırmaya göre kedi sahipleri arasında kalp krizi nedeniyle ölenlerin yüzdesi 3.4 ile sınırlı kalırken, kedisi olmayan grubun oranı ise 5.8 oldu. Qureshi, “Kedi kandaki stres kaynaklı hormonları etkileyerek tansiyonu düşürüyor. Böylece kalp sağlığını koruyor” dedi.

 

***

 

Anne Şefkati ve İçgüdü

Bir yumurta hücresi bir anne olduğu zaman tepeden tırnağa şefkatle dolar. Peki nereden gelir, nereden akar bu şefkat annenin yüreğine?

“Hiçbir şey yoktan var olmaz” diyenler, bütün canlılar dünyasını kuşatan bir şefkati açıklamak için, hiç yoktan bir “içgüdü” icad ettiler. Fakat dünyanın her köşesinde her an hükmünü sürdüren fiillerdeki birliği göremediler, yahut görmek istemediler. Bu yüzden, ilmi, kudreti, iradesi, hikmeti, rubûbiyeti, hafiziyeti ve rahmeti her şeyi kuşatan tek bir Yaratıcının vasıflarını, anneler sayısınca içgüdülerde aramak zorunda kaldılar. Lakin hiçbiri de bu “içgüdünün” nasıl bir şey olduğunu, nasıl ortaya çıktığını, kime nasıl hüküm geçirdiğini ve nasıl işlediğini açıklayamadı. Çünkü ellerindeki malzeme, tek bir hayvana bir içgüdü yaratmaya yetmedi. Gerçekte onlar bir şey icad etmediler; sadece bâtıl inançlarına bir isim takmış oldular. Kendilerini de her şeyi kuşatan bir rahmetten ebediyen mahrum ettiler.

 

***

 

En Kabiliyetli Hücre: Lenfosit

Kemik iliğinde iki tip hücre yapılır. Birisi kanın oksijenini alıp hücrelere taşımaya memur olan eritrosit hücresidir. Bunu da mezanşim hücreleri imâl eder. Bunun yanında, asıl korunma hücrelerini, lökositleri, bilhassa onların içerisindeki lenfositleri de, yine, mezanşim hücresi yapar. Bir taraftan, savunmadan ve üretmeden aciz, yalnız oksijen taşıyan bir amele gibi eritrosit yapıyor; diğer taraftan da vücudun en kabiliyetli hücresi olan lenfositi imâl ediyor. Lenfosit hücresi kemik iliğinde yapıldıktan sonra, göğüs kemiğinin hemen altında “timus” dediğimiz salgı bezinde eğitim görür. Bir lenfosit hücresi timus bezine geldiği zaman hızlı hareket edebilen, güçlü bir canlıdır. Bu eğitim merkezinde lenfosit hücresine 30 bine yakın şifre öğretilmektedir. İnsan vücudunda takriben 30 bin tip hücre vardır. Her hücrenin şifresi, timus bezinde lenfosite öğretilir. Bunun sebebi de şudur: Lenfosit vücut dolaşımına geçtiği zaman bütün dokuları kontrol edecektir. Eğer şifrelere uymayan bir hücre varsa onu öldürecektir. Yanlış bir şifre verilirse lenfosit bu sefer de kendisini yer. Dolayısıyla, timus hücresindeki eğitimden sonra 30 bin hücrenin şifresi kendisine verildiği içindir ki, bu lenfosit hücresine vücudun en kabiliyetli hücresi denebilir.

 

***

 

Göz bebeği neden küçülür?

Elinize bir ayna alıp gözünüze bakın. Göz bebeği dediğimiz delik, tıpkı bir fotoğraf makinesinin diyaframı gibi devamlı olarak açılıp kapanmakta, ışık arttığı zaman bu delik küçülmekte, ışık azaldığında da büyümektedir. Gayesi; fotoğraf makinesinde hassas filmin üstüne düşen ışık miktarını sabit tutmak gibi, gözümüzde de hassas retina tabakasına düşen ışık miktarını sabit tutmaktır. Fazla ışık, bundan haberdar olan sinir sistemindeki merkezlerden gelen emirle göz bebeğinin daralmasına, az ışık da gene aynı yolla genişlemesine sebep olmakta, belli sınırlar içinde gözümüze gelen ışık miktarı değişmemektedir.

 

***

 

Dişi Kanaryalar Neden Şarkı Söylemez?

Bir erkek kanarya dişisini etkilemek ve kendi bölgesini korumak için öyle karmaşık şarkılar besteler ki, beynin büyük bir kısmı müzik bestelemeye ayrılmıştır. Buna karşılık, dişi kanaryalar şarkı söylemez. Ama dişi kanaryaların da beyninde, erkeklerde bulunandan daha küçük olmasına rağmen, müzikle ilgili benzer bir nöron grubu yer alır.

Dişi kanaryaların şarkı söylemediği halde beynine neden bu nöron grubunun yerleştirildiğinin izahı aslında zor değil: Erkeğin mesajını anlamak ve ayırt edebilmek için. Çünkü aksi takdirde dişi, farklı bir türün erkeğiyle de çiftleşebilirdi.

Dişi kanaryaların beyinlerinin ses merkezi aktif durumda olmasaydı, erkeğinin ötüşünü duyabilir ama onun karmaşık ötüşünü beyaz taçlı bir serçenin basit ötüşünden ayıramazdı. İşte bu yüzden, dişi kanaryalar erkeğin ötüşünü anlamak ve ayırt edebilmek için böylesi bir beyin bölümüne ihtiyaç duyar. Dişi kanaryaların neden erkekler gibi şakıyamadığına gelince, bu kuşların beyinlerinde sesleri duymakla yükümlü olan bölüm, ses çıkarmakla ilgili olan bölümden ayrılmıştır.

 

***

 

Ecza Deposu: Ormanlar

Ağaçlar, fotosentez sırasında bünyelerinde bulunan kimyevi maddeleri de etrafa saçarlar. Bu sebeple ağaçların cinslerine göre, ağaç gölgelerinde farklı havalar teneffüs edilir. Çam ormanları altında, reçine kokulu, bol oksijenli, hafif esintili bir hava teneffüs etmek, insanı zindeleştirir ve adeta canına can katar. Söğüt ağaçları, aspirinin de hammaddesini oluşturan salix maddesini içerdiğinden ve fotosentez sırasında az miktarda da olsa etrafa salix salıverdiğinden, söğüt gölgesinde, başı veya vücudu ağrıyan bir kişi oturursa, kısa sürede tüm ağrıları diner ve şifa bulur. Öte yandan fotosentez sırasında uyku veren bir madde salgılayan ceviz, altında dinlenenleri çok fazla uyutur. Kısacası ormanlar, insanoğlu için adeta birer ecza deposu gibidirler.